Hamile köpek dövülerek öldürüldü

Konya'da hamile bir sokak köpeği sopa ve hortumlarla dövülerek öldürüldü, aynı bölgede dövüldüğü belirlenen 5 yavru köpek ise barınağa götürüldü.


Meram ilçesi Havzan Mahallesi'nde çocuklar tarafından yavru köpeklerin sopa ve hortumlarla dövüldüğü, bir köpeğin de dövülerek öldürüldüğü ihbarı üzerine Konya Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği yetkilileri bölgeye gitti.


Belirtilen alanda yapılan kontrollerde dövülerek öldürüldüğü iddia edilen köpeğin hamile, karnındaki yavruların da cansız olduğu belirlendi.

Gözyaşlarına hakim olamayan Konya Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Ümit Sürmeli, AA muhabirine, kendisini telefonla arayan bir vatandaşın bir köpeğin dövülerek öldürüldüğünü, yavru köpeklerin de sopa ve hortumlarla dövüldüğünü ihbar ettiğini söyledi.

Olay yerine geldiklerinde öldürülen köpeğin hamile olduğunu fark ettiklerini ifade eden Sürmeli, şunları kaydetti:
''Köpeği ve karnındaki yavrularını tekmeleye tekmeleye öldürmüşler. Aynı bölgedeki yavru köpekler de dövülmüş. Onları barınağa götürüp götürmeme konusunda ikilem içinde kaldım. Yavruları götürsem 'anne gelip arayacak mı' diye düşündük ama bırakamıyorum. Çünkü çocuklar gelip dövüyorlarmış. Mecburen barınağa alıp götürüyoruz. Çok üzücü bir olay. Öldürülen köpek çok sağlıklı bir köpekmiş, karnında yavruları vardı. Hatta bize karnındaki yavrular kımıldıyor gibi geldi. Hemen veterinere götürüp aldıracaktık fakat bir süre sonra kıpırtı olmadığını, yavruların da cansız olduğunu fark ettik. Döve döve yavruları da öldürmüşler. O tekmeleri, darbeleri yeyince anne de ölmüş.''

Anne babalara merhamet ve sevgiyi öğretme çağrısında bulunan Sürmeli, bu olayda yaşananların bazı anne ve babaların çocuklarını iyi yetiştiremediğini gösterdiğini savundu.

Bu hayvanlara bu eziyeti yapanların ilerleyen yaşlarda her türlü suçu işleyebileceğini dile getiren Sürmeli, ''Bu çocuklar hem ülkenin başına bela olur hem de anne ve babanın, ailenin başına bela olur. Sevgisiz ve merhametsiz yetişen bir çocuktan bir şey beklenmez. O nedenle anne-babalardan isteğimiz çocuklarına merhamet ve sevgi aşılasınlar'' diye konuştu.

Köpeklerin dövüldüğüne şahit olduklarını iddia eden çocuklardan 11 yaşındaki Sude Kurban, tanımadıkları çocukların, köpekleri sopa ve hortumlarla dövdüklerini ileri sürdü.

Çocuklar gözyaşlarına boğuldu
Yavru köpeklerin bağırtılarına daha fazla dayanamayarak, çocukların üzerine doğru koştuklarını ifade eden Kurban, ''Biz gelince köpekleri döven çocuklar kaçtı. Yavru köpekler, sürekli dövüldüğü için çok saldırgan, çok acı çekmişler. Biz gördüklerimizi büyüklerimize anlattık. Onlar da derneğe haber etmişler'' dedi.

Ölü köpek, toprağa gömülmek üzere Dernek aracına alındı. Köpeklerin dövüldüğünü ihbar eden küçük çocuklar da yavru köpekleri götürülmeden son kez kucaklarına alıp sevdi.

Küçük çocukların, ''Bunlar daha kendilerini koruyamıyorlar, ne istediniz bu hayvanlardan'' diyerek gözyaşı dökmesi duygusal anların yaşanmasına neden oldu. Daha sonra yavru köpekler de barınağa götürüldü.







Eğik çizginin kullanıldığı yerler nereleridir?

Kullanımı1. Yan yana yazılması gereken durumlarda mısraların arasına konur:
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak / O benim milletimin yıldızıdır parlayacak / O benimdir o benim milletimindir ancak. (Mehmet Akif Ersoy)
2. Adres yazarken apartman numarası ile daire numarası arasına ve semt ile şehir arasına konur:
Altay Sokağı, Nu.: 21/6 Kurtuluş / Ankara

3. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur:
18/11/1969, 15/IX/1994.
4. Dil bilgisinde eklerin farklı biçimlerini göstermek için kullanılır:
-a/-e, -an /-en, -lık /-lik, -madan /-meden.

egik cizgi, egik cizgi nerelerde kullanilir, egik cizginin kullanildigi yerler, egik cizginin kullanim yerleri, egik cizginin kullanimi,


Devlet parasız yatılı burs parası yatırma zamanı ne zamandır?

Paralarınız aralık-mart-haziran ve eylül ayı sonlarında yatar.




burslar ne zaman verilecek, bursluluk paralari ne zaman yatacak, bursluluk parasi ne kadar, bursluluk parasi ne zaman verilecek, dpy burslari ne zaman yatacak


Gazetecilik mesleği hakkında bilgi verir misiniz?

GAZETECİLİK VE HALKLA İLİŞKİLER ÖĞRETMENİ
_________________________________________________


TANIM Çalıştığı eğitim kurumunda; öğrencilere gazetecilik ve halkla ilişkiler ile ilgili eğitim veren kişidir. 

GÖREVLER Gazetecilik ve Halkla İlişkiler ile ilgili hangi bilgi, beceri, tutum ve davranışların, hangi yaş düzeylerindeki öğrenci gruplarına hangi yöntemlerle kazandırılacağı, MEB tarafından onaylanan öğretim programları ve ilgili mevzuatta belirtilmiştir. Gazetecilik ve Halkla İlişkiler öğretmeni, bu program çerçevesinde, - Eğitim vereceği grubun düzeyine uygun bir çalışma planı yapar, - Kendisine ayrılan ders saatlerinde planını uygulayarak öğrencilere alanı ile ilgili bilgi ve beceri kazandırır, - Öğrencilerin başarılarını değerlendirir, başarıyı artırıcı önlemler alır, - Eğitici kol çalışmalarında görev alarak öğrencilerin yeteneklerini geliştirici etkinlikler düzenler, - Öğrencilerin gelişimlerini izler, sorunlarının çözümüne yardımcı olur, - Alanı ile ilgili gelişmeleri izler,ihtiyaçları saptar, bunların öğretim programlarına yansıtılması için ilgililere önerilerde bulunur, - Nöbetçi olduğu günlerde, okulun düzen ve disiplinini sağlamak üzere görev yapar, - Sınıf öğretmeni olarak, öğrencilerin alan ve ders seçmelerine yardımcı olur, yönetimle ilişkilerini sağlamaya çalışır.

KULLANILAN EĞİTİM MATERYALLERİ - Alanı ile ilgili meslek dersleri müfredat programı, yıllık ve günlük çalışma planları, not defteri, ders ve yoklama defterleri, öğrenci iş takip formu, - Ders kitapları, yardımcı kitaplar, meslek alanı ile ilgili çeşitli teknik yayınlar. - Eğitim araçları (Projeksiyon, tepegöz, T.V., video, video bantları, slayt, saydam, bilgisayar, Bilgisayar yazılımları, CD vb.). 

MESLEĞİN GEREKTİRDİĞİ ÖZELLİKLER Gazetecilik ve Halkla İlişkiler öğretmeni olmak isteyenlerin; - Üst düzeyde akademik yeteneğe sahip, - Ayrıntıları algılama gücüne sahip, okumaktan ve araştırma yapmaktan hoşlanan, - Düşüncelerini sözle ve yazı ile etkili bir biçimde ifade edebilen, - Sosyal bilimlere ilgili ve bu alanda başarılı, - Düşüncelerini başkalarına açık bir biçimde aktarabilen, - İyi bir öğrenme ortamı sağlayabilen, dikkatli, işine özen gösteren, - Mesleğinin sorunları ile ilgilenen ve çözüm yolları bulmaya çalışan, - İnsanlarla iyi iletişim kurabilen; sevecen, hoşgörülü, sabırlı, - Öğrencilerin duygu ve düşüncelerini anlayabilen, - Kendini geliştirmeye istekli, coşkulu, girişimci, yaratıcı kimseler olmaları gerekir. 

ÇALIŞMA ORTAMI VE KOŞULLARI Gazetecilik ve Halkla İlişkiler öğretmeni, sınıfta görev yapar. Görevini genellikle ayakta yürütür. Çalışma ortamı biraz tozlu ve oldukça gürültülüdür. 

ÇALIŞMA ALANLARI VE İŞ BULMA OLANAKLARI Bu alana öğretmen olarak atananlar Anadolu İletişim meslek Liselerinde alanın teorik ve uygulamalı meslek dersleri,İletişim Teknikleri ve uygulaması, Radyo,tv Haberciliği,Okuma ve Anlama teknikleri,Haberleşme Hukuku, Basın Ahlakı, İnsan İlişkileri,Halkla İlişkiler konularıyla ilgili dersler verebilmektedirler. 

MESLEK EĞİTİMİNİN VERİLDİĞİ YERLER Üniversitelerin Gazetecilik, Gazetecilik ve Halkla İlişkiler, Halkla İlişkiler ve Tanıtım, Halkla İlişkiler, Televizyon Gazeteciliği, Medya ve İletişim Sistemleri,Basın Yayın bölümünü bitirenlerden “Ortaöğretim Alan Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans Programı”nı veya “Pedagojik Formasyon Programı”nı başarı ile tamamlayanlar bu alanda öğretmenlik yapabilirler. 

MESLEK EĞİTİMİNE GİRİŞ KOŞULLARI Yukarıdaki bölümlere girebilmek için Öğrenci Seçme Sınavında (ÖSS) yukarıda sayılan proğramlardan en az biri için belirlenen puan türünden yeterli puanı almak gerekmektedir. 

EĞİTİMİN SÜRESİ VE İÇERİĞİ Eğitim süresi 4 yıldır. Eğitim süresince; Sosyoloji, Psikoloji, Siyasi Tarih Ekonomi, Hukuk , İstatistik, Gazetecilik, Fotoğraf, Basın Ekonomisi ve İşletmeciliği, Basın-Yayın Tekniği, Program Yapımcılığı, Televizyon Haberciliği, Yayın Yolu ile Halk Eğitimi gibi dersler verilir.

BURS, ÜCRET VE KAZANÇ DURUMU - Öğrenciler Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun imkanlarından veya çeşitli kuruluşların burslarından yararlanabilirler. - Eğitim sonrasında, meslek dersi öğretmeni olarak görev alanlar 9. derecenin 1. kademesinden göreve başlarlar. Ayrıca her yıl tüm öğretmenlere öğretim yılı başında eğitim - öğretim tazminatı adı altında bir ödeme yapılmaktadır. 

MESLEKTE İLERLEME - Üniversitelerde lisans üstü eğitimden sonra araştırma görevlisi, doçent ve profesör unvanını alabilirler. - Kendi işyerlerini açabilirler. BENZER MESLEKLER: Radyo-TV program yapımcılığı. 

DAHA AYRINTILI BİLGİ İÇİN BAŞVURULABİLECEK YERLER - İlgili Eğitim Kurumları, - Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü, - Milli Eğitim Bakanlığı Ticaret ve Turizm Eğitimi Genel Müdürlüğü, - Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü Ankara Meslek Danışma Merkezi, - Bünyesinde Meslek Danışma Merkezi bulunan Türkiye İş Kurumu İl Müdürlükleri.



gazeteci olmak istiyorum, gazetecilik bolumu hakkinda bilgi, gazetecilik hakkinda bilgi, gazetecilik meslegi, gazetecilik meslegi hakkinda bilgi,


19. yüzyılda, İngiliz sömürgecilerin, Hintlilerden görerek Batı’ya getirdikleri, birçok dilde aynı adla anılan giyecek hangisidir?

19. yüzyılda, İngiliz sömürgecilerin, Hintlilerden görerek Batı’ya getirdikleri, birçok dilde aynı adla anılan giyecek hangisidir?


Pijama

1992 doğumlular ne zaman muayene olup askere alınıyorlar?

İlgili sitede gerekli bilgiler mevcut tıklayınız > MSB Askeralma Dairesi Başkanlığı

1992 askerlik muayene sorgulama, 1992 askerlik muayene tarihleri, askerlik muayene sorgulama, askerlik muayene sorgulama 1992, askerlik muayenesi 1992,

TEGV'in amacı nedir?

TEGV, Türkiye’nin geleceğinde aydınlık yüzler, donanımlı insanlar görmenin ön koşulunun, çocuklarımızı en iyi şekilde eğitmekten geçtiği inancıyla yola çıkmıştır.

Eğitim Gönüllüleri’nin varoluş nedeni 7-16 yaş grubu çocuklarımıza devlet tarafından verilen temel eğitime katkıda bulunmak ve onlara yaşam becerileri kazandırmaktır.

Eğitim Gönüllüleri, 7-16 yaş arası çocuklarımızın Cumhuriyetimizin temel ilke ve değerlerine bağlı, akılcı, sağduyulu, özgüven sahibi, düşünen, sorgulayan, eleştiren, kendi iç yaratıcılığını harekete geçirebilen, barışçı, farklı düşünce ve inançlara saygılı, insan ilişkilerinde cinsiyet, ırk, din, dil farkı gözetmeyen bireyler olarak yetişmesine katkıda bulunacak eğitim programları ile etkinlikler oluşturmakta ve uygulamaktadır.

Eğitim Gönüllüleri, oluşturduğu özgün eğitim programlarını ülke sathında kurduğu Eğitim Parkları, Öğrenim Birimleri ve Ateşböceği Gezici Öğrenim Birimlerinde, eğitici eğitimi verdiği gönüllüleri aracılığı ile hayata geçirir.
Ben bir TEGV eğitim gönüllüsü olarak,haftada iki saatimi ayırarak hem geleceğimize hem de kendime katkıda bulunuyorum.İnsanın kendini işe yaramış hissetmesi nasıl bir duygu sizlere anlatamam,Bana göre çocuğa bakmak geleceğe bakmaktır arkadaşlar.Bildiğimiz üzere Meb’in bir çok eksik yanı var.Çocuklarımızı okula başladığı ilk günden itibaren,matemetiğin,fen bilgisinin ya da türkçenin hayattaki başarının tek yolu olarak göstermektedir.Oysa ki,çocukların yaratıcılığı veya yeteneği olduğu bir dal hakkında tek bir bilgi verememektedir.TEGV burada devreye girmekte arkadaşlarım.Çocuklarımıza çeşitli etkinlikler vererek onun daha verimli bir genç olmasının peşinde.
TEGV’e gelen çocukların çoğu maddi zorluklar içinde okumaya çalışanlar oluşuyor.Fakat hepsi böyle olmayabiliyor.Maddi imkanı elverişli çocuklarda TEGV’in imkanlarından yararlanabilmektedirler.




tegev nedir, tegv amaci, tegv amaclari, tegv in amaci, tegv nedir

Sınava girerken okunacak dualar ,Sınavı kazanmak için hangi duaları okumalıyım?

İmtihana (Sınava girerken şu dua okunur (isra suresi;80)

رَّبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَلِّي مِن لَّدُنكَ سُلْطَانًا نَّصِيرًا

“Rabbi edhılnî müdhalen sıdkin ve ahricni muhrace sıdkin ve’c’al li min ledünke sultânen nasîrâ.”

Anlamı

”Ya Rabbi!,Beni doğru bir giriş ile girdir ve yine doğru bir çıkış ile çikar.Katından bana yardım sdici bir kuvvet ihsan eyle.”

Sınav için sıraya oturunca şu âyet okunur;

رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِّن لِّسَانِي يَفْقَهُوا قَوْلِي

“Rabb’şrah li Sadri ve yessir li emri,va’hlül ukdeten min lisani,yefkahü kavlî.”

Anlamı

”Ya Rabbi!,Göğsümü ve gönlümü genişlet,işimi kolaylaştır,Dilimin bağını çöz,sözümü anlaşılır eyle.”


Sınav Başlayınca da şu dua okunur:

ياَحَيُّ ياَقَيّوُمُ بِرَ حْمَتِكَ أَسْتَغِيثُ

"Ya Hayyu Yâ KayyûM, Bi Rahmetike esteğisû."

Anlamı

”Ey Hayy ve Kayyum olan Allah'ım, Senin Rahmetine Sığınıyorum."


misafir duasi, sinav icin dualar, sinavda basari duasi, sinavi kazanmak icin, sinavi kazanmak icin dua

Arap Birliği hakkında bilgi verir misiniz?

Arap Birliği

Tür: Siyasal Ortaklık
Kuruluş: 1945
Resmi dil(ler): Arapça
Merkez: Kahire
Genel Sekreter: Nebil El Arabi
Üyeler: 22 üye
Arap Birliği veya Arap Ligi, 22 Arap ülkesinin üye olduğu milletler arası bir örgüttür. Arap Birliği; Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan ve Suriye devletleri tarafından 22 Mart 1945'te kuruldu. Arap Birliğinin merkezi Kahire'de olan Arap Birliği'nin bugün 22 üyesi mevcuttur. Örgüt, Arap ülkeleri arasında ekonomik, kültürel, siyasi ve sosyal ilişkileri düzenlemek amacındadır. Birliğin genel sekreteri Nebil El Arabi'dır. Türkiye daimi gözlemci statüsündedir.

Arap Birliği'nde Bulunan Devletler:

 Irak
 Suriye
 Lübnan
 Ürdün
 Suudi Arabistan
 Bahreyn
 Katar
 Birleşik Arap Emirlikleri
 Umman
 Yemen
 Kuveyt
 Mısır
 Libya
 Tunus
 Cezayir
 Fas
 Moritanya
 Sudan
 Somali



arap birligi hakkinda bilgi, arap birligi

Besin grupları nelerdir?

Besin Grupları Nelerdir?

Yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmek isteyenler için en önemli konulardan biri besin gruplarını yakından tanımak ve özelliklerini iyi bilmektir. Ancak bu şekilde yeterli, dengeli ve sağlıklı sofralar kurulabilir.

Besinler, içerdikleri öğeler bakımından birbirlerine benzerlik veya farklılık gösterirler. İçerdikleri öğeler ve vücuttaki işlevleri bakımından benzer olanlar gruplara ayrılmıştır. Besin grupları adını alan bu gruplar altıya ayrılır.

Birinci grup; et ve et ürünleridir. Bu gruba dâhil olan yiyecekler kırmızı et, tavuk ve hindi eti, balıketi, deniz ürünleri, şarküteri ürünleridir. Ayrıca yumurta, fındık, fıstık ve ceviz gibi yağlı tohumlar ve kurubaklagiller de zengin protein içerikleri nedeni ile bu grupta kabul edilirler. Et ve benzeri besinlerin oluşturduğu bu grup, vücutta büyüme, gelişme, yapım ve onarımdan sorumlu proteinlerden, özellikle sinir sistemi üzerinde etkili olan B vitaminlerinden, demir ve çinko minerallerinden zengindir.

İkinci grup, süt ve süt ürünlerinin oluşturduğu bir gruptur. Bu grupta; süt, yoğurt, ayran, peynir çeşitleri, süt tozu, kefir, probiyotik yoğurtlar gibi besinler yer alır. Süt grubu da et grubu gibi proteinden zengindir. Kalsiyum mineralinin en iyi kaynağı ola bu grup besinler aynı zamanda A vitamini ve B2 açısından da iyi besin kaynaklarıdır.

Üçüncü grup; tahıl ve tahıl ürünleridir. Ekmek, makarna, pirinç, bulgur, kuskus gibi ürünlerin tamamı bu grupta yer alır. Tahıl ve tahıl ürünlerinin günlük beslenmemizde önemi büyüktür. Karbonhidrattan zengin olan bu grup, günlük enerji ihtiyacımızın büyük bir bölümünü karşılar. İlk iki gruba göre protein içeriği daha düşüktür. Rafine edilmemiş tahıl ürünleri; B vitaminleri ve posa açısından da iyi besin kaynaklarıdır.

Dördüncü grup; meyve ve sebzelerdir. Meyve ve sebzeler, vitamin ve bazı mineraller açısından oldukça zengin kaynaklardır. Özellikle C vitamini içerikleri oldukça yüksektir. Genel sağlığın korunmasında önemli yeri olan posadan da zengin olan meyve ve sebzelerin günlük beslenmemiz ve bağışıklık sistemimiz içinde 5-9 porsiyon kadar yer alması gerekir.



besin gruplari nelerdir, besin guruplari nelerdir, besin ve besin gruplari, meyvelerin vitamin gruplari, vitamin grubu besinler

Çekim eki nedir, çekim eki örnekleri verir misiniz?

ÇEKİM EKLERİ

1. ÇOKLUK EKİ:

Dünyalar güzeli oğlum!
Yürekler acısı bir hali vardı.
Daha nice Mehmet'ler yetişir.

2.HAL EKİ:

-i hal eki(yükleme hali):

Ev-i gördüm.
Odun-u yardım.

-e hal eki (yaklaşma hali):

Eve gitti.
Yaza tekrar gelecekler.

-de hal eki(bulunma eki):

Evde bekliyor
3'te gelecek.

-den hali(çıkma durumu):

Evden çıktı.
Yazdan gidelim.

3.EŞİTLİK EKİ:

Böyle çocukça davranamamalısın. (benzerlik)
Sınıfça geziye gittik. (topluluk)
Kiloca o daha şişmandı. (karşılaştırma)
Bence bu kazak daha güzel. (kanaat)
Onca işim arasında seni mi düşüneyim? (derecelendirme)




cekim eki nedir, cekim eki ornekleri, cekim ekleri ornekleri, cekim eklerine ornekler, yapim ekine ornekler,

Türkiye'deki doğal varlıklar nelerdir?

İzmir Kuş Cenneti

İzmir Çamaltı Tuzlası ' nın içinde bulunduğu 8000 hektarlık alan, 1982 yılında Su Kuşları Koruma ve Üretme Sahası olarak tescil edilmiştir. Çiğli ilçesinden 10, Karşıyaka ' dan ise 26 kilometrelik asfalt yolla ulaşılır. Yaklaşık 200 tür kuşun bulunduğu bölgeye her yıl ortalama 50.000 kuş uğramaktadır. 63 ' ü yerli 54 ' ü yaz göçmeni, 43 ' ü kış göçmeni ve 30 ' u transit geçen türlerin burada konakladıkları bilinmektedir. Kırmızı Kanatlı Flamingolar, Karatavuklar, Tepeli pelikanlar, Angıtlar, Su tavukları, Saksağanlar, Kırlangıçlar, Sakarmekeler, Tombul yağmur kuşları, Kum kuşları, Beyaz balıkçıllar, Kara leylekler, Gri balıkçıllar, Bahriler, Sığırcıklar, Yalı çapkınları bu kuş türlerinin bazılarındır. Doğal ve arkeolojik sit alanı olan Kuş Cenneti ' nde, ziyaretçi merkezi binası, kuş seyir kuleleri, sabit dürbün ve gezi bisikletleri vardır.


Teleferik Tesisleri
İzmir ' in Balçova ilçesinde yer alan Teleferik Tesisleri doyumsuz manzarasıyla gelenleri büyülüyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi ' nce yeniden düzenlenen Teleferik tesisleri 06 Mayıs 2000 tarihinde hizmete başlamıştır. Spor ve doğa severler için geniş imkanlar sunan tesislerde, yamaç paraşütü ve özel tırmanma şeritleri ile sporseverlere heyecanlı anlar yaşatacak. Bu tesislerde Kendin pişir, kendin ye, Kahvaltı Evi, Snack Bar, Fast Food tesisleri, çay bahçeleri, doğal ürünlerin satıldığı market ve hediyelik eşya satış yerleri bulunmaktadır.

İnciraltı Gençlik Merkezi
Balçova İlçesi sınırları içerisinde İnciraltı mevkiinde yer alan bu alan İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenmiştir. Oldukça geniş bir alanı kapsayan bu merkezde sinema salonları, yeme-içme tesisleri, spor sahaları, yürüyüş alanları, piknik sahası, sandalla gezinti yapılabilecek suni göl alanı bulunmaktadır.

Buca Gölet

Buca Belediyesi ' nce kurulan bir vakıf tarafından işletilen tesisler, 140 bin m² ' lik bir alanı kaplamaktadır. 30 bin m2 ' lik suni gölle birlikte sosyal tesisler, 3500 kişilik tiyatro, seyir terasları, piknik alanı, çocuk oyun üniteleri, hobi bahçeleri ve hayvan padoku bulunmaktadır. Karagöl Tantalos efsanesinde adı geçen Karagöl Yamanlar dağı üzerinde bulunur. 35 dekarlık su yüzeyine sahip olan bu göl tektonik yer hareketleri sonucu meydana gelmiştir. Küçük, dairesel ve güzel manzaralı gölün etrafı çam ormanları ile kaplıdır. Yaz aylarında dinlenme ve mesire yeri olarak kullanılmaktadır. Doğa ve yürüyüşü sevenler için ideal bir yerdir.



Tepekule Höyüğü (Bayraklı)
Kentin başlangıcı hakkında bugün Bayraklı semtinde yer alan ve Tepekule olarak bilinen ören yerinin, eski İzmir’in kuruluş yeri olduğuna pek şüphe bulunmamaktadır. Burasının kuruluş yeri olarak seçilmesi, dışarıdan gelecek saldırılara karşı savunma kolaylığı sağlamasındandır. Kuruluş yerinin tercihinde öne çıkan faktörlerin başında güvenlik kadar ticari aktivite de belirleyiciydi. Bir yarım ada üzerinde bulunuşu, kente doğal bir liman imkanı sağladığından, deniz ticaretine uygun ortam hazırlıyordu.
Bayraklı’da yapılan kazılarda elde edilen buluntular, İzmir’in kuruluşunun İÖ. 3000 yıllarına kadar indiğini göstermektedir. İzmir’in bu ilk döneminden geriye kalan en önemli miras, şehrin kendisidir. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda, kentin ızgara planlı, yani bir-birini dik kesen sokaklarla örülü bir yapıda olduğu anlaşılmıştır. Kente ilişkin önemli bulgular arasında iki tapınak, şehrin surları, sivil mimari örnekleri, cadde, sokak ve çeşmeler sayılabilir.

Kadifekale
İzmir’in yeniden kurulması, Türkçe’de Büyük İskender diye bilinen Makedonyalı Alexandros’a bağlanır. Büyük İskender İran seferinin başlarında, İÖ. 334 yılında Pers İmparatorluğu’nun Anadolu’daki ordusunu yendikten sonra, ordularıyla Efes üzerine ilerlemişti. Bu harekat sırasında İzmir yöresine geldiği ve söylenceye göre, şimdiki Kadifekale civarında ilahi bir işaret almış ve kendisinden orada yeni bir Smyrna kenti kurması istenmişti. Kentin kuruluşunun İskender’in önde gelen iki komutanı tarafından gerçekleştirildiği kabul edilmektedir. Bilindiği üzere Kadifekale, bu dönemin bir hatırası olarak kentin üzerinde bir taç gibi durmaktadır.

Agora
İzmir, Roma İmparatorluğu döneminde önem kazanmış ve ticaret kenti olma özelliğini geliştirmiştir. Roma İmparatorluğu döneminde kentin pek çok eser kazandığı bilinmektedir. Cadde ve sokaklar taş döşeme ile kaplanmış, kentin görüntüsüne Roma mimarisi hakim olmuştur. Ancak ne yazık ki bu eserlerden büyük çoğunluğu günümüze ulaşamamıştır. Fakat Roma dönemi eserlerinden bazılarının kalıntıları, İzmir’in geçmişten getirdiği izler olarak kentte yaşamaktadır. Bu kalıntıların başında hiç şüphesiz Agora gelmektedir.
Her türlü tahribata uğramasına ve bakımsızlığına rağmen büyük bölümü günümüze ulaşabilmiş olan devlet agorası Roma dönemi yapıları içinde en dikkat çekici olanıdır. İS. 178 deki deprem sonrasında tamir edilmiş şeklini yansıtan agoranın bir bölümü de, kazı çalışması yapılmadığı için toprak altındadır.

Konak Meydanı
XVIII. yüzyılda başlayan, Osmanlı Devleti’nin modernleşme sürecinin kentlere yansıması, XIX. yüzyıl başlarına denk gelmiş ve bu dönüşüm, İzmir’in fiziksel yapısında yeni bir kentsel dokunun ortaya çıkmasına zemin oluşturmuştur. Bu nedenle imparatorluğun diğer kentlerinde olduğu gibi İzmir’de de, XIX. yüzyıl öncesinde kamusal bir merkez bulmamız mümkün değildir. Dolayısıyla İzmir’de böyle bir merkezin oluşumu, devletin modern bir monarşi olma yoluna girmesine bağlı olarak ortaya çıkabilmiştir.

Katipoğlu Konağı
XIX. yüzyıldan itibaren oluştuğunu belirttiğimiz konak çevresindeki kamusal mekanın başlangıcı İzmir’in ünlü ayan ailesi Katipoğulları’na uzanmaktadır. 18. yüzyılın başından itibaren varlığını bildiğimiz aile, belirtilen yüzyıl içinde giderek güçlenmiş ve İzmir’in yönetiminde en etkili odaklardan birisi olmuştur. İşte Konak meydanı olarak bildiğimiz meydana adını veren yapı, Katipoğlu ailesinin konağıdır. Bu konağın dış avlusunu çevreleyen duvarların daha doğrusu cümle kapısının önündeki küçük boş alan, İzmir’in ilk Konak meydanıdır.
Konağın arka tarafında küçük bir türk mezarlığı olan sulu mezarlık, Meydanın denize doğru ucunda ise bugün de hala varlığını sürdüren Ayşe hatun camii yani Yalı camii yer alırdı.
II. Mahmut’un devlet yönetimini merkezileştirme amacıyla, ayanları tasfiye etmesinden Katipoğlu ailesi de nasibini almış ve konak, ailenin diğer mallarıyla birlikte 1816 yılında devletleştirilmiştir. Bundan sonra Konak, İzmir mutasarrıflarının ikametgahı ve aynı zamanda İzmir sancağının idari binası olarak hizmet vermeye başlamıştır. 1863 yılına gelindiğinde, Katip-oğlu ailesinden kalan ve yıkılmaya yüz tutan ve İstanbul’a yazılan raporlarda harabeye dönüştüğünden söz edilen konağın tamiri talep edilmekteydi. 1864′de İzmir, Aydın Vilayetinin merkezi haline getirilmiştir. Bu değişiklik hükümet konağı projesinin de yeniden ele alınmasına ve revize edilmesine neden olmuştur. Yeni hükümet konağının yapılırken binanın gösterişli olarak yapılması ve bir prestij kurumu olarak tasarlanması düşünülmüştür. İnşaat 1869-70 de başlayabilmiş ve 1872 de tamamlanabilmiştir.

Sarı Kışla
Yeniçeri ocağının 1826′da kaldırılması sonrasında yeni kurulan ordunun nefer ve subaylarını İzmir’de barındıracak, talimlerini yapabilecek ve ticaret açısından istikrarlı ortam oluşturmak amacıyla bir kışlanın inşa edilmesi acil bir durum olarak ortaya çıktı.
Bugün Konak Meydanı olarak bildiğimiz alanın 1826 yılından önceki durumunu görme şansımız olsaydı, yukarıda belirttiğimiz gibi sarı kışlanın yerleştirildiği sahada 10 sabun atölyesi, büyük bir tuz-hane, 4 kahvehane, 3 manav dükkanı, 3 meyhane, çeşitli vakıf dükkanları, 44 odalı bir Yahudi-hane ve bazı evlerden oluşan bir doku ile karşılaşacaktık. 1826 yılında İzmir muhafızı Hasan Paşa ve İzmir kadısına yazılan emirde, kışlanın yapılması için gerekli hazırlıkların tamamlanması, özellikle deniz kenarında bir yer seçilmesi isteniyordu. Deniz kıyısında kışla yapılabilecek büyüklükte bir arsa bulunmadığından, saymış olduğumuz ticarethane ve evlerin satın alınarak yıkılması, denizin doldurulması ve açılacak bölgede kışla binasının yapılması kararlaştırılmış ve bu çalışmalar sonrasında 1829 yılında ünlü Sarı Kışla tamamlanarak, faaliyete girmiştir. Katip-oğlu konağının idari bir bina olarak kullanılmaya başlanması ve Sarı Kışlanın 1829 da bitirilmesiyle kamusal bir mekanın oluşumunun ilk evresi tamamlanmıştı.



Saat Kulesi
Saat kulesi, konak önü veya kışla meydanı olarak bilinen alanın ortasına yakın bir yerde, dönemin valisi Kamil Paşa ve Belediye Reisi Eşref Paşa’nın gayretleriyle inşaatına 1 Eylül 1900 tarihinde başlanmış ve yaklaşık bir yıl süren bir yapım süresinden sonra, dönemin Osmanlı Sultanı II. Abdülhamit’in 25. cülus (tahta çıkış) kutlamaları çerçevesinde 1-Eylül-1901 tarihinde törenler ve şenliklerle açılmıştır.

Asansör
İzmir’in Karataş semtinde, Mithatpaşa Caddesi’nden yaklaşık 40 metre yükseklikteki Halil Rıfat Paşa Caddesine çıkmak için, 1907′de İzmir tüccarlarından Nesim Levi tarafından yaptırılmıştır. 1942 yılında bir başka işadamı Şerif Remzi Reyent’e devredilen asansör, 1977 yılında belediyeye bağışlanmıştır.

Kordon
1860′lı yıllara kadar İzmir’de düzenli liman ve rıhtım bulunmamaktaydı, bu durum, gemilerin yükleme ve boşaltma işlemlerinde güçlük yarattığı gibi, kaçakçılığa da büyük çapta olanak sağladığından gümrük gelirlerinde önemli kayıplara yol açmaktaydı. 1860′lı yılların ortalarında demiryolu hatlarının işletmeye açılması ve yöreden gelen malların akışının hızlanması ve artması nedeniyle, büyük tonajlı gemilerin rahatça yanaşıp, yükleme boşaltacak yapabilecekleri bir rıhtıma ihtiyaç duyulmuştur. 1867′de J. Charnaud, A. Baker ve G. Guerracino adlı İngiliz tüccarların kuracakları kumpanyaya Rıhtım inşaatının imtiyazı verilmiştir. Şirket 1869′da inşaata başladı ve rıhtımın önemli bir bölümü, 1876 yılında tamamlanarak hizmete açıldı. İngilizler’in Alsancak Garını kurmaları, ardından Gümrük önünden Alsancak’a kadar Rıhtım yapılması ve rıhtıma tramvay hattının döşenmesi, İngilizler’i ticari ilişkilerde ön plana çıkarmıştır. Birinci Kordon’a döşenen tramvay hatları ile gündüzleri yolcular taşınırken, geceleri tramvay hattında çalışan tren katarları, Alsancak Garı’na gelen malları Birinci Kordon’dan geçirerek İzmir Limanına taşıyarak, gemilere yüklenmesine yardımcı olmaktaydı.

Alsancak Garı
1856 yılında İzmir-Aydın demiryolu hattının yapılması için imtiyaz, İngiliz girişimci Wilkin ve dört arkadaşına verildi. İmtiyaz 1857 yılında “İzmir’den Aydın’a Osmanlı Demiryolu” kumpanyasına devredildi ve Alsancak Garından başlayan 133 kilometrelik İzmir-Aydın demiryolu hattı, 1866 yılında hizmete açıldı.

Kızlarağası Hanı
İzmir’in ticari etkinliklerinin başlaması üzerine, XVIII. yüzyıldan itibaren denize yakın ticaret bölgesinde hanlar inşa edilmeye başlanmıştır. Hanlar, İzmir’in Osmanlı-Türk çehresini yansıtan binalardır. Bu binalardan günümüze kalan örnekler son derece azdır. Günümüzde restore edildikten sonra önemli bir merkez haline gelen Kızlarağası hanı, 1744 yılında Sultan I. Mahmut’un Kızlarağası Hacı Beşir Ağa tarafından yaptırılmış, iki katlı, dört kapılı bir handır.

Hisar Camii
Hisar Camii adını, yapıldığı dönemde yanıbaşında bulunan Hisardan almıştır. Bu camii İzmir’in tarihsel iş merkezinde olup, 1597 yılında Yakup Bey tarafından yaptırılmıştır. Ortadaki büyük kubbesi sekiz adet fil ayağı üzerinde durmakta, yanlarda üçer büyük, arkada üç küçük ve son cemaat yerinde de yedi küçük kubbesi ile tek şerefeli minaresi bulunmaktadır. Mihrap, minber ve vaaz kürsüsü son derece özenle süslenmiş olup, günümüze oldukça sağlam bir biçimde ulaşmıştır.

Yalı (Konak) Camii
XVIII. yüzyılda yapıldığı dönemde deniz kenarında bulunduğu için Yalı ismini alan bu camii, Ayşe hatun ismiyle de anılmaktaydı. Caminin yapım tarihi hakkında 1755 ve 1774 olmak üzere iki farklı tarih ileri sürülmektedir. Ancak XVIII. yüzyıla ait olan bu eseri, İzmirli Ayşe Hatun, deniz kıyısındaki medresesinin avlusuna Kütahya çinileriyle bezeli, tek minareli zarif biçimde yaptırmıştır.

Cumhuriyet Meydanı ve Atatürk Anıtı
1922 yangını sonrasında İzmir’in imar çalışmaları içinde en önemli kazanımlarından birisi, hiç kuşkusuz Cumhuriyet Meydanı ve bu meydanda yer alan Atatürk anıtıdır. Meydan ve anıt, kentsel planlama bakımından en önemli göstergelerinden birisidir. 1925 yılında yapımı tasarlanan meydan ve anıt, ancak 1929 yılında projelendirilmiş ve İtalyan heykeltıraş Canunica’ya ısmarlanmışsa da, ekonomik bunalım nedeniyle ancak 1932′de dönemin Belediye Reisi Behçet Uz’un çabaları ile tamamlanabilmiştir.

İzmir Milli Kütüphane ve Elhamra Sineması
Türkiye’nin Milli adını taşıyan ilk Kütüphanesi olan İzmir Milli Kütüphanesi, İttihat ve Terakki Fırkası’nın çabalarıyla, 1912 yılında okumuş, kültürlü Türk gençlerinin yetiştirilmesi amacıyla, Beyler Sokağındaki Salepçi-zade Konağının selamlık bölümünde hizmete girmişti. Bu günkü binasının yapımına 1922′den sonra başlanarak, 1926 yılında Elhamra Sineması tamamlanarak hizmete açılmış, kütüphane binası ise 1933 yılında tamamlanabilmiştir. Bu anıt eserin projesi Mimar Tahsin Sermet Bey tarafından Neo-Klasik tarzda hazırlanmıştır.



dogal varliklar, dogal varliklar nelerdir, dogal varliklarimiz, dogal varliklarimiz nelerdir, ulkemizdeki dogal varliklar,

İçeriğinde 'must' ve 'mustn't' olan resim örnekleri verir misiniz?



















You must be careful in traffic







You mustn't argue with ur friends


must ile ilgili cumleler, must mustn t ile ilgili cumleler, must mustn t ornekleri, mustn t ile ilgili cumleler, mustn t ile ilgili ornekler,

Minerallere örnek verir misiniz?

Besin Grupları - Mineraller
Mineraller

İnsan vücudunun önemli bir bölümünün su olduğu ancak birçok madensel maddenin de vücudun yapısında yer aldığı belirtildi. Uzmanlar, su dengesi ile madensel madde dengesinin bozulmaması için çok dikkatli olunması gerektiğini, bu dengenin bozulması durumunda ise vücutta istenmeyen rahatsızlıkların ortaya çıkabileceğini ifade ediyor. İnsan vücudunun en önemli kısmının su olduğunu, canlılığın olabilmesi için suyun vazgeçilmez bir madde olduğunu kaydeden uzmanlar, suyun görev yapabilmesi için tuza gerek olduğunu belirtiyor.
Minarellerden oluşan bir yapı
Sofra tuzu olarak adlandırılan tuzun sodyum ve klor elementlerinden oluştuğunu, bu iki elementin vücutta önemli yer tuttuğunu kaydedildi. İnsan vücudundaki elementlerin hemen hepsinin önemli görevler yaptığını ancak fazlalığında ise toksik etkiye neden olduğunu belirten uzmanlar, gerek eksikliği ve gerekse fazla birikmeyi önlemenin tek yolunun hemen her türlü gıdanın yer aldığı karışık bir beslenme uygulamak ve vitaminler de dahil olmak üzere hiçbir ilacı konunun uzmanı bir hekime danışmadan kullanmamak olduğunu söylüyor. Uzmanlar, vücuttaki madensel maddeleri ve eksikliklerinde yaşanacak gelişmeleri ise şu şekilde özetliyor:
Sodyum
Gıdalarla alınan sodyum ile böbrek tarafından atılan sodyum miktarına bağlı olarak kanda ve tüm vücutta belirli bir denge içinde bulunur. Böbrekler, atılan sodyum miktarını değiştirerek belirli bir oranda bu dengeyi korumaya çalışır. Aşırı terleme ve kusma ile tuz alınmadan aşırı miktarda su içilmesi kandaki sodyum oranını düşürür, bol tuz yenilmesi ve az sıvı alınması da bu miktarı normalin üzerine çıkarır. Bunların dışında, öncelikle böbrek ve böbrek üstü bezi olmak üzere bazı organların hastalıklarında da bu denge bozulabilir. Vücuttan tuz ve su eksildiğinde, ağız kuruluğu, halsizlik, tansiyon düşüklüğü, çarpıntı ve şok görülebilir. Tuz alınmaksızın bol su alınması halinde de, su zehirlenmesi olarak adlandırılan, adale kasılmaları, çırpınmalar, şuur kaybı ve koma ile ölüme kadar varabilen bir tablo görülebilir. Potasyum : Hücrelerin içinde bol miktarda bulunup, kanda ve doku arası sıvılarda daha az miktardadır. Böbrek ve böbrek üstü bezi hastalıklarının dışında, kanda potasyum azalması aşırı ishal ve kusma ile idrar söktürücü ilaçların uzun süre kullanılması halinde görülür. İlk belirtisi kas güçsüzlüğüdür. İleri derecelere vardığında bağırsaklara ve solunum kasları dahil olmak üzere tüm kaslarda hareket kısıtlılığı olacak ve bu da hayati tehlikeye neden olacaktır. Potasyumun kanda yüksek düzeylerde bulunması, böbrek hastalığı, ciddi yanıklar, kanamalar gibi etkenlere bağlı olarak idrar miktarının azalması hallerinde görülebilir. Genellikle fazla bir belirti vermeden kalp üzerinde toksik etkiler gösterebilir. Bu etki de bazen hayati tehlikelere yol açabilir.
Kalsiyum
Sağlıklı insanların kanının 100 mililitresinde 8.8 ile 10.4 mg. arasında kalsiyum bulunur. İnsan vücudunda kalsiyum dengesi, paratiroid bezleri ve D vitamini tarafından düzenlenir. Öncelikle kemik metabolizması ve kaslar için gerekli bir madensel maddedir. Eksikliği halinde, dilde, dudaklarda, parmaklarda duyu değişiklikleri, kaslarda ağrı ve kramplar görülür. Kalp de bir kas olduğu için kalsiyum metabolizmasından çok etkilenir. Uzun süreli kalsiyumdan fakir beslenme, kemiklerin zayıflaması gibi bir sonuç yaratır. Kalsiyumun kandaki düzeyinin gerektiğinden fazla olması hali, genellikle, paratiroid bezinin hastalıklarında görülmektedir. Hafif dereceli yükselmeler, fazla bir belirti vermez. Bu hastalarda sık böbrek taşları görülür. Kalsiyum yükseldikçe kas güçsüzlüğü, böbrek kireçlenmesi, kemiklerde gereğinden fazla kireç toplanması gibi durumlar belirir.
Fosfor
Kalsiyumla birlikte hareket eden bir elemandır. Böbrek, paratiroid bezi ve hormon düzensizliklerinde, vücuttaki fosfor dengesinde de bozulmalar olur. Kronik açlıklar, bağırsaklardaki emilim bozuklukları, alkolizm, devamlı idrar söktürücü kullanılması gibi hallerde kandaki düzeyi düşer. Tıp dilinde hipofosfatemi olarak adlandırılan fosfor eksikliklerinde, sinir ve kas ilişkisinde aksaklıklar, kas güçsüzlüğü, kas hücresi yıkımı, beyin fonksiyonlarında bozulma, koma ve hatta ölüm bile görülebilir.
Magnezyum
Magnezyum da vücudun önemli elementlerindendir. Kanın bir litresinde 1.6 ile 2.1 miliekivalan magnezyum bulunur. Eksikliğinde, iştahsızlık, bulantı, kusma, uyuklama, güçsüzlük, titreme, kas seyirmeleri ve kasılmaları gibi belirtiler görülür. Yüksekliği, böbrek yetersizliği olan hastalarda, sindirim sistemi tedavisi amacıyla magnezyumlu ilaçlar verilmesi halinde görülür. Kas refleksleri kaybolur, kalp elektrosunda bozukluklar görülür, solunum ve dolaşım aksar, şok ve hatta ölüm bile görülebilir.
Demir
Toplam olarak erkeklerde 3.45, kadınlarda ise 2.45 gr kadar demir, tüm vücuda dağılmış olarak bulunur. Bunun yüzde 60-70 kadarı kan hücrelerinde hemoglobin içinde, yüzde 10-12 kadarı kaslarda miyoglobin içinde ve enzimlerde, yüzde 15-30 kadarı da, karaciğer, dalak ve kemik iliğinde depolanmış olarak bulunur. Gıdalarla alınır. Kadınlar her ay adet kanamalarıyla kan kaybettikleri için, gıdalarında daha fazla demir bulunmalıdır. En önemli demir kaynağı, et, karaciğer ve dalak gibi gıdalardır. Gıdalarla az alınması, sindirim sisteminde demir emilimiyle ilgili sorun olması, kan kaybı gibi hallerle vücutta demir azalması, kendini demir eksiklği kansızlığı şeklinde gösterir. Bazı hastalıklarda ya da ilaç şeklinde gereğinden fazla demir alınmasında vücutta aşırı demir birikir. Zamanında tedavi edilmezse, karaciğer sirozu, şeker hastalığı, ciltte bronz rengi, kalpte büyüme ve tahribat gibi hayati önemi olan sorunlar yaratabilir.
İyot
Vücuttaki iyodun yüzde 80 kadarı tiroid bezinde bulunur. En önemli kaynağı, deniz ürünleridir. Denizden uzak, deniz ürünlerinin yenmediği ortamlarda, eğer içme sularında da yeterli iyot yoksa, iyot eklenmiş sofra tuzları kullanarak gereken miktarı almalıdır. Yeterli iyot alınmadığı taktirde, iyot eksikliği guatrı denilen bir tür guatr görülür. Eksikliğin ciddi olduğu hallerde, tiroid yetersizlğine bağlı ciddi sorunlar görülebilir. İyot fazlalığının sorun oluşturabileceği için, alınması gereken dozun 20-30 kat fazla çok uzun süreler için alınmalıdır. Bu da, ters bir etki yaratarak tiroid bezinin çalışmasını durdurabilir.



minarellere ornek, minarellere ornekler, minerale ornekler, minerallerden ornekler, minerallere ornekler

Dünya üzerinde kaç kıta yer alır, isimleri nedir?

Dünyada 7 kıta vardır.Dünyanın yedi kıtası şunlardır:

* Afrika
* Antarktika
* Asya
* Avrupa
* Kuzey Amerika
* Güney Amerika
* Okyanusya (Avustralya ve Yeni Zelanda)



dunya, dunya uzerindeki kitalar, dunyanin kitalari, kita adlari, kitalarin isimleri,

Güneş enerjisinden nasıl yararlanılır?

GÜNEŞ ENERJİSİNİN KULLANIM ALANLARI Trafik İşaret Lambalarında
Trafik işaret lambalarının enerji ihtiyaçlarını karşılamak için güneş enerjisinden yararlanılmaktadır.
Trafikteki tüm lambalar güneş enerjisiyle çalışmaz. Güneş enerjili trafik lambaları genellikle şebekeden uzak alanlarda kullanılır. Lambanın üzerinde bulunan güneş pili hem lambaya ışık verir hem de fazla enerjiyi gece kullanılmak üzere bataryaya depo eder. Evlerin Elektrik İhtiyacının Karşılamasında
Evlerin çatısına yerleştirilen güneş panelleri (güneş pilleri) büyüklükleri oranında elektrik üretirler. Üretilen elektrik çevreye hiç zarar vermez ve paneller neredeyse hiç bakıma gerek duymadan yıllarca çalışır.
Cep Telefonlarının Şarj Edilmesinde
Cep telefonu gibi taşınabilir cihazları şarj etmek için küçük güneş pilleri kullanılmaktadır.
Bahçe Aydınlatmasında
Üst bölgesinde güneş pili barındırın lambalar gece boyunca ışık yayarak masrafsız aydınlanma sağlayarak
Sıcak Su Üretilmesinde
Çatılara yerleştirilen kollektörler sayesinde güneşin ısıtma etkisinden yararlanarak su ısıtılmaktadır. Isıtılan su evin sıcak su ihtiyacının tamamını karşılayabilir.
Sokak Aydınlatmasında
Taşıt yollarını veya sokakları aydınlatmak ciddi maliyetler oluşturur. Henüz yaygınlık kazanmasa da sokak aydıtlada güneş pillerinden yararlanılmaktadır.
Güneş Arabalarında
Güneş enerjisiyle çalışan otomobiller prototip aşamasını geçebilmiş değil. Bununla birlikte teknolojideki gelişmeler ilerde güneş enerjisiyle çalışan otomobillerde seyehati mümkün kılacak.
Uçaklarda
Güneş enerjisinin uçaklarda kullanımı da henüz deneysek aşamada. Günümüzde havada uzun süre kalması gereken bazı casus uçak modellerinde ve yanda resmini gördüğünüz NASA'nın deneme uçağında güneş pilleriyle yakıtsız uçuş gerçekleşmektedir.
Hesap Makinelerinde
Hesap makineleri minik güneş hücreleri taşırlar. böyle bir hesap makinesi pil değiştirme derdi olmadan yıllarca çalışabilmektedir.
Saatlerde
Tıpkı hesap makinelerinde olduğu gibi bazı sayısal saatler de güneş enerjisiyle çalışırlar.
Yapay Uydularda
Yıllarca uzayda duran uyduların elektronik aletleri gerekli enerjiyi güneş panellerinden alır. Her uyduda elektrik üreten güneş paneli bulunur.
Güneş Kulelerinde
Birçok aynanın aynı noktaya odaklanmasıyla sıcak su üretilir. Bu su daha sonra elektrik üretmekte kullanılır.
Yemek Pişirilmesinde
Güneş ocağı denilen yoğunlaştırıcı sistemler sayesinde güneş ığınların kabın üzerinde toplanarak yemek pişirilir.
Soğutma Sistemlerinde
Güneş enerjisiyel üretilen sıcak su bazı ek düzeneklerle soğuk su üretilmesinde de kullanılır.
Giysi veya Çantalarda
Mp3 çalar gibi mobil cihazları sürekli çalışır kılmak için çanta, giysi gibi eşyalara küçük güneş pilleri takılmaktadır.


gunes enerjisi nasil yararlaniriz, gunes isigindan nasil yararlaniriz, gunesten nasil faydalaniriz, gunesten nasil yararlaniriz, gunesten nasil yararlaniyoruz,

Bağıl atom ağırlığı nedir, kim tarafından keşfedilmiş ve hangi aşamalardan geçmiştir?

Bağıl Atom Kütlesi
Bağıl atom kütlesi,bir atomun kütlesinin ,standart bir atomun kütlesinin kaç katı olduğunun hesaplanması şeklinde oluşur.Kısaca bağıl atom kütlesi ,bir elementin atomik kütle birimi(a.k.b) cinsinden ortalama kütlesini veriyordur.önceleri hidrojen elementinin yoğunluğu az olduğundan,kütlesi 1 olarak kabul edilmiş ve diğer elementler buna göre kütle değerlerini almışlardır(Hidrojenle karşılaştırılarak) Karşılaştırmalar;atom kütlesi hesaplanacak elementle hidrojenin hangi oranda bileşik yaptığı baz alınarak yapılmıştır.Sonraları yeni elementler bulundukça bu oranlarda sapmalar oluşmuştur ve bilim adamları neredeyse tüm elementler ile bileşik oluşturabilme özelliğinden dolayı oksijen atomunu, kontrol atomu olarak seçmiş ve atom kütlesini de 16 olarak belirlemişlerdir.Çünkü O=16 alındığında hiç bir elementin değerinin 1 den küçük çıkmadığı ve elementlerin atom kütlelerinin tam sayı olduğu görülmüştür Fakat oksijenin daha sonraları keşfedilen izotopları nedeniyle, 1961 yılında Uluslar Arası Kimyacılar Birliği toplantısında Komisyon tarafından tabiatta izotoplarının bulunma ihtimali en fazla olan C=12 standart element olarak seçilmiştir. Buna göre 1 tane 12 C'un atom kütlesi tam olarak 12.00 olarak kabul edilmiştir. Bu rakamın 12 de birine ''Atomik Kütle Birimi'' (akb) denilmiştir.




atom agirligi, atom agirligi nedir, bagil atom, bagil atom agirligi nedir, bagil atom kutlesi nedir,

Anestezi bölümü hakkında bilgi verir misiniz?

TANIM

Anestezi teknikeri; her türlü ameliyatta hastanın uyutulması ile ilgili tıbbi yöntemleri hekimin talimatına göre uygulayan, anestezi işlerinde hekime yardımcı olan sağlık meslek elemanıdır.

GÖREVLER

- Ameliyatlarda anestezi işlerinde doktorlara yardımcı olur,
- Ameliyatlarda hastanın uyutulması ile ilgili tıbbi yöntemleri hekimin kontrolünde uygular,
- Cerrahi vakalarda hastaya anestezi yönünden gerekli tüm yöntemleri uygular,
- Hastanın genel sağlık durumunu inceler,
- Hastanın yaşına, cinsiyetine, kilosuna, sağlık yapısına göre anestezi (narkoz) uygulayıp hastayı uyutur,
- Hastanın ameliyata hazır olduğunu doktora bildirir,
- Ameliyat boyunca hayati bulguları takip eder. Herhangi bir komplikasyon durumunda doktorla birlikte müdahale eder,
- Hastanın uyanmasına nezaret eder. Uyandırma sırasında hastanın genel sağlık durumunu kontrol eder.

KULLANILAN ALET VE MALZEMELER
- Anestezi cihazı,
- Laringoskop,
- Endotrakeal tüp,
- Anestezi ilaçları,
- Oksijen, azot protoksit,
- Halotan, Forane, Sevorane,
- Maske,
- Airway,
- Aspiratör.

MESLEĞİN GEREKTİRDİĞİ ÖZELLİKLER
Anestezi teknikeri olmak isteyenlerin;
- Göz-el koordinasyonu gelişmiş,
- Fen alanına özellikle kimya ve biyoloji konularına ilgili,
- İnsanlarla işbirliği içinde çalışmayı seven,
- Bedence güçlü ve dayanıklı,
- Söylenen veya yazılan talimatları anlayan ve bunları uygulayabilen,
- Gözleri sağlam, dikkatli, sorumlu ve tedbirli,
- Güler yüzlü ve sabırlı,
kimseler olmaları gerekir.

ÇALIŞMA ORTAMI VE KOŞULLARI 

Anestezi teknikerleri, hastanelerde bulunan ameliyathanelerde görev yaparlar. Çalışma ortamı soğuk ve temizdir. Çalışma saatleri düzensizdir. Hafta sonu ve gece nöbetleri olabilir. Acil hastalar için günün her saatinde göreve çağrılabilirler. Görevleri sırasında doktorlarla, hemşirelerle ve cihaz kullandıkları için makinelerle iletişim halindedirler.

ÇALIŞMA ALANLARI VE İŞ BULMA OLANAKLARI
Ameliyat yapılan her türlü sağlık kurumunda (devlet hastanesi, özel hastane, doğumevi, üniversite hastaneleri, özel klinikler vb.) rahatlıkla iş bulabilirler. Ameliyatla tedavi yöntemlerinin gelişmesine paralel olarak meslek elemanlarına duyulan ihtiyaç artmaktadır.

MESLEK EĞİTİMİNİN VERİLDİĞİ YERLER 

Anestezi teknikerliği mesleğinin eğitimi, sağlık hizmetleri meslek yüksek okullarının “Anestezi” ile “Anestezi Teknikerliği” programlarında verilmektedir.

MESLEK EĞİTİMİNE GİRİŞ KOŞULLARI 

Meslek liselerinin,
· Anestezi,
· Anestezi Teknisyenliği
bölümlerinden mezun olanlar “Anestezi” ve “Anestezi Teknikerliği” ön lisans programına sınavsız olarak girebilirler.
- Meslek liselerinin sınavsız geçiş için belirlenen bölümleri dışındaki bölümlerden ya da liselerden mezun olanlar/olacaklar ise sınavsız yerleştirme sonunda, kontenjan kalırsa ek yerleştirme ile açık olan programlara isteklerine ve ÖSS puanlarına göre yerleştirilebileceklerdir. Bunun için bu kişilerin ÖSYM Başkanlığınca yapılan Öğrenci Seçme Sınavına (ÖSS) girmeleri ve yeterli “Sayısal (SAY)” puanı almaları gerekir.

EĞİTİMİN SÜRESİ VE İÇERİĞİ 
- Eğitim süresi 2 yıldır.
- Eğitim süresince öğrencilere; Anesteziyoloji, Özel Tedavi Yöntemleri, Farmakoloji, Fizyoloji, Anatomi, Biyoloji gibi dersler verilmektedir.
- Eğitim sırasında ve sonunda staj ve tez zorunluluğu vardır.
- Anestezi programını bitirenlere ön lisans diploması ve Anestezi Teknikeri unvanı verilir.

MESLEKTE İLERLEME 
“Anestezi” ve “Anestezi Teknikerliği” ön lisans programını başarı ile bitirenler ÖSYM tarafından yapılan Dikey Geçiş Sınavında (DGS) başarılı oldukları taktirde,

· Sağlık Eğitimi,
· Sağlık Memurluğu,
· Hemşirelik,
· Hemşirelik ve Sağlık Hizmetleri
Lisans programlarına dikey geçiş yapabilirler.

BENZER MESLEKLER: 
- Anestezi teknisyeni,
- Ambulans ve acil bakım teknikeri,
- Hemşire.



anestesi bolumu, en iyi saglik bolumleri, hemsirelik bolumu sinavsiz gecis, hemsirelik gecis bolumleri, narkoz bolumu,

Kovalent bağlı bileşiklerin özellikleri nelerdir?

KOVALENT BAĞLAR
Ametal atomları kararlı yapıya ulaşmak için son yörüngedeki bazı elektronlarını ortaklaşa kullanırlar. Atomlar arasında elektronların ortaklaşa kullanılmasıyla oluşan bağa kovalent bağ denir. Hidrojen gibi birçok ametal başka ametallerle bileşik oluştururlar. CO, H2O, NO2, CO2 bunlardan bazılarıdır. 

Molekül: Kovalent bağlı bileşiklerin en küçük birimi moleküldür. Moleküller maddenin tüm özelliklerini gösterir ve bağımsız olarak hareket edebilir. Aynı cins atomlardan oluşan moleküller element molekülleridir. O2, H2, F2, N2 element molekülleridir. Bunlar bileşik değildir. Farklı cins atomların molekülleri bileşik moleküllerini oluşturur. H2O, CO2, NH3 bileşik molekülleridir. X2 2 adet X atomu kovalent bağ yaparak X2 molekülünü oluşturmuştur. Y3 3 adet Y atomu kovalent bağ yaparak Y3 molekülünü oluşturmuştur.

Oksijen (O2) molekülünün bağ yapısı: Oksijenin son yörüngesinde 6 elektron vardır. Bir oksijen atomu son yörüngesindeki 2 elektronunu başka bir oksijen atomunun son yörüngesindeki 2 elektron ile ortaklaşa kullanır. Böylece her bir oksijen atomunun elektron dizilişi kararlı olur. Oksijen atomlarının kovalent bağ yapması sonucunda her birinin çevresinde 10 e– dolanır. Su molekülünün bağ yapısı Bir su molekülü 2 H ve bir O atomunun kovalent bağ yapması sonucu oluşur. H atomlarından her biri kendi e- unu O atomunun bir elektronu ile ortaklaşa kullanır.
 Böylece hem H, hem de O atomları kararlı hale gelir. Bir su molekülü 2 hidrojen ve 1 oksijen atomundan oluştuğu için, su molekülü H2O şeklinde yazılır. Karbon dioksit molekülünün bağ yapısı
Karbonun elektron dizilişi 6 C ) ) şeklindedir.
 Karbon kararlı hale gelmek için son yörüngesinde 8 e- olmalı yani 4 e- a ihtiyacı vardır. Bu yüzden karbon, oksijen atomlarıyla kovalent bağ yapar. Birbirlerinin elektronlarını ortak kullanarak kararlı olur. Dikkat edilirse CO2 molekülünün kovalent bağlı yapısında her bir atomun çevresinde toplam 10 elektron vardır. Yani hepsi kararlıdır.
Bileşik formülleri: Bileşikler kimyasal formüllerle gösterilir. Formüller, bileşik molekülündeki atomların cinsini ve sayısını gösterir.
Bir bileşik molekülündeki atomların cinsi ve sayısının gösterimine molekül formülü denir. Atomların birbirine nasıl bağlandığını gösteren formüle de yapı formülü denir.

Bileşik formüllerinin yazılması : Bileşiklerin formülü yazılmadan önce, bileşiği oluşturan elementlerin iyon yükü bulunur ve elementlerin sağ üst köşelerine yazılır. Ardından çaprazlama yapılarak, iyon yükleri sembollerin sağ altına yazılır. Burada dikkat edileceği gibi önce (+) yüklü sonra (–) yüklü iyon yazılarak çaprazlanır. Ve yüklerin sadece rakamları yazılır. İşaretleri yazılmaz.
Eğer a ve b birbirine eşitse sembollerin altına sayı yazılmaz. Mg+2 O–2 = MgO daki gibi. Örnek: X+3 ile Z–2 iyonlarının oluşturacağı bileşiğin formülünü yazınız. Örnek: Mg+2, Cl–1 iyonlarının oluşturacağı bileşiğin formülünü yazınız.




apolar kovalent bag nedir, iyonik ve kovalent bag ozellikleri, kovalent bag ozellikleri, kovalent bagin ozellikleri, kovalent baglarin ozellikleri,