Zeytinburnu yine karıştı

Zeytinburnu’nda, dün akşam saatlerinde yaşanan gerginlik gece de devam etti. Yaklaşık 200 kişilik grup ara sokaklardan BDP Zeytinburnu İlçe Teşkilatı’na ulaşmaya çalıştı.


Polis ise yolları kapatarak grubun geçişine izin vermedi. Ancak bir ara grup BDP Zeytinburnu İlçe Teşkilatı önüne ulaşmayı başardı. Polis gruba biber gazı ve tazyikli su ile müdahale etti. Grup ise binayı taşladı.



13 askerimizin şehit edilmesinin ardından bazı yerlerde gerginlik sokağa taştı. Zeytinburnu’nda da geçtiğimiz gün başlayan gerginlik dün de devam etti.



Saat 01.30 sıralarında ellerinde sopalar bulunan yaklaşık 200 kişi önce slogan atarak sokaklarda dolaştı. Polis ise BDP Zeytinburnu İlçe Teşkilatı önünde önlem alarak grubun buraya ulaşmasına engel olmaya çalıştı. Bir ara kalabalık, ara sokaklardan BDP teşkilatı önüne geldi. Burada binayı taşlamaya çalışan gruba polis biber gazı ve tazyikli su ile müdahale etti. Gençler ara sokaklara kaçarak dağıldı ancak polisin bölgedeki önlemleri sürüyor.

Dünyanın ilk sualtı atık müzesi Türkiye'de




Türkiye'nin artık bir 'atık müzesi' var. Gerçi bu pek övünülecek bir durum değil, çünkü bu atık müzesi denizlerden toplanan çöplerden oluşuyor. DenizTemiz Derneği/TURMEPA'nın öncülüğünde hayata geçirilen müze, derneğin İstanbul Nakkaştepe'deki merkez binasında açıldı.

Dernek, bu müze ile çevremizi nasıl kirlettiğimiz gerçeğini bir kez daha yüzümüze vuruyor. Müzenin bir diğer hedefi de çocuklar. Özetle 'Büyükleriniz yaptı, siz yapmayın' mesajı veren sualtı atık müzesi çocuklar için eğitim atölyesi olarak da kullanılacak.

Bu müzede ne ararsanız var! Elektrik süpürgesi, matkap, hoparlör, walkman, cep telefonu, tezgah, lavabo, tencere, çaydanlık, güğüm, sürahi, demir ve plastik sandalyeler, trafik dubası, polis barikatı, araba lastikleri...

Müzedeki 'eser'ler TURMEPA'nın 2008 ve 2009 yıllarında deniz dibi temizliği etkinliklerinde denizden çıkardığı atıklardan oluşuyor. Dernek, sadece geçen yıl 12 bin ton sıvı atık ve 255 bin kilogram katı atık toplamış.

1990'lı yılların ortalarında birkaç gazeteciyle birlikte Göcek'te DenizTemiz'in bir etkinliğine katılmıştım. Bir grup üniversite öğrencisi günde birkaç kez Göcek koylarına dalarak sualtını temizliyordu. Karyoladan, tencereye, çöp kovasından ayakkabıya kadar her türlü çöp, denize atılmıştı. Ben de öğrencilerle birlikte dalmıştım ve gördüğüm manzara korkunçtu. Belgesellerdeki gibi 'sonsuz bir dünya' yerine çöp dünyasıyla karşılamıştım. Anlaşılan o ki aradan geçen yıllar ne alışkanlıkları ne de mantaliteyi değiştirmiş.

OKULLARDA DERS OLACAK

DenizTemiz de 'bari çocukları kurtaralım' diyerek müzeyi bir eğitim merkezine de dönüştürmüş. 'Bir Deniz Bin Yaşam' konseptiyle tasarlanan eğitim atölyesini ekim ayına kadar 2 bin 500 çocuğun ziyaret etmesi hedefleniyor. Atölye çalışmalarına katılan çocuklar, denize çöp olarak atılanları görmenin yanı sıra atıkların doğada yok olma süreleri, bu süre içinde doğaya verdikleri zararları, deniz kirliliğinin doğa ve canlı hayatına etkileri gibi konularda 90 dakikalık küçük ve eğlenceli interaktif bir eğitim de alıyor. Bu projenin son aşamasında, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ile işbirliğine gidilerek, 2011-2012 eğitim-öğrenim döneminde başlayacak olan 'İstanbul Dersi Öğretim Programı'nda yer alarak çok sayıda öğrenci gruplarının bu eğitim atölyesinde çevre konusunda eğitilmesi hedefleniyor. Bu projenin, deniz atıklarının Türkiye gündemine gelmesi halinde, başvuru kaynağı ve referans noktası olarak gösterilmesi amaçlanıyor.

Tabii bu projenin sponsorları da var. Kılıç Deniz Ürünleri ana sponsor, Faber Castell, Joker, Koç Holding, Monami, Pınar ve Steppen, farklı alanlarda destek veriyor.

Halkımıza göre deniz temiz!

DenizTemiz, müze çalışması sırasında bir de araştırma yaptırmış. GfK'nın kent merkezlerinde yaptığı araştırmaya katılanların yüzde 50'si 'Denizlerimizin genel olarak bakıldığında temiz' olduğunu söylemiş hatta yüzde 85'i deniz kirliliği konusunda hiç şikayette bulunmamış. Oysa her geçen gün maviliğini yitirip yeşile dönen Marmara Denizi'nde son 40 yılda 124 balık türü yok olmuş. Bu sayı Karadeniz'de ise 26... TURMEPA'nın Sevinç-Erdal İnönü Vakfı bünyesinde sürdürdüğü 'Marmara Denizi'nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi' projesinin ortaya koyduğu sonuçlar çok daha kaygı verici.

Denizlerdeki kirliliğin yüzde 80'i karadan ve insan eliyle yapılıyor. Karasal kirliliğin temel kaynakları sanayi tesisleri, turistik işletmeler ve belediyeler. Sanayide kullanılan suyun yüzde 81'i arıtılmadan doğaya bırakılıyor. Turistik işletmelerin çoğunda arıtma tesisi yok, zaten olanların da çalıştırdığı yok! 1.257 kıyı belediyesinin sadece 124'ünde arıtma tesisi bulunuyor. 1.133 kıyı belediyesi kirli sularını arıtmadan denize boşaltıyor. Kıyı belediyelerin yüzde 32'sinin kanalizasyon şebekesi dahi yok.

Çinliler de Volvo Ocean Race'te

29 Ekim'de İspanya'nın Alicante limanından yelken açacak 7 tekne, yelken sporunun 'Everest'i olarak bilinen Volvo Okyanus Yarışı'nı (Volvo Ocean Race) başlatacak. Yarışa katılmak için belirli elemeleri geçen tekneler, son listeyi bekliyor. Şu ana kadar yedi takım Volvo Okyanus Yarışı'na katılacağı açıklandı. Bu takımlar: Fransız Groupama, Abu Dhabi Yarış Takımı, Puma, Camper, İspanyol telefon şirketi Telefonica, Çin'den Sanya ve İspanya'dan kimliğini hala gizli tutan bir takım. Çin, Sanya ekibiyle dünyanın turlandığı böylesi bir yarışa ilk kez katılıyor. Çinli Sanya takımının önderliğini Yeni Zelandalı tekneci Mike Sanderson yapacak.

Bazıları binlerce mil süren 9 etaptan oluşan yarışta tekneler dünya sularını doğu yönünde geçecek. İspanya'dan başlayan ve tüm okyanusları dolaşacak olan tekneler son etapta Lorient ile İrlanda'nın Gallway liman şehri arasında yarışacaklar.

ŞİRKETLER BULUŞMASI

Son durak olan Gallway'de şimdiden bu büyük karşılama için hazırlıklar başlamış. Tahminlere göre yarışın son sahnelerini seyretmek üzere yüz binlerce kişi şehre akın edecek. Varış noktası olarak Gallway sadece büyük azim, dirayet ve cesaretin meyvesinin görüleceği bir yer olmayacak. Aynı zamanda bazıları yarışın destekçisi olan pek çok uluslararası dev şirketin temsilcilerinin de bir araya geldiği bir buluşma noktası olacak.

Moldova'da uranyum kaçakçılığı


Moldova İçişleri Bakanlığı yetkilisi Vitalie Briceag, miktarını belirtmediği uranyumun Rusya'dan kaçırıldığını, kaçakçıların uranyumu Müslüman ülkelere 28,85 milyon dolara satmaya çalıştığını söyledi.

Gözaltındakilerin 4'ünün Moldova vatandaşı, 1'inin Rusya vatandaşı ve 1 kişinin de Moldova'nın ayrılıkçı bölgesi Transdniester'den olduğunu ifade eden yetkili, uranyumun kurşun bir kap içinde bulunduğunu belirtti.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, Batılı bir ülkede yapılacak soruşturmanın ardından daha detaylı bilgi verileceği kaydedildi.

Moldova'da 2010 yılında da 3 kişi, yaklaşık 2 kilo uranyum-238'i kara borsada 13 milyon dolara satmaya çalışırken yakalanmıştı. Bunun, nükleer bomba yapımında kullanılabilecek miktardan çok az olduğu belirtilmişti.

Türkiye'nin en şişman şehri



Konya İl Sağlık Müdürü Dr. Hasan Küçükkendirci, Konya'da her 10 kişiden 7'sinin şişman olduğunun tespit edildiğini belirterek, Türkiye'deki illerin kilo ortalamasının 86,66 olduğunu, Konya'nın 95,33 kilo ortalaması ile birinci sırada yer aldığını söyledi.

Küçükkendirci, Türk Erişkinlerinde Kalp Hastalıkları ve Risk Faktörleri ( TEKHARF) çalışması sonuçlarını değerlendirerek, ''Tüm dünyada obezite artık bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde de bu hastalığa yönelik tedavi yöntemleri ve önlenme çalışmaları hız kazanmıştır. Konya İl Sağlık Müdürlüğü olarak bizlerde bu konuya gereken ilgi ve önemi göstermekteyiz'' dedi.

Türkiye'deki illerin kilo ortalamasının 86,44 olduğunu, 95,33 kilo ortalaması ile Konya'nın birinci geldiğine dikkati çeken Küçükkendirci, şunları kaydetti:

''Üzülerek belirtmek istiyorum ki Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalışması-II (TURDEP) sonuçlarına göre İç Anadolu Bölgesi'nde erkeklerin yüzde 16,6'sı, kadınların yüzde 70,9'u şişmandır. Şişmanlık oranına bağlı olarak diyabet, kalp damar rahatsızlıkları, hipertansiyon gibi rahatsızlıklarında görülme sıklığı yüzde 50 oranında artmaktadır. Şişmanlık ortalamasının yanı sıra illerin bel çevresi ölçüm ortalamaları 97,82 santimetre olup Konya ilinin bel çevresi ortalaması 108 santimetredir. Bel çevresinde 102 santimetre ve üzeri özellikle kalp hastalıkları açısından yüksek risktir.''

TURDEP–II çalışması sonucunda Konya'da bulunan her 10 kişiden 7'sinin şişmanlık sınırlarına yaklaştığının tespit edildiğini vurgulayan Küçükkendirci, şöyle devam etti:

''Bu bilgiler göstermektedir ki ilimizde obeziteyle ilgili önemli bir risk söz konusudur. Obeziteye karşı il genelinde gerekli tedbirlerin alınması kaçınılmaz olmuştur. Bu sebeple müdürlüğümüz tarafından, ilimizdeki paydaş kurumların temsilcilerini de bünyesinde barındıran Konya Yeterli ve Dengeli Beslenme ve Hareketli Yaşam Kurulu oluşturulmuştur. Bu kurul her dört ayda toplanmakta ve obezite konusunda kurumlar bazında, il genelinde yapılması gereken çalışmalar ve etkinlikler hususunda çeşitli kararlar almaktadır.''

Öte yandan, Konya İli Yeterli ve Dengeli Beslenme ve Hareketli Yaşam Kurulu, ikinci kez İl Sağlık Müdür Yardımcısı Ömer Ünsal başkanlığında, Konya İl Sağlık Müdürlüğü'de toplandı.

Kurulda obezite konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla çeşitli etkinliklerin yapılmasına, yapılan etkinliklere tüm kurul üyelerinin katılmasına, yeterli ve dengeli beslenme, hareketli yaşam konularında halkın her kesiminin bilgilendirilmesi amacıyla eğitimlerin sürekliliğinin sağlanmasına ve obezite konusunda farkındalık oluşturulmasına karar verildi.