Google'ı nasıl açılış sayfası yapabilirim?

İlk Yöntem:  

Masaüstündeki 'Internet Explorer' kısa yolu üzerine gelin.Mouse'un sağ tuşuna basın.'Özellikler' e tıklatın.Açılan pencerede;
Giriş sayfası başlıklı kutucuğa 'http://www.google.com' yazın."Tamam" butonuna bastığınızda tekrardan ilk açılış sayfanız google ana sayfa olacaktır.

İlk Yöntem Olmuyorsa: 

Başlat> Çalıştır > Regedit 
HKEY_CURRENT_USER > Software > Policies > Microsoft > Internet Explorer > Control Panel 
Anahtarındaki HomePage değerine tıklayarak 0 olan değerini 1 olarak değiştirin Veya ordaki Değer 1 ise 0 Olarak Değiştirin Sorun Çözülecektir daha sonra IE a sağ tıkladığınızda giriş sayfasındaki kilidin kalktığını göreceksiniz...


İmam hatip lisesinden Anadolu lisesine geçiş yapılabilir mi?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ANADOLU LİSELERİ YÖNETMELİĞİ

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Nakiller ve Okuldan Ayrılan Öğrenciler
Nakiller

MADDE 11 – (Değişik:RG-2/9/2010-27690) 

Paragraf : 5

Ayrıca, merkezî yerleştirmeyle öğrenci alan ve genel ortaöğretim programı uygulayan resmî fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, Anadolu öğretmen liseleri ve bu okullarla aynı programı uygulayan özel okullar ile askerî lise ve polis kolejlerinden bu okullara öğrenci nakilleri; bu madde hükümleri doğrultusunda yapılır.
Diğer resmî ve özel ortaöğretim kurumlarından Anadolu liselerine öğrenci nakli yapılmaz.

Yönetmelik hükümlerine göre Anadolu İmam Hatip Liseslerinden Anadolu liselerine geçiş yapılamaz. Zira İmam Hatip Liseleri meslek lisesi statüsündedir.

Akondroplazi hastalığının anne karnında tedavisi mümkün mü?

Akondroplazi 

Akondroplazi en sık rastlanan kol ve bacak kısalığıdır. 26000-40000 doğumda bir görülür. Hastalığın kendine has bir yüz görünümü, kısa ve orantısız kol ve bacaklar vardır. Ekstremitelerin proksimal (üst taraf) uçları kısadır (rizomeli).

Teşhis muayene ve röntgen bulguları ile konulur. Bu çocukların zekaları normaldir. Ancak kas iskelet sistemi gelişimi yavaştır. Bu çocukların gelişimi bir uzman tarafından (çocuk hastalıkları nörolojisi) sıkı bir şekilde takip edilmelidir. Ulaştıkları en yüksek boy 125 cm kadardır. Ancak bazı cerrahi metotlarla bu bir miktar uzatılabilir, ancak bu çok uzun süren ve sabır gerektiren bir tedavidir.

Geniş bir kafaları ve çıkıntılı bir alınları vardır. Burun delikleri küçük, burun sırtı yassı, yüzün orta kısmı küçüktür. Östaki borusu disfonksiyonundun dolayı sık sık orta kulak iltihabı olurlar. Tekrarlayan enfeksiyonlar işitme kaybına yol açabilir. Bu sebeple kulak tüpü takılması gerekebilir.

Solunum problemleri hem bebeklikte hem de çocukluk döneminde sık görülür. Hava yollarında tıkanma (foramen magnum baskılanmasına bağlı) görülebilir. Başın geriye aşırı atılması sonucu horlama, solunum durması, morarma olabilir.

Bu hastalara foramen magnum dekompresyonu, tonsilektomi, trakeostomi, adenoidektomi gibi operasyonlar sık yapılır.

Bacak ve kolların özellikle 1. kısımları kısadır. Bacaklar başlangıçta düzdür, ancak yürüme başlayınca 'O' bacak deformitesi ortaya çıkabilir. Parmaklar kısadır. Oturma esnasında torako-lomber (sırt-bel) bölgede kamburluk oluşur. Çocuk yürüdükçe kamburluk azalır bu defa yerini bel çukurluğunun artması alır. Çocuğun yürüme kabiliyeti çok yakın bir şekilde izlenmelidir.

Akondroplazik çocuklarda nörolojik komplikasyonlar gelişebilir. Özellikle hidrosefali yönünden baş çevresi düzenli olarak ölçülmelidir. Gerekirse beyin US, CT ve MRI çektirilebilir. Foramen magnumdaki darlık, apne ve miyelopati ile sonuçlanabilir. Bu hastalar daha sonraki hayatlarında hem bel hem de boyun bölgesinde omurilik kanalı darlığı ile karşılaşabilirler. Akondroplazi otozomal dominant geçer. Akondroplazili ebeveynlerin bu şekilde bir çocuk sahibi olma ihtimalleri %50'dir. Ancak akondroplazili çocukların %75'inin anne ve babası normaldir. Ebeveynlerinde hastalık olmayan çocukların yeni bir genetik değişikliğe sahip olduğu sanılmaktadır.

Cıva nereden nasıl temin edilir?

Kırmızı civa nükleer bombaarın yapımında kullanıldığı iddaa edilen efsanevi (hayali) bir maddedir. 
İlk olarak 1980 li yıllarda Rusya medyasında fizyon bombalarının yapımında kullanıldığına dair haberler çıkmış, fakat nasıl kullanıldığı ile ilgili bilgiler verilmemiştir.
Kilogram fiyatının 100bin dolar ile 300bin dolar arasında olduğı ise bazı kaynaklar tarafından ifade edilmektedir.

Mevlevi tarikatının vekili kimdir?

Bektaşilik gibi Türk kökenli bir tarikat olan Mevlevilik, Mevlana Celaleddin Rumi tarafından kurulmuştur.Mevlana'nın oğlu Sultan Veled Çelebi tarikata daha düzen vermiş, töre ve ayinleri belirli kurallarla çerçevelemiştir. Bu tarikata girenlere "Mevlevi",toplantı ve ayinlerin yapıldığı yerlere de "Mevlevihane" denilirdi. Tarikatin başı "çelebi" diye isimlendirilir, bunlar Mevlana'nın torunları arasından seçilirdi. Mevlevi tarikatına baş seçilen Çelebi,Konya'da Mevlana'nın türbesi olan dergahta otururdu. 

Tarih kaynakları,çelebi seçilen kimselerin özel bir mevkii, sadece tarikata bağlı kişiler arasında değil, bütün toplumda büyük bir nüfus ve etkisi olduğunu belirtmektedir. Osmanlı İmparatorluğunun bütün belli başlı şehirlerinde birer mevlevihane bulunurdu. Bunun dışında, İstanbul'da büyük ve yaygın ölçüde örgütlenmiş dergahlar vardı. Her Mevlevihane'nin başına "şeyh" unvanı verilir,bu şeyhler "dede"ler, yani Mevlevi uluları-kocaları arasından seçilirdi. 1001 günlük çileyi tamamlayan derviş "dede" olmuş sayılırdı. 

Renkli ve kendine has kıyafeti, töreleri bulunan bir tarikat olan mevlevilik, Osmanlı toplumunda gerçekten etkili dinsel nitelikte bir örgüttü. Mevleviler, tennure adı verilen uzun,beyaz entarilerinin üzerine önü açık bir cüppe,başlarına da kesik koni biçimli bir külah giyerlerdi.Bu külah "sikke" diye isimlendirilirdi. Tarikatın temel ilkelerine gelince, mevleviliğin esası "edep" ti. Mevlevilerin uysal, kibar, "çelebi" diye belirlenen nitelikte olmaları bu temel ilkenin sonucudur Mevleviler arasında gerçekten ünlü şairler ve müzisyenler yetişmiştir. Yedi yaşından küçük kimseler mevleviliğe alınmazdı. Tarikata alınacak kimselerde vücut ve fikir sağlığı aranır,soy ve sop ilişkileri titizlikle incelenirdi. 

Türk müziğinin önemli bölümlerinden biri olan tasavvuf müziği, mevlevi müziğinin gerçekten değerli örnekleriyle doludur. Mevlevi ayinlerinde "sema" denilen ve dönerek yapılan raks büyük yer tutar. Bu raks topluca veya tek olarak yapılır. Mevlevi müziğinin icrasında en büyük ölçüde yer tutan saz "ney" dir. Ney çalanlar da "neyzen" olarak tanımlanır. 

Mevlevi ayinleri halka açıktı. Bu ilginç ayinlerden İstanbul'da yapılanlara, padişah da seyirci sıfatıyla katılırdı. Ayinlerde "mutrıp" denilen saz heyeti çalar, "ayinhan" diye isimlendirilen okuyucular da "ayin-i şerif okurlardı.Mevlevi müziğinin yüksek düzeyde olması,gerçek değer taşıması nedeniyle, mevlevihaneler yüzyıllarca konservatuar yerini tutmuştur.Ayinlerde okunan parçalarda güfte mutlaka Mevlana'nın şiirlerinden seçilmiş olurdu. Ancak,Sultan Veled Çelebi'nin ve başka Mevlevi ozanlarının da bestelenmiş güfteleri çoktur.