Karenin özellikleri nelerdir?

Eşkenar Dörtgen;
-Dört kenarı birbirine eşit olan paralelkenara eşkenar dörtgen denir.
-Paralelkenar için geçerli olan bütün özellikler eşkenar dörtgen için de geçerlidir.
-Bütün kenar uzunlukları eşit olduğundan, alanı;A(ABCD)=a.h (bir kenar uzunluğunun yükseklikle çarpımı.)
-Eşkenar dörtgende köşegenler birbirini dik keser.
-Eşkenar dörtgenin köşegenleri aynı zamanda açıortay doğrularıdır.

Kare;
-Bütün kenar uzunlukları eşit ve bütün açıları 90° olan dörtgene kare denir.
-Bir kenar uzunluğu a olan karenin alanı;A(ABCD)=a2 dir.
-Karenin köşegenleri birbirini dik ortalar. Köşegenlerin kenarlarla yaptığı açılar 45° dir.
-Karenin çevresi=4a 

Dikdörtgen;
-Karşılıklı kenar uzunlukları eşit ve bütün açıları 90° olan dörtgene dikdörtgen denir.
-Dikdörtgen paralelkenarın açıları 90° olan halidir. Bu nedenle paralelkenarın sahip olduğu bütün özelliklere sahiptir. 
-Dikdörtgenin alanı farklı iki kenarının çarpımına eşittir. A(ABCD) = a.b
-Dikdörtgenin çevresi =2a+2b.
-Dikdörtgende köşegen uzunlukları eşittir. Köşegenler birbirlerini ortalar.

Eşkenar dörtgen ve dikdörtgen paralelkenarın tüm özelliklerini taşırlar.




kare ozellikleri, kare ve ozellikleri, karenin ozellikleri, karenin ozellikleri nelerdir, paralel kenar ozellikleri,


Japon balıklarının cinsiyetini nasıl ayırt edebiliriz?

Japon balıklarının cinsiyeti nasıl ayırt edilir?

*Yumurtlama zamanı karnı yumurta dolan dişinin dolgunluğu 
*Yumurtlama zamanı erkeğin solungaç kapakları ve göğüs yüzgeçlerinde oluşan parlak parlak bant 
*Dişilerin anüslerinin dışarı çıkık olması 
*Erkeklerin anüslerinin içeriye girik olması 
*Yumurta dökme zamanı erkeğin dişiyi kovalaması 
*Erkeklerin gövdelerinin dişilere göre daha uzun olması 
*Dişilerin gövdelerinin erkeğe göre daha basık olması
*Erkeklerin kuyrukları dişilere göre daha büyük olurlar. (aynı tür japonlarda) 
*Çiftleşme döneminde erkeklerin solungaçlarında küçük sivilceler çıkar. 
Rast gelsin..

Alıntı:akvaryumdoktoru

Ayrıca;
CİNSİYET ;
Her ne kadar erkek dişi ayrımı zor olsa da deneyimli kişiler tarafından basitçe ayrılmaktadır. Dikkat edilmesi gereken püf noktaları vardır. Sizlere bu püf noktalarından bahsedeceğim. Bu püf noktaları 5-6 cm den ufak balıklarda uygulamayınız. 

Japon balıklarının birçok varyetesi bulunmaktadır. Yüzgeçleri ve vücut tiplerine göre değişiklik göstermektedir. Bazı yerlerde okuduğum erkek balığı anüs yüzgeci tek dişi balığınki çift olur gibi ibareler yanlıştır. Dişi erkek ayrımını aşağıda değindiğim gibi kolayca yapabilirsiniz.

KARIN METODU ;
Balık ıslak havlu üzerine yatırılır. Anüse yakın karın boşluğuna hafifçe bastırılır. Eğer parmak yumuşak şekilde içeri batıyorsa dişidir. Bu boşluk yumurta boşluğudur. Erkekte ise balık boyunca uzanan sert kıkırdağımsı bir karın vardır.

ANÜS METODU ;
Bu metod biraz tecrübe gerektirmektedir. Göz alışkanlığı kazanıldıkça en kolay yöntemlerden biridir. Erkek balığın anüsü ufak ve anüs yüzgecine nerdeyse bitişiktir. Çiftleşme anında çıkan spermleri bu yüzgeç vasıtası ile yayar. Dişi balıkta ise anüs büyük ve anüs yüzgecine uzaktır. Çünkü aşırı yapışkan olan Japon balığı yumurtası anüs yüzgecine yapışmasın diyedir.

GALSMA METODU ;
Bu metod sadece üreme zamanında uygulanır. Erkek balığın galsamaları (solungaç kapakları) üzerinde toplu iğne başı kadar beyaz benekçikler oluşur. Bu erkek balığın üremeye hazır olduğunu gösterir. Devamlı dişi balığın karnına kafasıyla vurmaya dişi balıkları tahrik edip üremeye teşvik etmektedir.

japon baligi disi erkek ayrimi, japon baligi erkek disi ayrimi, japon baligi uremesi, japon baliklarinin cinsiyeti, japon baliklarinin uremesi,


Basit ve türemiş fiillere örnekler verebilir misiniz?,Basit ve türemiş fiillere örnekler,Basit ve türemiş fiillere örnek,Basit ve türemiş fiilller

çalışkan-balıkçı-evli-kalemlik-ormanlık-ağaçlık-çamlık-tuzluk-biberlik.


Birleşik Fiiller :

İki veya daha fazla sözün bir araya gelerek kendi anlamlarından farklı bir anlam verecek ve bir hareketi karşılayacak biçimde kalıplaşmasıyla oluşan fiillerdir. Yapılışına göre üç grupta incelenebilir:

a. Yardımcı Fiille Yapılan Bileşik Fiiller

Bir yardımcı fiille ondan önce gelen adsoylu bir sözcükten oluşur. Yardımcı fiil olarak “etmek, olmak, eylemek, kılmak” gibi fiiller kullanılır.
Etmek
“Bu olay beni çok tedirgin etti.”
“Gelmeden önce mutlaka telefon ederdi.”
“Akşamki yemek beni rahatsız etti.”
“Her şey yoluna girer, biraz sabret.”
cümlelerinde altı çizili sözler bileşik fiildir. Bu fiillerde daha çok isim görevindeki sözcüğün anlamı hakimdir.
“Etmek” yardımcı eylemi bazı cümlelerde kendi anlamında da kullanılabilir.
“Bu ev söylendiği kadar etmez.”
cümlesinde “etmek” eylemi “değer, tutar” anlamında kullanılmıştır.
Bazen “etmek” yardımcı fiiliyle isim arasına başka sözcükler girebilir.
“Çok ağır işler yüklendi sırtına, ama şikayet bile etmedi adam.”
Bu tür fiillerde isim soylu sözcük çoğu zaman çekim eki alamaz. Ancak bazen istisnalar görülebilir.
“Hele bir dediğini yapma, sana ne işler eder görürsün.” cümlesinde “işler” sözcüğü çoğul eki almıştır.

Olmak
“Adam birden ortalıktan yok oldu.”
“Soğukta uzun süre kalınca hasta olmuş.”
“Konuşmacının sözlerine herkes mest oldu.”
“Bu küçük odaya iki gündür hapsolduk sanki.”
cümlelerinde altı çizili eylemler bileşik eylemdir.
“Kardeşim bu yıl doktor olacak.”
cümlesinde “olmak” eylemi meslek bildirmiş. Bu tür kullanımlarda da bileşik fiil yapmıştır.
“Olmak” yardımcı eylemi kendi anlamında da kullanılabilir.
“Benim de bazen hayallere daldığım olmuştur.”
“Olmak” fiilinin bileşik eylem yapıp yapmadığını anlamak için onu kendinden önceki sözcükle kullanabiliriz. Örneğin “doktor olmak” anlamlı bir fiildir de “daldığım olmak” anlamlı değildir.

Bunların dışında kullanılan “eylemek, kılmak” gibi yardımcı eylemler günümüzde yerlerini “etmek” eylemine bırakmışlardır.
Seyreyledim eşkal-i hayatı
Ben havz-ı hayalin sularında
dizelerinde altı çizili eylem “eylemek” yardımcı eylemiyle yapılan bir bileşik eylemdir.
“Sözü etkili kılmak için sözcükleri iyi seçmek gerekir.”
cümlesindeki “etkili” sözcüğü de “kılmak” yardımcı eylemiyle yapılmıştır.

b. Kurallı Bileşik Fiiller
Bunlar belli kurallara göre yapılan ve her birinin özel bir adla karşılandığı fiillerdir. Yardımcı eylemden önce bir fiil unsurunun getirilmesiyle yapılır. Dört grupta incelenir.

Yeterlik Fiili
Yapmaya gücü yetmek anlamında olan bu fiilin yapılışı “fiil + a(e) + bilmek” şeklindedir.
“Kapıyı biraz açabilir miyiz?”
“Sizinle ben de gelebilirim.”
cümlelerinde altı çizili fiiller yeterlik fiilleridir. Bu fiilin olumsuzunda yardımcı eylem tamamen ortadan kalkar.
“Soruyu kimse çözemedi.”
“Çok aradım, ama bulamadım.”
cümlelerinde altı çizili sözcükler yeterlik fiilinin olumsuz şekilleridir. Görüldüğü gibi yardımcı eylem yoktur. Fiile “-ama-, -eme-” şeklinde bir ek getirilerek oluşturulmuştur.
Bazen bir fiile yeterlik fiilinin hem olumlu hem olumsuz şekilleri getirilebilir.
“Bu soruyu o da çözemeyebilir.”

Tezlik fiili
Anlamında bir çabukluk ifadesi olan tezlik fiilinin yapılışı “fiil + ı (i, u, ü) + vermek” şeklindedir.
“O kadar soruyu bir saatte çözüverdi.”
“Şu paketleri üçüncü kata çıkarıver.”
cümlelerinde altı çizili fiiller tezlik fiilidir. Bu fiilin olumsuzu, az da olsa kullanılır:
“O kadar bekledim, bana bir mektup bile yazıvermedin.”
Olumsuz bir fiilin tezlik fiili olması durumunda ise, fiil “vazgeçme, bırakma” anlamları verir:
“Adamın üzerine fazla gitmeyin, sonra bir daha gelmeyiverir.”

Sürerlik Fiili
Anlamında bir devamlılık görülen bu fiilin yapılışı
şu şekildedir: Fiil + a(e) + kalmak
durmak
gelmek
“Kavga edenlerin haline bakakaldı.”
“Sen olayı düşünedur, ben şu yazıyı müdüre verip geleyim.”
“Asırlar öncesinden süregelen bu adetleri bırakmak kolay değil.”
cümlelerinde altı çizili fiiller sürerlik fiilleridir. Bu fiillerin olumsuzları kullanılmaz.

Yaklaşma Fiili
Anlamında “az kalsın olacaktı” ifadesi görülen bu fiilin yapılışı “fiil + a(e)+ yazmak” şeklindedir; yazı dilinde pek kullanılmaz, yerel bir söyleyiştir.
“İşe giderken yolda düşeyazdım.”
cümlesinde altı çizili sözcük yaklaşma fiilidir.

c. Anlamca Kaynaşmış Bileşik Fiiller
Belli bir yardımcı fiili olmayan, sözcüklerin kendi anlamları dışında bir anlam verecek biçimde kaynaştıkları bileşik fiillerdir. Bunların büyük çoğunluğunu deyimler oluşturur.
“Tüm canlılar dile gelmişti sanki.”
“Her yeni düşünceye karşı çıkman doğru değil.”
“Burada geçen yıl meydana gelen olayda, iki kişi ölmüştü.”
“Bu davranışı, onu herkesin gözünden düşürdü.”
cümlelerinde altı çizili sözler birer anlamca kaynaşmış bileşik fiildir.


basit fiillere ornek, basit fiillere ornekler, turemis cumlelere ornekler, turemis fiiller, turemis fiillere ornekler,

Basit elektrik devresindeki aletlerin görevleri nelerdir?

Elektrik Devresi Nedir ?

Bir üretecin iki ucu iletken bir telle birleştirilip,düzeneğe bir lamba yerleştirilirse,üretecin negatif (-) kutbundan çıkan elektronlar pozitif (+) kutba giderler. Kurulan bu düzeneğe bir elektrik devresi denir.

Elektrik Devresinin Elemanları

Üreteç : Bu elektrik devresinde elektrik akımının kaynağı olan piller,devredeki üreteçlerdir.
Anahtar : Devreye akım vermeye ve akımı kesmeye yarar.
Lamba : Elektrik akımı sonucundan bize ısı ve ışık veren ampullerdir.

Yapılan elektrik devresinde ampuller ve de piller seri bir şekilde bağlanmıştır.Seri bağlı devrelerde akımın gidebileceği sadece bir yol vardır.Bu akım üretecin kutupları arasındaki elektron akışı ile meydana gelir. 

DEVRE, ELEKTRİK
Bir elektrik donanımını oluşturan bağlantılar ve bileşenleri topluca belirten terim. Elektrik devresi elektrik akımına (elektrik yüklü akışına) yol sağlamak için biri birine bağlanmış bileşenlerden oluşur. Elektrik çoğu kez ışık, ses ya da ısı gibi farklı bir enerji türü üretmekte kullanılır. 
DEVRENİN BÖLÜMLERİ

Elektrik devrelerinin çoğunda dört ana bölüm vardır; (1) kimyasal pil, üreteç ya da güneş pili gibi bir elektrik enerjisi kaynağı; (2) lamba, motor ya da hoparlör gibi bir yük (yada çıktı aygıtı); (3) elektrik enerjisi kaynaktan yüke taşımak için bakır yada alüminyum tel gibi iletkenler ;(4) enerjinin yüke akışını denetlemek için röle,anahtar ya da termostat gibi denetim aygıtı. 
A B



11/2 V pil +

3 V ampul -
11/2 V pil 



Basit bir elektrik devresi,elektriksel bileşenlerin çizimlerini kapsayan resimsel bir şekille  ya da elektrikçilerin belirli bileşenleri tanımlamakta kullandıkları bağlantılı standart simgelerden oluşan bir çizimle  gösterilebilir.

Gerek DA (yönü değişmeyen doğru akım),gerek AA (yönü periyodik olarak terselen dalgalı akım yada alternatif akım) olabilen kaynak, devreye bir elektromotor kuvvet (emk) uygular. Bu emk ,volt olarak ölçülür ve basınca benzer; belli bir devreden geçecek (amper olarak ölçülen ) akım miktarını belirler. Dünyanın çeşitli ülkelerinde kullanılan normal voltajlar genellikle, 50 - 60 hertz frekansta 110 ya da 220 V’ dur.
Devreler,seri,paralel,seri-paralel ve karmaşık olarak dört genel tipe ayrılabilir. Bunların tümü DA, ya da AA bir kaynaktan beslenebilir.

2A 4 V 2A
+ - 

+ 2W + 
12V 3W 6V 
- 1 W - 
- + 
2A 2A
2V 
Yılbaşı ağacı ampulleri gibi seri bağlanmış bir doğru akım devresinde, bütün dirençler ya da ışıklar (ampuller) ardışık olarak bağlanır .Her ışıkta oluşan voltaj düşmesi, elektrik akışına gösterdiği dirence bağlıdır. Aynı akım bütün ışıklardan geçtiği için, ışıklardan biri sönerse, öbür ışıklara akım geçişi kesilir




DOĞRU AKIM DEVRELERİ
Seri devre: Seri devrede akımın gidebileceği yalnızca bir yol vardır;akım kaynağın bir ucundan çıkar,yükten (çıktıdan) geçerek kaynağın öbür ucuna döner. Metal iletkenli bir devrede bu akım kaynağın negatif kutbundan pozitif kutbuna doğru çok yavaş elektron akışından oluşur. Bazı yarı iletkenli aygıtlarda örneğin transistörlerde ve yarı iletken diotlarda artı yüklerde karşıt yönde hareket eder. Bu “geleneksel” diye adlandırılan ve artıda eksiye doğru aktığı varsayılan akımla çakışır.
En basit doğru akım devrelerinden biri olan el feneri seri devreye örnek verilebilir. Böyle bir anlatmak için devre bileşenlerinin fiziksel görünüşlerini benzer çizimlerin yer aldığı resimsel bir şekil kullanılabilir. Elektrikçilerin ve teknisyenlerin yeğledikleri bir yöntemde bağlantılı simgelerden oluşan bir çizim kullanmaktır;böyle bir çizimde, her simge, bir elektriksel bileşeni temsil eder.
El fenerinde elektrik kaynağı, her birinin emk’sı 1,5 Volt olan ve devreye 3 Volt sağlayan seri bağlanmış iki kuru pildir.3 Voltluk bir ampul devrenin çıktısını oluşturur ve kaynak ile çıktı (yük) arasına sürgülü bir anahtar bağlanır. Bu durumda içine kuru pillerin konulduğu tüp biçimindeki metal gövde iletim yolunu oluşturur. Anahtar açıkken,akım geçmediği için ampul yanmaz. Ancak anahtar kapalı iken devre tamamlanır ve devreden akım geçerek ampulü yakar. Akım ampulün flamanını ısıtarak akkor haline getirir;bu durumda ampul ısının yanı sıra ışıkta yayar.
Böyle bir devreden geçen akım,ampulle seri bağlanmış bir ampermetre ile ölçülürse kızgın flamanın direnci om yasası ile hesaplanabilir. Bu yasa doğru akım elektrik devresindeki üç nicelik arasında bağıntı kuran bir denklemdir. Bu denklemde voltaj(gerilim) V ile,akım şiddeti I ile direnç R ile gösterilirse buna göre Om yasası birbiri ile eş değerli olan 3 biçimde yazılabilir:
V=I*R R=V/I I=V/R 
Örneğin el fenerinin 3Vluk kaynakktan aldığı akım 0.1 A ise ampulün R direnci 30W olur. Voltaj iki pile bağlanmış bir voltmetre ile ölçülebilir. Ampulün direnci ampule bir ohmmetre bağlanarak anahtar açıkken ölçülebilir.Soğuk direnç denilen bu değer 30W mun çok altında bulunur. Çünkü flaman yüksek bir sıcaklığa ulaştığında direnç önemli ölçüde artar.
Sık rastlanan bir başka seri devre örneğide yılbaşı ağaçlarını süslemede kullanılan küçük ampuller bağlanan ışık telidir. Böyle düzenlemenin sakıncası bir ampul sönerse elektriksel yolun kopması ve bütün ışıkların sönmesidir.Daha iyi bir düzenleme söndüğü zaman kısa devre oluşturan yani akıma direnci sıfır olan ampuller kullanılmasıdır. Bu ampullerden biri sönerse diğeri yanmayı sürdürür. Kirchhoff yasası nedeniyle kalan ampullerin tümünde daha çok voltaj vardır ve devreden daha çok akım geçer. Çünkü Kirchhoff yasasına göre tamamlanmış bir devredeki voltaj düşüşlerinin toplamı uygulanan emk ya eşit olmak zorundadır. Seri bağlanmış bir devreye Ohm yasası uygulandığında bütün seri dirençlerin toplam direnci R dir. Böyle bir devrede tüketilen toplam güç ampullerin her birinde harcanan ayrı ayrı güçlerin toplamıdır.
Paralel devre: Paralel bağlanmış bir devrenin ayırıcı özelliği,bütün çıktıların (ya da yüklerin) kaynakla aynı voltajda ve birbirinden bağımsız olarak çalışmasıdır. Yani çıktıların biri devreden çıkarılırsa öbürleri bundan etkilenmez. Otomobillerde kullanılan elektrik sistemi,DA Paralel devresine örnek verilebilir; bu sistemde akünün sağladığı 12 V’luk voltaj aynı anda ateşleme sistemine farlara park lambalarına radyoya ve klimaya elektrik enerjisi sağlar.
Paralel bir sisteme başka bir yük (çıktı) eklenirse akım için yeni bir yol oluşturur. Ve bu nedenle kaynaktan gelen toplam akım artar. Bu Kirchhoff’un akım yasasının bir uygulamasıdır; söz konusu yasaya göre herhangi bir noktadan devreye giren akımların toplamı o noktadan çıkan akımların toplamına eşittir. Başka bir direnç Paralel bağlandığında paralel devrenin birleşik direnci belirgin biçimde azalır. Seri devrede olduğu gibi paralel devrede de toplam güç ayrı ayrı güçlerin toplamından oluşur. 

15A 5A


+ 12

10A 12W 2A 60W 3A 40W 
-


15 A 5 A

Otomobilin elektrik sistemi gibi doğru akımlı bir Paralel devrede, bütün rezistörler ya da yükler, parelel dallarla ortak bir güç kaynağına bağlanır. Her yük aynı voltajdadır; ama direncine bağlı olarak farklı miktarda akım çeker.

Seri-Paralel Devre: Seri-paralel devreler, bazı bileşenlerin birbirleriyle paralel bağlandığı, paralel birleşimlerinse başak bileşenlerle seri halde bulunduğu devreler olarak tanımlanabilir. Kaynağa seri bağlanmış bir anahtar ve bir sigorta ya da devre kesici ile paralel bağlanmış bir çok bileşen böyle bir devre oluşturur. 
Karmaşık Devreler: Yalnızca seri ya da sadece paralel bileşimlerden oluşan bölümlere ayrılabilen bir devreye “Karmaşık Devre” denir. Bir direncin ölçülmesinde kullanılan Wheatstone köprüsü adındaki devre buna iyi bir örnektir. Bu devre, temel olarak bir karenin dört kenarını oluşturan, birbirine bağlanmış dört rezistörden oluşur. Çapraz köşelerin ikisine bir voltaj kaynağı öbür ikisine ise belli bir direnci olduğu bilinen bir galvanometre bağlanır. Ancak köprü devresi dengede olduğunda galvanometreden hiç akım geçmediğinde devre seri paralel bileşimidir. Toplam direnci bulmak amacıyla böyle bir devreyi çözümlemek için özel teknikler gereklidir. 
Otomobilin ateşleme sisteminde ya da fotoğraf makinesinin fotoflaşında olduğu gibi doğru akım devrelerine indükleçler ve kondansatör bağlanabilir. Böyle uygulamalarda önemli olan geçici tepkidir; çünkü doğru akım bakımından bir kondansatör (sürekli durum koşullarında) açık devre demektir ve bir indükleç içinden geçen akım değişken olmadıkça hiçbir etki göstermez. Ama indüktans ve kapasitansın etkileri dalgalı akım devrelerinde çok daha önemlidir. Çünkü dalgalı akımda voltaj ve akım sürekli değişmektedir.

ampulun gorevi, ampulun gorevi nedir, ampulun gorevleri, devre elemanlari ve gorevleri, elektrik devresinde pilin gorevi


İslamiyetin Türk kültürüne etkileri nedir?

Türkler, Müslümanlarla ilk defa Hz. Ömer’in halifeliği sırasında (634-644) yapılan fetihler sırasında karşılaşmışlardır. 751 yılında Talaş Savaşı’nda, Türklerin, Çinlilere karşı Müslümanlarla aynı safta yer almaları bu iki kültürü biribirine iyice yaklaştırmıştır. Türklerle Müslümanlar arasında VII. yüzyılın ortalarından, 10. yüzyılın sonlarına kadar devam eden askerî, siyasî ve ticari ilişkiler, Türklerin büyük bir çoğunluğunun İslam dinini tanıyıp kabul etmesini sağlamıştır. Karahanlı hükümdarı Satuk Buğra Han’ın 920′de Abdülkerim adını alarak Müslüman olması, İslamiyet’in Türkler arasında yayılmasında dönüm noktası olmuştur. Karahanlılar ilk Müslüman Türk devleti olmuştur.
Toplumda meydana gelen inanca bağlı değişiklikler sosyal hayatı bütünüyle etkiler, değiştirir. Pagan inanışı, Şamanizm ve GökTanrı inancı Türklerin ilk dinî inancını oluşturuyordu. Türklerin İslamiyet’i kabul etmeleriyle birlikte inançları tamamen değişmiştir. İslamiyet’le 10. yüzyıldan 19. yüzyılın sonlarına kadar etkisini devam ettiren yeni bir medeniyet ve kültür dairesine girmişlerdir. Bu medeniyetin etkisiyle yerleşik hayata geçmişlerdir. Yerleşik hayata geçince de dünyaca tanınan şehirler ve kültür merkezlen kurmuşlardır. Bilim, sanat, edebiyat, sosyal hayat, devlet sistemi gibi alanlarda büyük ilerlemeler sağlamışlardır.
Bir yaşam biçimi olarak kabul edilen İslam dini, Türklerin sosyal ve kültürel yaşamında, düşünce dünyasında ve dil anlayışında köklü değişiklikler meydana getirdiği gibi kültürün önemli bir yansıması olan edebî ürünlerde de yeni şekillenmelere zemin hazırlamıştır. Bu ortak edebî malzemenin temelinde İslamî birikim vardır. Arap, İran ve Türk şairleri, işte bu malzemeyi farklı dil, güzellik ve sanat anlayışlarıyla işlemişlerdir.
11. yüzyıl ile 12. yüzyıl arasında Türk edebiyatı bir geçiş dönemi yaşamıştır. Arap ve Fars edebiyatının etkisiyle Türk edebiyatı, yeni biçim ve içeriklerle zenginleşmiştir. Bu yüzyıllarda Arap ve İran edebiyatlarıyla tanışan edebiyatçılarımız, gerek İran, gerekse Arap edebiyatlarındaki şekil ve türleri Türk edebiyatına taşımışlardır. Türk sanatçıları, ilk önceleri Arap ve İran edebiyatlarında çok yaygın olan bazı eserleri tekrar yazma yoluna gitmişler; ancak zaman içinde içerik ve üslup yönünden özgün ve üstün eserler ortaya koymuşlardır.
Edebiyat, İslamiyet’ten önceki sözlü kültürün devamı olan Halk edebiyatı, İslam düşüncesiyle yoğrulmuş, İslam’ın daha çok etkisinde kalan Divan edebiyatıyla birlikte gelişmeye devam etmiştir.





islamin turk kulturune etkileri, islamin turk kulturune etkisi, islamiyetin turk edebiyatina etkisi, islamiyetin turk kulturune etkileri, islamiyetin turk kulturune etkisi,