Çörek Otu Yağının Yararları Nelerdir ?

- Mikrop, virüs ve mantarlara karşı öldürücü tesire sahiptir.
- Ifraz boşaltıcı ve solunum borusunu genişleticidir.
- Kansere karşı koruyucu etkisi vardır.
- Kan şekerini düzenler.
- Yorgunluk halini giderip zindelik verir.
- Damar sertligi,damar tıkanıklıgı hastalıklarını önler.
- Tansiyon ve kolestrolün normale dönmesini saglar
 Vücuttaki zehirleri süzerek atar.
- Idrar söktürücü özelliği ile safraya iyi gelir.
- Yaraların çabuk iyileşmesini ve hücrelerin yenilenmesini hızlandırır.
- Alerjiyi önler.
- Savunma sistemini dengeler.
- Hormon sistemini ve ruh hâlini sağlamlaştırır.
- Sac dökülmesi ve kepege karsı haricen sürülür
- Grip,nezle,bas agrısına burundan damlatılarak (3 damla)kullanı lır
- Kulakda üsütme ve iltihap durumlarında damlatılarak (3 damla )kullanılır.
- Göze 2 damla damlatılırsa ,gözdeki mikropları öldürür.
- Sinüzitte sabah ve aksam buruna 1,2 damla damlatılır ve 1 hafta devam edilir

Isırgan Otu Çayının Faydaları Nelerdir ?

sırgan otunun faydaları maddeler halinde şu şekilde sıralayabiliriz. Günümüzde sıkça adını duyuran ısırgan otu pek çok hastalığın tedavisinde kullanılıyor.
Egzama ve egzamaya eşlik eden baş ağrıları ısırgan otu çayı ile iyileştirilebilirler.
Isırgan otu, böbrek ve mesane taşı oluşumuna karşı da kullanılabilir. Böbrek hastalıkları ve zorlu baş ağrıları genellikle bir arada görülürler. Egzamalar genellikle dahili bir nedene dayandıklarından, onları içerden, kan temizleyici bitkilerle iyileştirmek gerekebilir.
Isırgan otu, en başta gelen kan temizleyici ve aynı zamanda kan yaptırıcı bir bitkidir. Böylece, pankreas üzerinde de çok olumlu etkileri olduğu için, ısırgan otu çayı ile kandaki şeker düzeyi düşürülebilir.
drar yolları hastalıkları ve iltihapları, da Bitki çayı ile iyileştirilebilirler.
Aynı zamanda da dışkılama kolaylıkları sağladığından, bir ilkbahar kürü için özellikle önerilir. İlkbaharda ve sonbaharda filizlendiğinde, onunla 4 haftalık bir çay kürü yapmak önemlidir. Sabahları aç karnına, kahvaltıdan yarım Saat önce bir bardak ve Gün boyunca 1-2 bardak çayı yudumlanarak içilebilir. Bu tür çay kürlerinden sonra kişi kendini anlatılamayacak kadar iyi hissedebilir.
Ayrıca bu çayın lezzeti hiç de kötü değildir. Ama duyarlı kişiler, ona biraz papatya veya nane ekleyerek, lezzetini ve kokusunu değiştirebilirler. 
Bu saydıklarımızın yanında her ne kadar bilimsel etkinliği kanıtlanmamış olsa da ısırgan otunun pek çok hastalığa iyi geldiği bilinmektedir.

Kaktüsün Yararları Nelerdir ?

Kaktüsün Faydaları Hakkında Bilinmesi Gereken Herşey ”Kaktüsün bilgisayar gibi elektronik cihazlardan yayılan radyasyonu emerek zararlı etkilerini azalttığı” söylentisi, sadece kaktüs satan çiçekçilerin işine yarıyor.
Konya Çiçekçiler Odası Başkanı İsmail Dikici, yaptığı açıklamada, önceleri Konya’da kaktüsün çiçekçilerde fazlaca talep gören bir bitki olmadığını, genelde komşudan komşuya alışverişi yapılarak bazı evlerde yetiştirildiğini belirtti. Vatandaşların, yaklaşık bir yıl önce kendilerine, kaktüs bulunup bulunmadığını sıklıkla sormaya başladıklarını anlatan Dikici, ortaya çıkan talep üzerine, iş yerinde daha önce sadece görsel zenginlik olarak bir kaç tane bulundurdukları kaktüslerden fazla sayıda getirtmeye başladıklarını söyledi.
Adana ve Yalova’daki bitki seralarından getirttikleri kaktüslerin yoğun ilgi gördüğünü ifade eden Dikici, şöyle konuştu: ”Kaktüsü de diğer gül ve çiçek çeşitleri gibi satmaya başladık. Kaktüse olan bu talep artışına önceleri bir anlam veremedik. Ancak gelen bazı müşterilerin, bilgisayar, televizyon gibi elektronik eşyaların yanına konulan kaktüsün, bu cihazlardan yayılan radyasyonu emerek olumsuz etkisini azalttığını öğrendikleri, kaktüsü bu nedenle satın almaya geldiklerini söylemeleri üzerine durumu anladık.

Sonuçta, kaktüsün radyasyonu emdiği şeklindeki internette yer alan haberler nedeniyle son bir yıldır kaktüs satışlarımız arttı. Ancak, kaktüsün gerçekten radyasyon emici bir özelliği olup olmadığını da kesin olarak bilmiyoruz. Vatandaş bizden talep ediyor, biz de satıyoruz.”Halen kendi iş yerinde ayda yaklaşık 30-40 kaktüs satıldığını ifade eden Dikici, kaktüslerin çeşidi ve büyüklüğüne göre 7.5 ile 10 TL’den alıcı bulduğunu belirtti.

Kaktüs İle İlgili Bilimsel Net Bir Bilgi Yok
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Meram Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mine Genç, konuyla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, vatandaşların net olmayan bilgilerle, ”sözde radyasyonu emdiği için” kaktüs satın almasının şaşırtıcı olduğunu söyledi.Bu konuyla ilgili özel bir araştırma yapmadıklarını ifade eden Genç, ”Kaktüsün radyasyonu emmesiyle ilgili bugüne kadar bir bilgiyle karşılaşmadık. Zaten bizim işimiz, radyasyonun olumsuz etkilerini araştırmak değil, radyasyonu kullanarak hastaları tedavi etmek” dedi.

TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi’nde radyasyonun, iyonlaştırıcı olan ve olmayan olmak üzere ikiye ayrıldığı belirtilerek, ”Atomları iyonlaştıracak kadar yüksek enerjiye sahip olmayan radyasyon, hedef malzeme üzerinde bir miktar ısı artışına yol açar ve bilindiği kadarıyla, canlı organizmalar üzerinde olumsuz bir etkiye sahip değildir” deniliyor.

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Nediyor?


Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ise resmi internet sitesindeki ”sık sorulan sorular” bölümünde, ”Televizyon ekranları ve bilgisayar monitörleri radyasyon yayar mı?” şeklinde yöneltilen bir soruya şu yanıt veriliyor: ”Katot ışın tüplü televizyon ve bilgisayar monitörleri, x- ışını üretmekle birlikte normal çalışma koşullarında yüzeyinden 10 cm mesafedeki herhangi bir noktada doz hızı 1 µSv/h (0.1 mrem/h) değerini aşmayan x- ışını yaydıklarından dolayı, Radyasyon Güvenliği Yönetmeliğinin 5. maddesinde belirtilen muafiyetler kapsamında olduğundan düzenlemeye tabi değildir.Katot ışın, tüpsüz televizyon ve bilgisayar monitörleri iyonlaştırıcı radyasyon kaynağı değildirler. Radyasyon Güvenliği Tüzüğü gereğince iyonlaştırıcı olmayan radyasyon kaynakları kurumumuz faaliyet alanı kapsamında değildir.”

Radyasyonla ilgili Türkiye’de eğitim veren akademik kuruluşlarda görevli radyoloji uzmanları ise elektronik cihazların yanına konulan bitkilerin radyasyonu absorbe ettiği (katı veya sıvı bir maddenin bir gazı, ışığı içine alması, emmesi) ile ilgili bilimsel bir bilgiye sahip olmadıklarını, bu konuyla ilgili araştırma yapmanın da kendi görev alanlarına girmediğini söyledi.

Laptop - Notebook Soğutma Yöntemleri

Cihazınızı Hızlandırmak Adına Aşağıdaki Yöntemleri Deneyebilirsiniz..

1. Bilgisayarınızı düz ve sert zeminlerde kullanın. 
2. Kullanim esnasinda fanin önunun kapanmadigindan emin olunuz. 
3. Cihazinizi devamli prize takili kullaniyorsaniz pili cikararak kullaniniz. Pilde kullanmayi tercih ediyorsaniz sarj tam dolduktan sonra adaptoru cikariniz. Pil seviyesi kritik duruma geldikten sonra tekrar %100 dolana kadar prizde kullanabilirsiniz. Bilgisayarınızda pil takılıyken ısınır ve buda laptopunuzun sıcaklık değerini arttırır. 3. Grafik uygulamalar kullaniyor veya oyun calistiriyorsaniz o esnada kullanmadiginiz uygulamalari kapatabilirsiniz. Ayrıca oyun oynarken bilgisayarım çok ısınıyor diyorsaniz diğer programları kapatmak için Game Booster programını bilgisayarınıza yükleyip oyun başladığı anda diğer programların otomatik olarak kapanmasını sağlayabilirsiniz. Bu şekilde işlemcideki yük en aza indirilerek aşırı sıcaklık önlenebilir 
4. Kablo ile internete baglaniyorsaniz wireless dugmesini kapatiniz. Kablosuz baglaniyorsaniz internet kablosunu kullanmaniz az miktarda da olsa gucten tasarruf etmektedir. 
5. Yalnizca internet kullaniyorsaniz Denetim Masasi/Guc Secenekleri yolunu izleyiniz ve Guc Tasarrufu secenegini isaretleyiniz veya kendi tercihlerinize gore yeni bir guc plani olusturunuz.
 6. Bilgisayarınıza kaliteli bir laptop soğutucusu almanız hava akımını arttırarak soğumasına yardımcı olacaktır. Tavsiye ettiğim marka Zalman laptop soğutucular. 
7. Tüm bu işlemleri yaptıktan sonra laptopunuzda aşırı sıcaklık halen varsa fan yüzeyinde toz birikmiş olabilir. Bu işlemi yapabilmek için bilgisayarın içinin açılıp sökülmesi ve temizlenmesi gerekir. Bilgisayarınız garanti kapsamındaysa satın almış olduğunuz yere sorunu bildirerek servise gönderin aksi halde bu işlemi siz yaparsanız ürününüz garanti kapsamı dışında kalabilir. Bilgisayar tamir ve bakımı yapılan diğer yerlerde bu işlem için 20 -35 tl arası ücret istenmektedir. Bilgisayarınız garanti kapsamında değilse ve kendiniz bu işlemi gerçekleştirmek istiyorsanız markanıza göre alt taraftaki  videoları izleyerek yardım alabilirsiniz. Bu işlemi yaparken oldukça dikkatli olmalısınız bazı modellerde bilgisayarın her parçasının ayrı ayrı sökülmesi gerekebilir. Sökme işlemi için uygun teknik ekipmana sahip olmalısınız aksi halde bilgisayarıza zarar verebilirsiniz

Karnemdeki notlar nasıl olursa takdir veya teşekkür alabilirim?

Bir öğrencinin takdir alabilmesi için derslerin dönem puanları ortalamasının en az 85; teşekkür alabilmesi için derslerin dönem puanları ortalamasının en az 70 olması gerekiyor. 
Bu durum şöyle bir sonuca yol açıyor: 5'lik sisteme göre ağırlıklı ortalaması 4,95 olan birisi takdir alamayabilir veya ortalaması 4ün altında birisi teşekkür alabilir. Yani bu hesaplama sisteminin 5 lik sistemle kıyaslanması yanlış hesaplamalara yol açabilir. 


İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin ilgili maddesi şöyledir: Ödüllendirilecek Davranışlar ve Ödüller
Okul Öğrenci Davranışlarını Değerlendirme Kurulunca, örnek davranışları ile derslerdeki gayret ve başarılarıyla üstünlük gösteren öğrenciler;

a) (5 Ekim 2007 Gün ve 26664 SRG) 4, 5, 6, 7 ve 8 inci sınıflarda puan ortalaması Türkçe dersinden 55.00, diğer derslerin her birinden 45.00 puandan aşağı olmamak şartı ile tüm derslerin dönem ağırlıklı puan ortalaması 70.00-84.99 olanlar: Teşekkür

b) (5 Ekim 2007 Gün ve 26664 SRG) 85.00 puan ve yukarı olanlar: Takdirname

c) (5 Ekim 2007 Gün ve 26664 SRG) Üç öğretim yılının her döneminde üst üste Takdirname alanlar: Üstün Başarı (EK-7)

ç) (5 Ekim 2007 Gün ve 26664 SRG) Üç öğretim yılının her döneminde üst üste Teşekkür ya da dönemlerin herhangi birinden veya bir kaçından takdirname, diğerlerinden teşekkür alanlar: Başarı (EK- 7/1)

Ayrıca, ilköğretim okullarının 4, 5, 6, 7 ve 8 inci sınıflarında almış olduğu notlarla istenilen başarıyı gösterememesine rağmen aşağıdaki şartlardan en az birini taşıyan öğrencilere; öğretmenlerin veya okul yönetiminin önerisi üzerine "Onur Belgesi" (EK-8) ile ödüllendirilir. Bu ödüller öğrencinin dosyasına işlenir.

a) Ulusal ve uluslar arası yarışmalara katılarak ilk beş dereceye girmek.

b) Çeşitli sosyal, kültürel ve sanatsal etkinliklerde üstün başarı göstermek

Dönem sonunda her dersin ortalaması alınarak dersin haftalık ders saati ile çarpılır. Daha sonra çarpım sonuçları derslerin haftalık ders saatleri toplamına bölünür.

Çıkan sonuç
4, 5, 6, 7 ve 8 inci sınıflarda puan ortalaması Türkçe dersinden 55,00, diğer derslerin her Birinden 45,00 puandan aşağı olmamak şartı ile tüm derslerin dönem ağırlıklı puan ortalaması; 

  • 70. 00-84 .99 olanlar “Teşekkür”
  • 85.00 puan ve yukarı olanlar “Takdirname” verilir.

9. sınıf dil anlatım dersi en az kaç gelirse sınıfta kalınmaz?

  • Liselerde Geçerli Olan Yönetmelikler ve Sistemler 


    Hazırlık Sınıfı 
    • "Baraj dersi" ne demek ?
    "Baraj dersi", öğretim yılı sonunda veya Seviye Belirleme Sınavı (Hazırlık sınıfında başarısız olunan derslerden girilen sınav) sonrasında mutlaka başarılı olunması gereken derslerdir. Baraj derslerinin herhangi birinden başarısız olunduğunda sınıf tekrarı yapılır.(Hazırlık sınıfı ile 9-10-11-12. sınıftaki baraj dersi karıştırılmamalıdır.Onlarda baraj ders zayıf ise sınıf geçme hakkımız yinede var.)

    • Hazırlık’ta baraj dersi var mı ?
    Evet. Hazırlık’ta 2 baraj dersi var: Türkçe ve Almanca/Fransızca/İngilizce veya başka bir dil dersidir(2. dil okula göre değişir.)Öğrenci bir üst sınıfa geçebilmek için her ikisinden de başarılı olmalıdır.



    • Hazırlık’ta kaç kez sınıf tekrarı yapılabilir ?
    Hazırlık’ta 1 kez sınıf tekrarı yapılabilir.
    • Hazırlık sınıfında yapılan sınıf tekrarı "Lise öğrenimi boyunca yalnızca bir defa sınıf tekrarı yapılır" esasına dahil midir değil midir ?
    Hayır. Öğrenci hazırlık sınıfında sınıf tekrarı yaparsa, lise yıllarında bir kere daha sınıf tekrarı yapabilir.(9-10-10 veya 12. sınıfta bir defa kaldığınızda örgün eğitim dışına çıkarılmazsınız,ikinci kez o seneyi okuyabilirsiniz)

    • Hazırlık sınıfında bir dersten başarılı olmak için kaç almak gerekir ?
    Hazırlık sınıfında bir dersten başarılı olabilmek için o dersten birinci dönem notu geçer (-2-) ve üstü ise ikinci dönem notunun en az (-2-) geçer not olması gerekir. Birinci dönem notu başarısız (-1-) ise en az (-2-) geçer not alması, (-0-) etkisiz ise en az (-3-) orta alması gerekir.

  • Lise 1’de "Baraj dersi" veya zorunlu ders olarak adlandırılan ders var mı ?
Baraj dersi veya zorunlu ders olarak adlandırılan ders Dil ve Anlatım dersidir. Öğrenci bu dersten ( 3.00) yıl sonu ortalaması ile başarılı sayılamaz.(Yukarıda 3.00 olduğu içinde burdada onu kullandım,okul türüne göre buradada not değişir)Yıl sonunda bu dersten başarısız olursa bir üst sınıfa geçebilir. Ancak bu dersten sorumluluğu bir sonraki dönem yapılacak sorumluluk sınavlarında başarılı olması halinde kalkar. Yönetmelik gereği’’ öğrenci bir üst sınıfa en fazla 3 dersten borçlu olarak geçebilir’’ şartına göre bu 3 dersten biri Dil ve Anlatım olabilir.
9 sinif baraj dersi 9 sinif baraj dersler 9 sinif baraj dersler hangileri baraj dersinden kalinirsa ne olur dil ve anlatim dersi 1 olursa

Rıdvan Keskin

kronik acıların bir bütünü aşk ve tam anlamıyla sensizlik. aynı oksijeni solumamız senin beni seveceğin anlamına gelmiyor tabi. şayet fırsatım olsa, yani fikrimi soracak olsa tanrı bana, alacağım iki nefesten birisi senin olsun diyebilirim. anlıyor musun?
Rıdvan Keskin

Panama Adası Nerededir ?

Şimdilerde Survivor yarışmacılarının konaklayacağı ada olarak sıkça adını duyduğumuz Panama Adaları; Orta Amerikanın en güneydoğusunda yer alır.



Panama ülkesinde birden fazla irili ufaklı ada yer alır.Bunlardan başlıcaları kuzey kıyılarında, Bocas del Toro Takımadaları, San Blas, İnci, Taboga Adaları ve bir sürgün yeri olan Coiba Adasıdır. 

Ağlayan çocuk nasıl susturulur ?

Bebekler isteklerini ağlayarak bildirirler. Ağlayan bebeğin bir ihtiyacı olduğunu anlayan anne, hemen bebekle ilgilenir vesıkıntısını giderir. Ama bebeklik döneminden çıkmış çocukların da isteklerini ağlayarak belirtmeleri doğru değildir.
Çocukların isteklerini konuşarak bildirmeleri gerekir. Anne-babalar olarak çocukların ağlamaları karşısında takındığımız tutum çok önemlidir. Çocuğun bir isteğini yapmadığımızda çocuk ağlamaya başlıyor ve daha sonra o isteğini yapıyorsak çocuğa "senin isteğini yapmam için senin ağlaman gerekiyor' mesajını vermiş oluruz. Bu duruma alışan çocuk da tüm isteklerini ağlayarak anne-babasına yaptırır.
Anne-babalar çocuklarının isteklerini ya hemen kabul edecekler ya da hiçbir şekilde kabul etmeyeceklerdir. Çocuklar ne kadar ağlarsa ağlasınlar, kararımızdan dönmemeliyiz. Böylelikle çocuğumuzun ağlamalarını önlemiş oluruz. Çocuklarda "ne yaparsam yapayım, anne ve babamı kararından vazgeçiremem' düşüncesini oluşturmalıyız. Örneğin baba evden çıkarken çocuk ‘Beni de götür' dediğinde, baba da ‘Olmaz, götüremem' diyor. İsteği yerine gelmeyen çocuk ağlamaya başlıyor ve ‘Hadi bugünlük biraz gezdirip getireyim, çocuğun gönlü olsun' diyor. Bu durumda çocuk gözyaşının gücünü kullanıyor ve isteklerini ağlayarak yaptırıyor.
Babanın evden çıkışında her zaman çocuk ağlayarak yaygarayı basıyor. Çünkü ağlayarak iş yaptırtmayı çocuklara biz öğretiyoruz. Şimdiye kadar çocuğumuz ağlayınca kararımızı değiştirdiysek, geçici bir süre zorlanırız; ama uzun süreli kararlı duruşumuz çocuğumuzun ağlayarak isteklerini yaptırmasını önleyecektir.
Ağlayan çocuğa kesinlikle "ağlama' denmemelidir. Ağlayan bir çocuğu kucağa alıp ‘Ne oldu sana, gel bakayım, kim ne dedi sana, kim kızdı sana, ağlama sen, ben kızarım onlara vb.' şeklinde sözler söylenmesi çocuğun ağlamasını durdurmaz, aksine yüz bulan çocuk daha çok ağlar. Ağlayan çocuğun dikkatini başka yöne çekin.

Bebekler neden ağlar ?

Onlar hiçbir zaman boşu boşuna ağlamaz. İşte bebeklerin ağlamasına neden olan etmenler..
Bebekler mutsuz olduklarında ya da bir şey gerçekten canlarını sıktığında size haber vermek ve yardımınızı almak için ağlar.
Bebekler ağlamaya başladı mı anne – babalar ne yapacaklarını şaşırır. Hele de o, ilk bebekleri ise daha çok panikler. Uzman Psikolog Sinem Olcay "Bebeğim neden ağlıyor" sorusunun yanıtını veriyor.
Yeni doğan bebeklerin çok ağlamasının bir sebebi var mıdır ?
Bebekler sıkıntı veren her durumda teselli bulmak için yardım aramaya programlanmıştır. Bebeğinizin ağlaması, beyni henüz yeterince gelişmediği için tek başına başa çıkamadığı yoğun duygular ve korku veren bedensel hisler için yardım istemesi anlamına gelir. Bebekler hiçbir neden olmadan boşu boşuna ağlamaz. Mutsuz olduklarında, bir şey gerçekten canlarını sıktığında size haber vermek ve sizin yardımınızı almak için ağlar. Tüm türler arasında doğduğunda en olgunlaşmamış durumda olan insan yavrusudur. Aslında bebeklerin gebelik süresini anne karnının dışında tamamladığını söyleyebiliriz. Freud'un insan yavrusu için "dünyaya tamamlanmamış olarak gelir" demesi doğrudur. Yeni doğmuş bir bebeği dışarıdaki bir cenin gibi düşünebiliriz. İşte bu nedenle yani doğduklarında yeterince olgunlaşmış olmadıkları için bebekler çok hassastır.
Bebeklerin ağlamasına en çok ne sebep olur ?
Bebekler hem fiziksel hem de duygusal pek çok nedenden ötürü ağlayabilir. Bir bebek, yorgun ya da aç olduğu ya da başka bir dış etken yüzünden fazla uyarıldığı için ağlayabilir.
Annelerin ağlamanın ne anlama geldiğini anlama şansı var mıdır ?
İlk başlarda ağlamanın ne anlama geldiğini çözmek zor olabilir ama zamanla ağlamaları çok daha doğru bir şekilde okumayı öğreneceksiniz. Örneğin; zamanla açlık ağlamasını yorgunluk ağlamasından ayırt etmeye başlayacaksınız. Bazen ise ağlamanın nedenini kesinlikle bilemeyeceksiniz. Ama bunun bir önemi yok. Önemli olan bebeğin paniğini ve acısını ciddiye almanız ve sakinleşmesi için ona yardımcı olmanızdır.
Bebekler en çok ne zaman ağlar ?
Ağlama, bebek 3-6 haftalık olduğunda en yüksek seviyededir. Bebek, 12-16 haftalık olduğunda ise azalır. Bunun nedeni bu dönemde bebeklerin hareket kabiliyetinin yükselmesi, bir şeyleri tutup onlarla oyun oynayabilmeleri dolayısıyla artık daha az sıkılma ve engellenme yaşıyor olmasıdır. Daha büyük bebekler ve 3-4 yaşına kadar çocuklar, açlık, soğuk, yorgunluk, hastalık gibi sebepler yüzünden ağlamaya devam eder. Bunun yanında, ağlamaya neden olan yeni hisler eklenmiştir. Ebeveynden ayrılma korkusunun yarattığı panik yüzünden ağlayabilir. Büyüdükçe hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları şeyler; onları korkutan ya da huzursuz eden şeyler netleşir ve her biri bir ağlama nedeni olabilir. Konuşamayan bir çocuk için ağlama genelde "hayır" anlamına gelir. "Hayır bir başkasının kucağına gitmek istemiyorum", "Hayır bu tulumu giydirmenden hoşlanmıyorum" gibi.
Bebek ağladığında ne yapmak gerekir ?
Bebeklere her ağladığında müdahale etmek, sakinleşmeleri için yardımcı olmak gerekir. Ağlamasına uzun süre cevap verilmeyen bebekler aşırı duyarlı bir stres algılama sistemi geliştirebilirler.
Bebeğinizin kendi kendine sakinleşmesini beklemenizin hem beyin hem beden gelişimi bakımından olumsuz etkileri olabilir. Bir bebek, ağlamayla kaybettiği kontrolünü kendisi sağlayamaz, bunu sadece siz yapabilirsiniz. O nedenle bebeklerin her ağlamasına tutarlı şekilde cevap vermek gerekir. Araştırma ve gözlemler göstermekte ki ağlamalarına cevap verilen bebekler ilerleyen zamanda daha az ağlayan, daha mutlu ve daha kolay sakinleştirilebilen çocuklar oluyor.

Bebeklerde aşırı ağlamanın nedenleri nelerdir ?

Tüm bebekler, bir ihtiyacı olduğunda ağlar. Bu normal bir tepkidir. Kolik ağlaması ise, her Gün yaklaşık olarak aynı saatlerde vebebek 2 haftalık olunca başlar, 3-4 aylık olunca kendiliğinden geçer. Koliği olan bebeğin Gazı fazladır.
Koliği tanımanın yolları:
- Nedeni açıklanamayan ağlama nöbetlerinin varlığında
Günde bir iki kez, genelde aynı saatlerde tekrarlayan ağlamalarda
- Ağrısı olmayan Sağlıklı bebeklerin ağlamasında
- Ağlama nöbetinin 1-2 Saat sürmesi durumunda
- Ağlama dönemleri dışında bebeğin bir sorunun olmaması durumunda
- Dördüncü haftadan önce başlayan ağlamalarda
- Bebeğin üç-dört aylık olmasıyla, ağlamaların azalması ya da kaybolması durumunda kolik tanısı konulabilir.
Kolik nedenleri kesin olarak bilinmemekte ancak, bu bebeklerin uykuya dalmadan önce ya da başka nedenlerle daha fazla kucağa alınmaya ihtiyaçları olduğu düşünülmektedir.
Ağlama nöbetlerini yok etmenin bir yolu yoktur, ancak; bebek ağladığında kucağa alınarak sakinleştirilmeye çalışmak; bebeğin gündüz yerine, gece uzun süre uyumasını teşvik etmek gibi bazı önlemlerle ağlama süresi kısaltılabilir.

Diş Ağrısı Nasıl Geçer ?

Ağrıyan dişin çevresinde ve üzerinde bulunan yemek birikintileri, diş fırçası veya diş ipi kullanılarak temizleyin. Yarım Su bardağına yarım çay kaşığı Tuz ilave edip iyice karıştırın. Elde edilen TuzluSuyla ağız iyice çalkalanmalıdır. Suyu ağzın içinde tutun.
Kesinlikle ağrıyan diş üzerine vermidon, Aspirin, kolonya gibi  ya da herhangi bir ağrı kesici ilaç koymayın. Bunlar ciddi anlamda kimyasal yanık meydana getirirler. Bunları koyduğunuz zamanbelki bir şekilde ağrı azalabilir. bunun sebebi de daha kötü bir şeydir. Dişin sinirini öldürmüş olursunuz. Bu sefer hem diş ağrısı hem de diş eti ağrısı çekebilirsiniz.
Diş üzerinde çürük nedeniyle oyuk oluşmuş ise buraya çok az karanfil yağı (eugenol) emdirilmiş pamuk koyulabilir. Eugenol ağrının azalmasını sağlayacaktır. Ancak, bu işlemi yaparken eugenol fazla kullanılarak diş etine sızmasına neden olunmamalıdır. Çünkü karanfil yağı da yumuşak dokuları tahrip edici özelliğe sahiptir.
Evde yapılabilecek fazla bir şey yoktur. En kısa sürede bir diş hekimine gitmek gerekir.

GAZİ OSMAN PAŞA KİMDİR ?

Tokat'ta doğdu. Asıl adı Osman Nuri'dir. Babası, İstanbul kereste gümrüğünde kâtip olan Mehmed Efendi, annesi Şâkire Hatun'dur. Ailenin tek erkek çocuğu olan Osman Nuri, henüz yedi sekiz yaşlarında iken ailesiyle birlikte İstanbul'a babasının yanına gitti.Önce Beşiktaş Askeri Rüşdiyesi’ne, daha sonra 1844’te dayısının ders nâzırı bulunduğu askeri idâdiye yazıldı.Buradaki beş yıllık tahsisini tamamlayarak Mekteb-i Harbiye’ye girdi ve 1853 yılında mülâzım-ı sâni rütbesiyle okuldan mezun oldu. Erkânıharp sınıfına kaydolduysa da Kırım harbinin çıkması üzerine Rumeli’deki orduya sevkedildi. Savaşta gösterdiği yararlılık ve kahramanlık dolayısıyla rutbesi 21 Mart 1855’te mülâzım-ı evveliğe yükseltildi. Kırım Harbi sona erince İstanbul’a dönerek erkânıharp sınıfına devam etti. Bu tahsilin ardından bir süre Erkânıharp Dairesi’nde çalıştı ve bir yıl sonra kolağası oldu. 1859 ‘da Osmanlı ülkesinin nüfus sayımı ile kadastro usulünde haritasının çizilmesinin kararlaştırılması ve bu arada Bursa ilinden başlanmasına hükümetçe karar verilmesi üzerine bu hizmete askeri temsilci olarak tayin edildi ve iki yıl bu vazifede kaldı. 1861’de Rumeli Ordusu’nda görev yaptıktan sonra Suriye’de başlayan Yusuf Kerem ayaklanması sebebiyle Cebelilübnan’a gönderildi ve burada önemli hizmetlerde bulundu.1866’da Girit’te baş gösteren Rum isyanı dolayısıyla buraya yollandı.Adı geniş ölçüde ilk defa bu hareket sırasında gösterdiği gayret ve fedâkarlık sayesinde duyuldu. Bilhassa Serdârıekrem Ömer Paşa’nın takdirini kazandı, rütbesi miralaylığa yükseltildi ve kendisine üçüncü dereceden Mecidiye nişanı verildi. 1868’de gönderildiği Yemen’deki başarıları ile de mirlivâ oldu. Fakat Yemen’in havasına alışamayıp hastalandığı için 1871’de İstanbul’a döndü. Birkaç aylık hava değişiminden sonra Üçüncü Ordu’nun redif livalığına tayin edildi, bir süre ordu merkezi olan Manastır’da kaldı. 1873 yılında Yenipazar Tümeni kumandanlığına getirildi ve kendisine feriklik rütbesi verildi. Ardından İstanbul Merkez Kumandanlığı’na tayin edilen Osman Paşa, görevde kısa bir müddet kaldıktan sonra önce Arnavutluk’ta bulunan İşkodra kumandanlığına ve oradan da Bosna kumandanlığına gönderildi. Bosna Valisi Derviş Paşa ile aralarının açılması üzerine 1875’te merkezi Erzurum olan dördüncü Ordu Erkânıharp Başkanlığı’na tayin edildiyse de Balkanlar’ın tam bir kargaşa içinde bulunması dolayısıyla aynı yıl Niş’e gönderildi. Ardından da boşalan Vidin kumandanlığına getirildi. Sırp Prensi Milan’ın 2 Temmuz 1876 da Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmesi esnasında Rus generallerinin kumanda ettiği Sırp ordusunu bozguna uğrattı. Asıl şöhretini burada elde ettiği zaferlerle kazandı. Kendisine ikinci rütbeden Mecidiye nişanı ile 1876’da müşirlik rütbesi verildi.

      24 Nisan 1872de Ruslar Osmanlı Devletine harp ilân ettikleri sırada Osman Paşa Vidin’deki Garp Ordusu kuvvetleri kumandanlığında bulunuyordu.Kendisine verilen emir üzerine Vidin’den 25.000 kişilik kolordusu ile 7 Temmuz 1877 tarihinde Plevne’ye ulaştı. Ruslar’’ın buraya yönelik olarak 8 Temmuz 1877’de Alman asıllı General Schilder kumandasında başlattıkları saldırılara karşı koydu, I. Plevne Muharebesi olarak tarihe geçen bu kanlı çatışma,1877-1878 Osmanlı-Rus savaşlarında Ruslar’ın Rumeli cephesinde yedikleri ilk darbe oldu. Takviye alan Rus kuvvetleri Plevne üzerine 18 Temmuz’da ikinci defa taarruzda bulundular. Fakat yirmi altı saat süren bu savaşta gösterilen direniş ve karşı saldırı sonucu Ruslar bir defa daha hezimete uğradı. Rumenler’in de savaşa katılmasını sağlayan Ruslar, 7-11 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen III. Plevne Muharebesi’nde de başarı kazanamadı. Bu muzafferiyet üzerine Osman Paşa’ya gazilik unvanı verildi. Birbiri ardınca başarısızlığa uğrayan Ruslar ise Plevne’yi 13 Eylül’de kuşatma altına aldılar. Uzun süren bu kuşatma sırasında mühimmat ve yiyecek sıkıntısı çekmeye başlayan kale müdafileri huruç hareketinde bulunmaya karar verdi. 10 Aralık sabahı 40.000 neferden oluşan ordusunu iki kısma ayıran Osman Paşa, Vid suyunu geçmeye çalıştığı sırada Rus-Rumen topçularının ateşi sonucu bir şarapnel parçasıyla yaralandı. Erkânıharp zâbitlerinin yapılabilecek daha fazla bir şeyin olmadığını belirtmeleri üzerine de teslim olmak zorunda kaldı.Bir süre Bugot, Bükreş, Harkof ve Rusya’da esaret hayatı yaşadı.Rus çarı tarafından kendisine kahramanlığını taktir amacıyla çifte kartal nişanı verildi.İstanbul’a dönüşü için II.Abdülhamid, Serasker Müşir Rauf Paşa’yı yâver-i ekremilik ve fevkalâde büyük elçilik pâyeleriyle Petersburg’a gönderdi.İçinde Osman Paşa’nın da bulunduğu heyetin İstanbul’a gelişi (12-13 Mart 1878) muhteşem bir törenle kutlandı.
     
       Osman Paşa14 Mart 1878 ‘de Hassa Ordusu müşavirliğine getirildi. 5 Kasım 1878 ‘de de Hassa müşirliği uhdesinde kalmak üzere Mâbeyn müşiri oldu ve ölünceye kadar bu görevde kaldı: hatta ölümünden sonra dahi yerine başka bir tayin yapılmadı. Bunun yanı sıra seraskerliğe getirildiyse de Doğu rumeli’nin istilası üzerine savaş taraftarı olmakla itham edilerek bu vazifesinden azledildi. Yaverlik unvanı, mefharet , birinci rütbeden Mecidi ve imtiyaz nişanlarına ilave olarak papa da dahil kendisini takdir eden yabancı devlet başkanları ve hükümdarlar tarafından birinci rütbeden nişanlarla mükafatlandırılan Osman Paşa, 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı’nda Edhem Paşa’dan harbe dair kesin bir cevap gelmemesi ve basında Yunanlılar’ın galibiyetinden bahsedilmesi üzerine 23 Nisan 1897’de başmüfettiş sıfatıyla hareketi yürütmek üzere savaş yerine gönderildi.

       Askeri şahsiyeti yanında Gazi Osman Paşa saraydaki görevleri sırasında siyasi faaliyetlerde de bulundu. İngilizler’in Osmanlı Devleti üzerinde uyguladıkları baskı politikasına karşı İstanbul’da bulunan Müslüman unsurlar arasında sağlam bir yer edinerek dini grupların birleşmesini sağladı. Hindistan, Mısır ve Arabistan’daki İngiliz karşıtı gruplarla da münasebette bulundu. Yıldız Sarayı’nda ordunun ıslahını ele alan komisyon çalışmalarına katıldı.Yapılacak ıslahat hareketinin Avrupa tesirinden uzak ve öz değerlere bağlı olması gerektiğini savunarak aksi fikirdeki ıslahat komisyonu kararlarına muhalefet etti. Bu meseleden dolayı kendisiyle Sadrazam Hayreddin Paşa arasındaki siyasi mücadele Hayreddin Paşa’nın 16 Temmuz 1879’da görevinden istifa etmesiyle sonuçlandı. Muhaliflerinin fikir ve eğilimlerine şiddetle karşı çıkması aleyhinde birtakım ithamlara yol açtı. Bu ithamları incelemek üzere padişahın emriyle kurulan komisyon iddiaların asılsız olduğunu ortaya koydu.Sarayda bulunduğu süre içinde dış politika konularında Abülhamid’i etkilemeye çalıştı. 4-5 Nisan 1900 Cuma gecesi vefat etti ve Fatih Sultan Mehmed Türbesi yanına gömüldü.
      
       Osman Paşa iyi derecede Arapça, biraz da Farsça ve Fransızca biliyordu.Ferik Neşet Paşa’nın kız kardeşi Zâtıgül Hanım’la yaptığı evlilikten Nureddin, Kamâleddin, Cemâleddin ve Hüseyin Abdulkadir adlı dört çocuğu olmuştur. Torunları halen İstanbul, Kahire ve Paris’te yaşamaktadır. II.Abdulhamid kendisini çok takdir ettiği için iki kızını Osman Paşa’nın iki oğluyla evlendirmiştir.