Lozan Antlaşmasının Nedir ? Lozan antlaşmasını Türkiye Acısından Önemi Nedir ?

24 Temmuz 1923 
Bu antlaşma ile Türkiye Hicaz, Mısır, Suriye, Filistin, Irak, Kıbrıs ve Oniki Ada üzerindeki tüm haklarından vazgeçti; Batı Trakya'da da bazı koşullarla Yunan egemenliğini kabul etti. Türkiye ayrıca İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının silahsızlandırılarak uluslararası bir komisyonun yönetimine bırakılmasını da kabul etti. Osmanlı borçlarının bir kısmı silinirken, bakiyesinin uzun vadede ve uygun koşullarla Türkiye tarafından ödenmesi de kabul edildi.

Türkiye'deki gayrimüslim azınlıklara uluslararası hukukun koruması altında bazı haklar tanındı. Buna karşılık Türkiye'nin idari, hukuki, adli ve mali konulardaki bağımsızlığı onaylandı. Antlaşmaya ekli bir protokolle, Türkiye'deki Rum azınlığı ile Yunanistan'daki İslam azınlığın (bazı istisnalarla) zorunlu mübadelesine karar verildi.

Kurtuluş Savaşı Sonrası İmzalanan Ateşkes ve Barış Antlaşmaları Nelerdir ? Önemi Nedir ?

Barışın sağlanması, Mart 1922 - Kasım 1923
Bu dönemde Büyük Millet Meclisi'nin etkinlikleri çizilen sınırların dünyaca kabulünü ve bu sınırlar içinde Cumhuriyet ile yönetilecek devletin ilanını kapsamaktadır.

Mudanya Mütarekesi, Eylül 1922

İzmir'in kurtuluşundan sonra Fahrettin Altay komutasındaki TBMM Süvari Kolordusu kuzeye yöneldi ve birkaç gün sonra İngiliz işgalinde bulunan Çanakkale Boğazı karşısında mevzilenerek İngilizlerin çekilmesi için bir ültimatom verdi. Çanakkale Krizi adı verilen bu olay üzerine, 15 Eylül'de başbakan Lloyd George başkanlığında toplanan İngiliz kabinesinin Liberal Parti'li bazı üyeleri ültimatomu reddederek, İngiltere ile Türkiye arasında savaş çıkmasına yol açacak bir politika benimsedi. Ancak İngiliz kamuoyunun sert tepkisi üzerine koalisyon ortağı olan Muhafazakâr Parti hükümetten çekildi. Lloyd George hükümeti 19 Ekim'de düştü. 11 Ekim'de İngiltere ile Ankara hükümeti arasında Mudanya'da ateşkes imzalandı. Ateşkes anlaşması en kısa zamanda İsviçre'nin Lozan (Lausanne) kentinde bir barış konferansı toplanmasını öngörüyordu.

Lozan Barış Konferansı, Kasım 1922 

20 Kasım 1922'de toplanan Lozan Barış Konferansı'nda Türk delegeleri İsmet Paşa ve Dr. Rıza Nur Bey idi. 4 Şubat 1923'te konferans anlaşma sağlanamadan dağıldı. Türkiye'de, müzakere edilen anlaşmanın Misak-ı Milli sınırlarından taviz verdiğini belirterek dayatılan koşullara direnen Meclisin feshedilerek yeni Meclis üyelerinin seçilmesi üzerine, 23 Nisan'da yeniden toplanan konferans, 24 Temmuz 1923'te Lozan Barış Antlaşması kabul edildi.

Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 

Bu antlaşma ile Türkiye Hicaz, Mısır, Suriye, Filistin, Irak, Kıbrıs ve Oniki Ada üzerindeki tüm haklarından vazgeçti; Batı Trakya'da da bazı koşullarla Yunan egemenliğini kabul etti. Türkiye ayrıca İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının silahsızlandırılarak uluslararası bir komisyonun yönetimine bırakılmasını da kabul etti. Osmanlı borçlarının bir kısmı silinirken, bakiyesinin uzun vadede ve uygun koşullarla Türkiye tarafından ödenmesi de kabul edildi.

Türkiye'deki gayrimüslim azınlıklara uluslararası hukukun koruması altında bazı haklar tanındı. Buna karşılık Türkiye'nin idari, hukuki, adli ve mali konulardaki bağımsızlığı onaylandı. Antlaşmaya ekli bir protokolle, Türkiye'deki Rum azınlığı ile Yunanistan'daki İslam azınlığın (bazı istisnalarla) zorunlu mübadelesine karar verildi.

Cansız Doğadan faydalanarak elde edilen ürünler nelerdir ?

CANSIZ DOĞADA NELER VAR ?

İçinde yaşadığımız doğa canlı ve cansız varlıklardan oluşur. Bu varlıkların sayısı oldukça çoktur. Doğan , gelişen , büyüyen , kendisine benzer yavrular oluşturan ve ölen varlıklar canlı varlıklardır. İnsanlar hayvanlar ve bitkiler canlı varlıklardır. Doğmayan , büyümeyen , çoğalamayan , bir etki olmadan hareket edemeyen varlıklar ise cansız varlıklardır. Taş , toprak , kağıt , masa , hava , su cansız varlıklara örnektir.


Canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için başka canlılara ihtiyaç duyarlar. Hiçbir canlı çevresinden ve diğer canlılardan uzak ve bağımsız yaşayamaz.

HAVASIZ YAŞANMAZ.

Canlıların yaşayabilmesi için hava , su ve besin gereklidir. Besin ve su olmadan bir süre yaşanabilir. Hava olmadan bitki , hayvan ve insanların yaşaması imkansızdır. Ay ve diğer gezegenlerde yaşam olmamasının sebebi havanın bulunmamasıdır. Yaşadığımız her yer hava ile kaplıdır. Dünyamızı çevresini saran bu hava tabakasına

“ atmosfer ” adı verilir . Havanın canlılar için ne kadar önemli olduğunu basit bir deneyle anlayabiliriz. Ağzımızı ve burnumuzu kapatarak , soluk almadan durmaya çalışalım . Bir süre sonra zorlanmaya başlarız. Çünkü havasız yaşanmaz. Akarsu , göl ve denizlerde yaşayan canlılar suyun içinde bulunan havayı solurlar ve yaşantılarına devam ederler. Bu da suyun içinde de hava olduğunu gösterir.

Hava yaşamamız için gerekli olan en önemli maddedir. Hava , bitkiler ve hayvanlar içinde aynı derecede önemlidir. Havada oksijen ve azot gazları bulunur. Bu gazların dışında başka gazlar da vardır . Solunum olayı için oksijen ve azot gazları önemlidir. Havada bulunan oksijen gazının solunum için ayrı bir önemi vardır . Canlıların soluduğu havanın temiz olması gerekir. Havanın temizliği içinde bulunan oksijen gazının fazlalığı ile ilgilidir. Temiz hava demek bol oksijen demektir.

Ayrıca günlük yaşantımızda havanın itme ve çekme gücünden yararlanırız. Deniz ve hava taşıtları , yel değirmenleri havanın itme gücüyle çalışır.

HAVA OLAYLARI ( RÜZGAR , FIRTINA , KASIRGA , TAYFUN , HORTUM )

Hava sıcaklığı sürekli olarak değişir. Ilık , sıcak ve soğuk olabilir. Bunun türlü nedenleri vardır . Dünya Güneş’in çevresinde dönerken , güneş ışınları Dünya’mıza bazen dik bazen de eğik olarak gelir. Dik olarak gelen ışınlar yeryüzünü daha fazla ısıtır. Eğik olarak gelen ışınlar ise daha az ısıtır. Yeryüzünün Güneş’ten gelen bu farklı ölçülerde ısı almasından mevsimler oluşur. Hava sıcaklığı gün içinde de değişir. Sabah ve akşam saatlerinde güneş ışınları eğik geldiği için yeryüzü çok ısınmaz. Öğle saatlerinde güneş ışınları dik geldiği için sıcaklık artar.

Hava sıcaklıklarındaki bu değişmeler hava olaylarını oluşturur. Rüzgar , tayfun , fırtına , kasırga ve hortum yaşantımızda karşılaştığımız hava olaylarındandır. Şimdi bu hava olaylarının nasıl oluştuğunu öğrenelim.

RÜZGÂR : Dünyamızı saran hava tabakası ağırlığı nedeniyle yeryüzüne bir kuvvet uygular . Buna kuvvete hava basıncı denir. Isınan hava yükselir. Bu nedenle yeryüzüne yaptığı basınç azalır. Fakat yeryüzünün her yerinde sıcaklık farkı aynı değildir. Hava sıcaklığının düşmesi durumunda ise havanın yeryüzüne yaptığı basınç artar. Bu durumda ısınan hava ile soğuk hava sürekli yer değiştirir. Yani ısınan bölgeler ile soğuk bölgeler arasında sürekli bir hava akımı vardır . Bu hava akımına rüzgâr adı verilir . Hafif esen rüzgara yel denir. Şiddeti fazla değildir. İnsanlar rüzgârlara değişik adlar vermişlerdir. Örneğin ülkemizde değişik yönlerden esen rüzgârlar vardır. Bunlar yıldız , lodos , poyraz , karayel gibi .

FIRTINA : Kimi rüzgârlar çok şiddetli olur. Saatteki hızı 100 – 110 km yi bulan rüzgârlara fırtına adı verilir. Fırtına farklı sıcaklıktaki hava kütlesinin çarpışmasıyla oluşur. Fırtınalar büyük zararlara neden olabilir. Yerleşim alanları ve insanlar zarar görür. Fırtınalar farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Bazı fırtınalar şiddetli yağmur , kar ve dolu getirebilir. Bu durumda fırtınanın zararları daha da artar.

KASIRGA : Kasırga fırtınanın çok şiddetli halidir. Saatteki hızı 300 km yi bulan yağmurlu fırtınalara kasırga adı verilir . Kasırgalar genel olarak büyük can ve mal kaybına neden olur . Kasırgalar geniş alanları etkileyebilir. Amerika kıtasının güney ve orta bölümlerinde görülür. Kasırgalar deniz suyu sıcaklığının 27 dereceden fazla olduğu sıcak denizlerde görülür.

TAYFUN : Büyük Okyanus’un batısında ve Çin Denizinde görülür. Şiddetli kasırga anlamına gelir. Tayfunlar yerleşim bölgelerinde yapıların bir bölümünün yıkılmasına yol açar.

HORTUM : Sıcak ve nemli hava ile soğuk havanın şiddetle yer değiştirmesi sırasında dönen rüzgarlar oluşur . Bu rüzgârlara hortum adı verilir. Hortum genel olarak şiddetli fırtınalar sırasında meydana gelir. Hortumlar ağır cisimleri bile yerden kaldıracak kadar güçlü olabilir. Genellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin Teksas ve Illionis eyaletlerinde görülür.

HAVA OLAYLARININ CANLILARA ETKİSİ

Rüzgar , fırtına , kasırga , tayfun ve hortum gibi hava olayları canlılara üzerinde olumsuz etkiler yapar. Normal şiddette esen rüzgarın olumsuz bir etkisi olmaz . Şiddetli rüzgârlar ise verimli toprakları sürükleyerek erozyona sebep olur. Kayaları aşındırarak , parçalar.

Fırtına , tayfun , kasırga ve hortum gibi hava olayları ise büyük zararlara yol açabilir. Bu hava olayları sonucunda su baskınları , sel felaketi olur. Ekili araziler zarar görür. Binalarda hasarlar meydana gelir. Hava , deniz ve kara ulaşımı durur. Ölümler ve yaralanmalar görülür. Şehrin telefon , elektrik ve su şebekeleri zarar görür.

İnsanlar sıcaklık değişiminden etkilenmemek için mevsimlere göre giyinirler. Hayvanların bazı mevsimlerde derilerinin renginin ve kalınlığının değişmesi , tüy dökmeleri , göç etmeleri ve kış uykusuna yatmalarının sebebi ise bu sıcaklık değişikliklerinden zarar görmemeleri içindir.

HAVA DURUMUNUN GÖZLENMESİ

Hava durumunu inceleyen bilim dalına meteoroloji adı verilir. Hava tahminleri günlük yaşantımız için çok önemlidir. İnsanlar , gelecekteki hava koşullarına göre kendilerini hazırlar. Hava , deniz ve kara ulaşımında hava durumuna göre önlemler alınır. Tarımla uğraşan çiftçiler ürünlerini ekerken , biçerken , ilaçlama yaparken yada ürününü toplarken hava durumu ile ilgili tahminleri göz önüne almak zorundadır.

Meteoroloji uzmanları hava olaylarını gözleyerek , gelecekteki hava olayları hakkında tahminler yaparlar . Günümüzde bu uzmanlar hava tahminleri yapmada çok gelişmiş araçlardan yararlanmaktadır. Bu uzmanlar havanın sıcaklığını , rüzgarın hızını , gökyüzünde hareket halinde olan bulutları gözlemleyerek hava tahmini yaparlar. İnsanlar da bu tahminleri radyo ve televizyon aracılığı ile öğrenerek , günlük yaşantılarını gelecekteki hava durumuna göre ayarlar.

Atatürk'ün Türk müziği ile ilgili düşünceleri nelerdir? Atatürk ve Müzik

Ulu Önder Atatürk'ün müzik konusundaki görüşlerini ve çalış*malarını bütünüyle değerlendirmek gerekir. Bazı yazar ve müzisyenler böyle yapmamış, Atatürk'ün hayatının belli bir dönemindeki sözünü ve uygulamasını ele alarak çıkarları doğrultusunda tek yönlü değerlendirmeler yapmışlardır. Bunun sonucunda Batı Müziği taraftarları Atatürk'ün Türk Müziğini istemediği görüşünü yayarlarken, Türk Müziği taraftarları da Atatürk'ün hayatından ve hatıralarından örnekler vererek Türk Müziğini çok sevdiğini ispatlamaya çalışmışlardır. Biz, Ata'nın müzik konusundaki görüş ve çalışmalarını objektif bir şekilde ortaya koyacak, Türk Halk Müziğiyle ilgili görüş ve çalışmalarına ağırlık vereceğiz.

Atatürk müzik eğitimi görmemişti. Ancak, her çeşit müziği seviyor, Klasik Türk Müziği makamlarını biliyor , bazı şarkı ve türküleri başarıyla söyleyebiliyordu. Falih Rıfkı Atay, O'nun türkü ve şarkı söyleyişini Çankaya adlı eserinde şöyle anlatmaktadır : "Mustafa Kemal yalnız Rumeli Türkülerini mat sesi ile güzel ve tatlı söylemekle kalmaz. klasik alaturka musikisi makamlarım da bilirdi.'' ''Bilhassa Rumeli türkülerini söylerken derin ve onulmaz bir gurbet ve sıla acısı gözlerinde yaşarırdı. O vatanı unutmaz, kaybettiğimiz Rumeli ve Makedonya topraklarının kır kokularını alır gibi, su ve çıngırak seslerini duyar gibi, bakışları uzaklaşa uzaklaşa sislenir, bizim içinde olmadığımız hatıralar içine karışır giderdi. Ses Sanatçısı Mualla Gökçay da hatıralarında Atatürk'ün müzik zevkini şu cümlelerle belirtmektedir: "Ata umumiyetle Türk musikisini severdi. Ama Rumeli türkülerini her şeye tercih ederdi. Rumeli türkülerini bize bizzat kendisi meşketmişti. Arada bir : -Konuşur gibi tane tane okuyun, diye ihtar ederdi. En sert hocalardan daha titizdi. Musikiden çok anlar en ufak bir falso veya hatayı hemen yakalardi' Bir araştırmaya göre, Atatürk'ün çok sevdiği ve söylediği türküler şunlardır : Atabarı, Atladım bahçene girdim (Rumeli Türküsü), Alişim'in kaşları kare (Rumeli Türküsü), Ayağına giymiş sadef nalini (Rumeli Türküsü), Bülbülüm altın kafeste (Trakya türküsü ), Dağlar dağlar (Rumeli Türküsü), Gide gide yarenlerim darıldı, Köşküm var deryaya karşı (Rumeli Türküsü), Maya dağdan kalkan kazlar (Rumeli Türküsü), Manastır, pencere açıldı Bilal Oğlan (Bu Rumeli türküsünü radyo repertuarına bizzat Atatürk kazandırmıştır.), Şahane gözler (Rumeli Türküsü), Yemenimin uçları (Rumeli Türküsü), Zeynep. 
Atatürk insan hayatında müziğin çok önemli bir yeri olduğuna ina*nıyordu. 14 Ekim 1925'te İzmir Kız Öğretmen Okulu'nu ziyaretlerinde öğrencilerin "Hayatta musiki lazım mıdır?'' sorusunaşu cevabı vermişti : 

-"Hayatta musiki lazım değildir. Çünkü hayat musikidir. Musiki ile alakası olmayan mahlukat insan değildir. Eğer mevzuu bahs olan hayat insan hayatı ise, musiki behemehal vardır. Musikisiz hayat zaten mevcut olamaz. Musiki hayatın neşesi, ruhu, süruru ve her şeyidir. Yalnız musiki*nin nev'i şayan-ı mütalaadır." 

Müziğin insan hayatındaki ônemine işaret eden ve dinlenecek müzi*ğin çeşidine dikkati çeken Atatürk, her konuda olduğu gibi Türk Müziği konusunda da yenilikler yapmak istemiştir.

6.Sınıf Sosyal Bilgiler Çalışma Kitabı Sayfa 90 Cevabı (MEB Yayınları)

6.Sınıf Sosyal Bilgiler Çalışma Kitabı Cevapları(MEB Yayınları) cevaplarını ridkes.blogspot.com aracılığıyla kolayca temin edebilirsiniz. 6.Sınıf Sosyal Bilgiler Çalışma Kitabı Cevapları(MEB Yayınları) aynı şekilde çözümünü bulamadığınız etkinliklerin çözüm yollarını bu sayfamızdan takip edebilirsiniz. 6.Sınıf Sosyal Bilgiler Çalışma Kitabı Cevapları(MEB Yayınları)  Sayfa 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100 ve diğer Ders kitabı sayfalarına ve diğer birçok kitabın etkinlik çözümlerine sayfamızdan göz atabilirsiniz.

6.Sınıf Sosyal Bilgiler Çalışma Kitabı Sayfa 90 Cevabı (MEB Yayınları)