YILDIRIM YAYINLARI 11.SINIF EDEBİYAT Sayfa 40,41,42,43,44,45,46,47,48,49,50 CEVAPLARI

SAYFA 40:
a) Hürriyet Kasidesinin teması hürriyet, Necati Beyin kasidesinin teması Yıldırım Bayezid'e övgü'dür.
 Edebiyat Fatihi "EN ÇALIŞKAN BLOG" KATEGORİSİNDE YARIŞIYOR, 1 DAKİKANI AYIRIP OY VEREBİLİRSİN...
EDEBİYAT FATİHİ BLOGA OY VERMEK İÇİN TIKLAYINIZ...
b) İki kaside vurgu ve tonlama bakımından farklıdır.Çünkü Hürriyet Kasidesi'nin teması özgürlük, Necati Beyin kasidesinin teması "Yıldırım Bayezid'e Övgü"dür.Temaların farklı olması söyleyişi de etkilemiştir.Bu kasidelerin söyleyiş tarzları ile yazıldıkları dönemlerin edebî, siyasi ve sosyal özellikleri ara­sında bir ilişki kurulabilir. Necati Beyin yaşadığı çağda kasideler bu şekilde yazılıyordu. Bu tarzdan o devrin zihniyetine ulaşabiliriz. Kaside bir Osmanlı Padişah'ına sunulduğu için şair, söz sanatlarını padişah'ın övülmesi için çok fazla kullanmıştır. Şiirin iç akışında, kasidenin sunulduğu kişinin özelliklerini yansıtan kelime ve tamlamalar seçilmiştir. Namık Kemal'in kasidesinde hürriyetten bahsedilmesi, dönemin yönetiminin eleştirilmesi, nazım şekli aynı kalmakla birlikte içeriğinin değiştirilmesi şiirlerin yazıldığı ortamın zihniyetiyle, yani edebî, siyasi ve sosyal özelliklerime yakından ilgilidir.


b) Şairlerin kullandıkları nazım şeklinin adını başlıkta kullanmaları, beyitlerle yazılması,aruz ölçüsü, aa/ba/ca...kafiye örgüsü Hürriyet Kasidesinin Divan şiir geleneğiyle ilişkisini gösterir.

4.ETKİNLİK:
Her iki şiir de hürriyet temasını işlemektedir.Namık Kemal'in kasidesinde hürriyetten bahsedilmesi, dönemin yönetiminin eleştirilmesi, nazım şekli aynı kalmakla birlikte içeriğinin değiştirilmesi şiirlerin yazıldığı ortamın zihniyetiyle, yani edebî, siyasi ve sosyal özelliklerime yakından ilgilidir.

  •  Hürriyet temasının  bireyle yakından ilişkisi vardır.Tanzimatla birlikte "birey"in ön plana geçtiğini gösteririr.
SAYFA 41:
5.etkinlik:

"Cihangîrâne bir devlet çıkardık bir aşîretden"  mısrası  tarihi bir değeri;
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez i'ânetden" ve 
 "çıkar asar-ı rahmet ihtilaf re'yi ümmetten" dizeleri sosyal değerleri gösterir.
Yeni Kavram ve İmgeler(imajlar) : Hürriyet, eşitlik, vatan sevgisi,hamiyet kanıyla yoğrulmak, gayret-cevher, vatan yolunda toprak olmak...
Tanzimat döneminde dilde sadeleşme istenmiş ancak yeterince başarılamamıştır.Divan şiirine göre daha sade bir dil kullanılmıştır.
6.ETKİNLİK.
ahkâm-asr, selâmet,bâb-ı hükûmet, ikbâl vb. kelimeler uzun ses değerine sahip kelimelerdir.Bu kelimeler,uzun ses değerine sahip kelimelerdir.Bu kelimelerin kısa ses gibi okunması şiirin ahenginin bozulmasına sebep olur.
6.Kendiniz yapınız.
7.
SAYFA 42:
8.

Namık Kemal’in, vatan, hürriyet ve millet sevgisi yolunda yazdığı şiirler, vatan evlatlarını derinden etkilemiştir. Mustafa Kemal Atatürk, Namık Kemal’in kendisi ve kuşağı üzerindeki etkisini şu sözlerle açıklamıştır: “Vatanın kurtuluşu ve istiklâli için ölmeyi bugünkü nesle Namık Kemal öğretti. Harbiye senelerinde siyaset fikirleri baş gösterdi… Namık Kemal’den gelen sesin büyüsüne kapılmıştık. Bu ses ruhumuzu şimşek gibi sarsıyor, bu ses şimdiye dek okuduğum şiirlerdeki hiçbir sese benzemiyordu. Namık Kemal’in yiğit sesi, önümde bambaşka bir ufkun açılmasına yol açıyordu.”
Namık Kemal’in “Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini, yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?” sözüne, Mustafa Kemal “Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini, bulunur kurtaracak bahtı kara maderini!” diyerek Namık Kemal’e adeta cevap vermiştir.
7.etkinlik
2.METİN
TERKİB-İ BENT ZİYA PAŞA

1a) Şiir bent olarak kaleme alınmıştır.8 beyit ve 1 vasıta beytinden oluşmuştur.
b) Terkib-i bendin teması "ZAMANDAN ŞİKAYET"tir.
c) Birimler zamandan şikayet teması etrafında bir araya getirilmiştir.

SAYFA 43:
Ç) Terkib-i Bent'teki birimler birbirine bir tema etrafında birleşerek bağlanmıştır.Son beyit ise vasıta beyitidir.Bu nedenle kafiye diğer beyitlerden faklı ve içindedir.

2) Şiiri teması zamandan şikayettir.İmparatorluğun 19.yüzyıldaki buhranl dönemiyle parallellik göstermektedir.
3) " kemal" ve "nakıs" sözcükleri  arasında TEZAT
NAKIS(EKSİK) İNSANLARIN YARASAYA KAMİL(OLGUN)İNSANLARIN IŞIĞA BENZETİLMESİYLE TEŞBİH SANATI VARDIR.
Ziya Paşanın döneminin devlet ve siyaset ilişkilerinde ehil olmayan kişileirn yer almasına kendisini arka plan düşmesine ve özellikle Batıdaki müthiş gelişmelerle kendi toplumunun değerleri arasında sıkışığ kalmasına itirazı bu beyitlerdeki imajlarla dile getirilmiştir, şairin bu imgeleri kullanmasının sebebi budur.

4. kanun, hamiyet, sadık olmak, milliyet dönemin sosyal değerlerini yansıtan söz ve söz gruplarıdır.
5) Şiirde aruz ölçüsü, kafiye ve redifler, aliterasyon ve asonanslar ahengi sağlamaktadır.
yeni çıktı > redif
"et" ler tam kafiyedir.
6) Terkib-i Bentteki söyleyiş tarzı Tanzimat döneminin ikilemini ve çököeye başlayan Osmanlı'nın buhranlı havasını yansıtmaktadır.
7) 

8.ETKİNLİK:
iKİ Terkib-i Bent'te de sosyal hayattaki aksaklıklara bir tepki söz konusudur.
İkisi de bentlerden oluşmuş ve vasıta beyiti ile bağlanmıştır.
İkisi de dönemin zihniyetini yansıtır.
İkisinde de aruz ölçüsü kullanılmıştır.
İkisi de ahenklidir.Tam ve zengin kafiye kullanılmıştır.

SAYFA 44:
8) Ziya Paşanın terkibinde ve diğer Tanzimat şiirlerinde bazı değer yargılarının değişmesi gerektiği, sosyal hayattaki aksaklıklar, Batının ilericiliği, Osmanlının içinde bulunduğu durumlar işlenmiştir.

9 ETKİNLİK:
ZİYA PAŞANIN EDEBİ KİŞİLİĞİ MADDELER HALİNDE...
TIKLAYINIZ
10.Terkib-i Bent Divan şiiri geleneğine bağlıdır.


YILDIRIM YAYINLARI 11.SINIF EDEBİYAT Sayfa 40,41,42,43,44,45,46,47,48,49,50 CEVAPLARI,Yıldırım yayınları 11.sınıf edebiyat,Yıldırım yayınları 11.sınıf türk edebiyatı,Yıldırım yayınları 11.sınıf edebiyat cevap anahtarı,Yıldırım yayınları 11.sınıf edebiyat sayfa 45,Yıldırım yayınları 11.sınıf edebiyat sayfa 44,Yıldırım yayınları 11.sınıf edebiyat sayfa 40, Yıldırım yayınları 11.sınıf edebiyat sayfa 50,Yıldırım yayınları 11.sınıf edebiyat cevapları,Yıldırım yayınları 11.sınıf edebiyat kitabı cevapları,Yıldırım yayınları 11.sınıf türk edebiyatı kitabı cevapları

ZİYA PAŞA EDEBİ KİŞİLİĞİ,ESERLERİ,VECİZELERİ MADDELER HALİNDE (ayrıntılı)


  • ZİYA PAŞA 1825-1880)
  • Şinasi ve Namık Kemal'le birlikte Tanzimat'la başlayan yeni Türk edebiyatının ilk aşamasını oluşturan üç sanatçıdan biridir.
  • Ziya Paşa meşrutiyetçi ve toplumcu bir şairdir.
  • Çeşitli devlet kademelerinde çalışmış, politika ve sanatla uğraşmıştır.
  • Düşünceleriyle yenilikçi, yapıtları ve yaşantısıyla eskiye bağlı bir sanatçı olan Ziya Paşa’dakitezat ve ikilik hem yaşantısına hem de yapıtlarına yansımıştır.
  • Hürriyet gazetesinde çıkan "Şiir ve İnşa" makalesinde Halk edebiyatını ve dilini savunur, gerçek şiirimizin halk şiiri olduğunu belirtmiştir.Bir süre sonra hazırladığı "Harabat" adlı antolojide Divan şiirini yücelterek Halk şiirini kötülemiş ve halk ozanlarının şiirlerini "eşek anırması" olarak nitelemiştir.
  • Hem biçim hem de hayalleri ve duyuş tarzı bakımından divan şiirine bağlıdır.
  • Divan şiiri nazım biçimlerini kullanan sanatçının lirik sayılabilecek gazelleri vardır.
  • Sade bir dili savunmuş, beğenmiş; ancak Arapça, Farsça tamlamalarla yüklü bir dil kullanmıştır.
  • Hece ölçüsüyle yazdığı birkaç türküsü dışında bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır.
  • Tanzimat Edebiyatının bütün özelliklerini taşır. Tanzimat Edebiyatını oluşturan dört önemli etki (divan şiiri, mahallileşme etkisi, Batı etkisi, âşık tarzı) onun şiirlerinde ve düz yazılarında görülür.
  • Türk edebiyatında terci-i bent ve terkib-i bent türlerinin en önemli şairlerindendir.
  • En ünlü şiiri Terkib-i Bent DÖNEMİNİN SOSYAL BİR ELEŞTİRİSİDİR.(Ziya Paşa bu şiirini Bağdatlı Ruhi'ye nazire yazmıştır)
ESERLERİ VE TÜRLERİ

  • Hiciv: Zafername
  • Düzyazı: Rüya
  • Mektup: Veraset Mektupları
  • Şiir: Eş’ar-ı Ziya
  • Makale: Şiir ve İnşa
  • Anı: Defter-i Amal
  • Tercümeleri: Viardot’tan Endülüs Tarihî‘ni, Cheruel ile Lavallee’den Engizisyon Tarihî‘ni, J.J. Rousseau’dan Emil‘i, Moliere’den Tartuffe‘ü tercüme etmiştir.
ZİYA PAŞANIN ESERLERİ HAKKINDA KISA BİLGİLER...

Şiir ve İnşa: Bu makalesinde divan şiirini Türk şiiri kabul etmez. Halk şiirini Türk şiiri olarak görür. Divan şiirini kişiliksiz, melez bir edebiyat olmakla suçlar.
Harabat: Üç ciltten oluşan bir antolojidir. Türkçe, Farsça, Arapça şiirlerden oluşan divan şiiri antolojisidir. Edebiyatımızdaki ilk edebiyat tarihi taslağı sayılır. Bu antolojisinin ön sözünde ise Şiir ve İnşa makalesindeki görüşlerinin aksini savunmuştur. Divan şiirini savunur, halk şairlerinin şiirlerini aşağılar, alaya alır. Halk şairlerinin şiirlerini eşek anırmasına benzetir. Bu çelişkilerden dolayı Namık Kemal “Tahrib-i Harabat” ve “Takip” adlı yapıtlarında Ziya Paşa’yı sert bir şekilde eleştirir.
Zafernâme: Tanzimat Döneminin en başarılı hiciv eseridir. Girit Savaş’ında donanmaya büyük yenilgi yaşatan Sadrazam Ali Paşa’yı över gibi görünerek hicveder. Nazım-nesir karışık bir eserdir. Üç bölümden oluşur: kaside, tahmis, şerh.
Defter-i Amal: Çocukluk anıları yer alır. Batılı anlamda Türk edebiyatında ilk anı örneğidir. J.J. Rouseau’nun “İtiraflar” adlı eserinden esinlenerek yazmıştır.
Rüya: Siyasi eleştiri niteliği taşıyan, düz yazı türündeki eseridir. Türk edebiyatında ilk röportaj sayılabilecek eser, karşılıklı konuşma tarzında yazılmıştır.
Eş’ar-ı Ziya: Ölümünden sonra kitap haline getirilen şiirleri yer alır.
Külliyat-ı Ziya Paşa: Ölümünden sonra kitap haline getirilen şiirleri yer alır.
Terkib-i Bent: Toplumsal çarpıklıkları eleştirir. Bağdatlı Ruhi’nin terkibibendine bir naziredir.
Terci-i Bent: Felsefi ve dini konuları işlemiştir. İnsanın faniliğini (geçiciliğini) kavrayıp gerçek varlığı (Allah’ı) aradığı bir şiirdir.
Emile: J.J. Rouseau’dan çeviridir.
Veraset Mektupları: Siyasi eleştiridir.
Engizisyon Tarihi: Cheruel ile Lavallee’den çeviri bir eserdir.
Endülüs Tarihi: Viardot’tan çeviri bir eserdir.

EK BİLGİ:
ZİYA PAŞA’NIN UNUTULMAZ BEYİTLERİ

Ziya Paşa maceralı bir hayat yaşamıştır. Sarayda görev yapmış; sadrazamlarla, padişahlarla sohbet etmiş; hükümetler değiştikçe gözden düşmüş, Yeni Osmanlılar Cemiyetine katılarak yurt dışına kaçmak zorunda kalmış, yurt dışında gazete çıkarıp hükümetin aleyhinde yazılar yazmış, hükümet değişince İstanbul’a gelip yüksek mevkilerde görevler üstlenmiştir. Sadrazam Ali Paşayı hicvettiği Zafernâme isimli mesnevisi de o dönemde meşhur bir eserdi. Terkib-i Bentte beceriksiz devlet adamlarını, âlimleri eleştiren harika beyitler vardır.

Yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim
Gaflet ile görmez kuyuyu reh-güzerinde


(Birçok acemi müneccim gökte yıldız ararken gaflete dalarak yollarındaki kuyuyu görmezler.)

Takdir edersiniz ki Ziya Paşa bu beyitte astronomi ile uğraşan bilim adamlarını eleştirmiyor. Şairin asıl anlatmak istediği, bazı insanların kendilerinden beklenen işlerle uğraşmayıp gerçekleşmesi imkânsız ham hayallerin peşinde koşmaları ve gülünç duruma düşerek başlarına kötü işler açmalarıdır.

Şimdi sıra, dillere pelesenk olmuş sözlerden dediğim bir beyte geldi:

Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde


(Kişinin aynası işidir, lâfa bakılmaz; bir kişinin aklının seviyesi yaptığı işte görünür.)

Ne kadar doğru bir fikir değil mi? Güzel fikirler güzel biçimlerle ifade edilmelidir. İşte örneği… Ziya Paşa lâfla peynir gemisi yürütenleri, iş değil lâf üretenleri, boş teneke gibi çok ötenleri eleştirmeye devam ediyor:

Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât
Bin türlü teseyyüp bulunur hânelerinde


(Onlar ki dünyaya lâf ile nizam verirler. Onların evlerine gidip bakın, hânelerinde bin türlü ihmal ve düzensizlik görürsünüz.)

Bu beyitte çizilen insan tiplerinin ne kadar çok olduğunu hepimiz biliyoruz. Lâfa gelince mangalda kül komayan,mahalle muhtarından Cumhurbaşkanına kadar herkesi eleştiren nice insan vardır ki çoluk çocuğuna söz geçiremez, evinde bir huzur ve düzen sağlayamaz.

Ziya Paşa karamsar bir kişiliğe sahiptir fakat vatanına sadıktır ve inançlı bir insandır. Beşinci bendi yine atasözlerinden yararlanarak, özdeyiş hâline dönüştürdüğü güzel bir beyitle bitirir:

İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah
Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah


(İnsan hayatta tiksinti verici hilelerle, kötülüklerle karşılaşsa bile Allah’a ve vatanına sadakatten vazgeçmemelidir, Allah doğruların yardımcısıdır.

Yine aynı şiirin 8. bendinde aynı fikirleri şu beyitle dile getirir:

Allah’a tevekkül edenin yaveri Haktır
Nâşad gönül bir gün olur şâd olacaktır.


(Allah’a inanıp kaderine sabırla razı olanların yardımcısı Allah’tır, mutsuz gönüller bir gün elbet mutlu olacaktır.)

Ziya Paşanın, atasözleri gibi unutulmayan beyitlerinden biri de “Huyu yumuşak kişilerin gazabından Allah’a sığın; yumuşak huylu atın çiftesi çok serttir.” anlamına gelen aşağıdaki beytidir.

Allah’a sığın şahs-ı halîmin gazabından
Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir.


Devletin kendisine verdiği yetkileri kişisel çıkarları için kullananan yöneticiler vardır. Çıkarları için halka zulmeden, hatta devletin parçalanmasına ve çökmesine göz yuman insanlar her devirde az veya çok mevcut olmuştur. Devletini ve halkını soyan bu insanlar öyle güçlü ve nüfuzludur ki onları halkın çoğunluğu şerefli, vatansever zanneder. Fakat Viktor Hugo’nun Sefiller romanında anlattığı, bir parça ekmek çalan kişi zindanlarda sürünür, kürek mahkûmu olur. Ziya Paşa her devirde, her toplumda görülen bu acı sosyal gerçeği çerçevelenip duvara asılması gereken bir beyitle ifade etmiş:

Milyonla çalan mesned-i izzette ser-efraz
Birkaç kuruşu mürtekibin cây-ı kürektir
.

(Milyonla çalanlar yüksek ve şerefli mevkilere yükseltilerek baş tacı edilir; birkaç kuruş çalan hırsız ise kürek cezasına çarptırılır.)

Bu beyitte anlatılanların doğruluğu şu son yirmi yılda kaç defa kanıtlandı değil mi? Ziya Paşa uyanıp da günümüze dönse “Hiçbir şey değişmemiş; boşuna yazmışım.” diye hayıflanmaz mı?

Milletimiz asalete, soya önem verir. İnsanları dış görünüşüyle değil karakteriyle değerlendirmeye çalışır. Soysuzları, sonradan görmeleri, dönekleri sevmez. Biçim yönünden başka milletleri taklit edenler, dış görünüşleriyle başkalarını etkilemeye çalışanlar edebiyatımızda sürekli eleştirilmiş ve onlarla alay edilmiştir. Çünkü herkes bilir ki kılık kıyafetle bilgin, komutan, bey, hanımefendi olunamaz. Asalet insanın içindedir. Bir atasözümüzün dediği gibi insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur. Ziya Paşa halkımızın bu konulardaki düşüncelerini özlü ve özgün bir ifadeyle şöyle anlatmış:

Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma
Zer-dûz palan vursan eşek yine eşektir


(Kötü asıllı -soysuz¬- birine üniforma soyluluk mu verir; eşeğe altın işlemeli semer vursan yine eşektir. )

Terkib-i Bend’in 10. bendi sosyal içerikli beyitlerden oluşmaktadır. Bu bentlerde konu Batı taklitçiliği, milliyete sırt dönmek, kendi vatanını ve milletini küçük görüp yabancılara şikâyet etmek, hainleri ve hırsızları korumak gibi günümüzde de görülen sorunlardır. Ziya Paşa bazı ters uygulama ve anlayışların yeni çıktığını söylemektedir. Fakat bu olumsuzluklar günümüzde de devam etmektedir. Eski, kemikleşmiş, adeta kangren olmuş sorunlardır bunlar ve derhal neşterle kesilip atılmalıdır. Bu bendin ilk beyti şudur:

İkbâl için ahbabı siayet yeni çıktı
Bilmez idik evvel bu dirayet yeni çıktı


(Yüksek mevkilere erişebilmek için dostlarını çekiştirmek yeni çıktı; önceden bilmezdik, bu türden hüner ve beceri yeni çıktı.)

İş ve memuriyet hayatı olan herkes Ziya Paşanın ne kadar haklı olduğunu çok iyi bilir. Özellikle yükselme hırsıyla yanıp tutuşan bazı insanlar çok çalışıp yeteneklerini göstermek yerine koltuğuna göz diktiği amirlerini, çalışma arkadaşlarını kötülemeye çalışır. Daha sonra koltuk kapma uğruna yağcılık, yardakçılık, kayırma, karalama, itham ve ihanet başlar.

Sadıkları tahkir ile red kaide oldu
Hırsızlara ikram ü inayet yeni çıktı


Hak söyleyen evvel dahi menfur idi gerçi
Hainlere amma ki riayet yeni çıktı


Milliyeti nisyan ederek her işimizde
Efkâr-ı Frenge tebaiyyet yeni çıktı


(Allah’a ve vatanına sadık olanları aşağılamak ve onları reddetmek kural hâline geldi, hırsızlara ikramda bulunmak ve yardım etmek yeni çıktı.)

(Gerçi eskiden de doğruyu söyleyenlerden nefret edilirdi ama hainlere saygı göstermek, onları koruyup kollamak, onların emirlerine uymak yeni çıktı.)

(Yaptığımız her işte millî birlik ve şahsiyeti unutarak Avrupalıların fikirlerine uymak yeni çıktı.)

Ziya Paşa nur içinde yatsın. Keşke günümüzde de Ziya Paşalar olsaydı. Olsaydı da çarpıklıkları, kokuşmuşlukları böyle güzel şiirlerle haykırsaydı…

Çekim eki nedir, çekim eki örnekleri verir misiniz?

ÇEKİM EKLERİ

1. ÇOKLUK EKİ:


Dünyalar güzeli oğlum!
Yürekler acısı bir hali vardı.
Daha nice Mehmet'ler yetişir.

2.HAL EKİ:

-i hal eki(yükleme hali):

Ev-i gördüm.
Odun-u yardım.

-e hal eki (yaklaşma hali):

Eve gitti.
Yaza tekrar gelecekler.

-de hal eki(bulunma eki):

Evde bekliyor
3'te gelecek.

-den hali(çıkma durumu):

Evden çıktı.
Yazdan gidelim.

3.EŞİTLİK EKİ:
  • Böyle çocukça davranamamalısın. (benzerlik)
  • Sınıfça geziye gittik. (topluluk)
  • Kiloca o daha şişmandı. (karşılaştırma)
  • Bence bu kazak daha güzel. (kanaat)

Hz. Muhammed (S.a.v.) Kısa Hayatı

Hz.Muhammed (sav), 20 Nisan 571 yılında Mekke’de doğdu.
Annesinin adı Amine.
Babasının adı Abdullah.
Babası Abdullah, O daha doğmadan önce ölmüş.
Süt annesi Halime O’na 4 yaşına gelinceye kadar bakmış.
6 yaşına geldiğinde ise annesi Amine de ölmüş.
6 yaşından sonra kendisine dedesi Abdulmuttalip bakmaya başladı.
8 yaşına geldiğinde dedesi de vefat edince amcası Ebu Talip’in baktı.
Peygamberimizin Hz Hatice ile 25 yaşında evlendi, Hz. Hatice ise 40 yaşındaydı.
Hz Hatice ile olan evliliklerinden altı çocukları oldu, (Abdullah, Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm, Kasım, Fatıma).
Çocuklarından Hz.Fatıma hariç bütün çocukları Peygamberimizden önce vefat etmişler.
Hz.Muhammed (sav) 40 yaşında (610 yılında) Peygamber oldu.
Hz.Muhammed (sav)  bir grup müslümanı Habeşistan’a gönderdi, bu olay müslümanların ikh hicreti oldu, (615 yılında).
Hz.Ebubekir ile uzun ve tehlikeli bir yolculuktan sonra Medine’ye hicret ettiler, (622 yılında).
Peygamberimiz 55 yaşında iken, Hz Ebu Bekirin kızı Hz Âişe ile evlendi.
Hz.Muhammed (sav)  vefatından önce humma hastalığına tutuldu, bu hastalık 13 gün sürdü.
Hz.Muhammed (sav)  hicretin on birinci yılında (Miladi 632) Medine’de  vefat etti.
Vefat ettiğinde kameri seneye göre 63, şemsi seneye göre 61 yaşında idi.