Kanuni Sultan Süleyman dönemindeki siyasi olaylar nelerdir?

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN DÖNEMİNİN SİYASİ OLAYLARI VE ÖZELLİKLERİ

A) İÇ İSYANLAR (Mısır ve Anadolu İsyanları)

1) Canberdi Gazali İsyanı (1521) : Yavuz tarafından Suriye Valiliğine atanan eski Memluk komutanlarından Canberdi Gazali, Yavuz'un ölümünü fırsat bilerek ayaklanmış ve ortadan kaldırılmıştır.
2) Ahmet Paşa İsyanı (1524) : Kanuni döneminde sadrazam olmayı beklerken Mısır’a vali olarak tayin edilen Ahmet Paşa ayaklanmış ve ortadan kaldırılmıştır.
NOT : Bu iki isyan hareketi, Memluk Devletini yeniden kurmak amacıyla ortaya çıkmıştır. Mısır isyanları olarak da bilinmektedir.

3) Baba Zünnun İsyanı (1526) : Yozgat’ta arazi meselesinden ve vergilerin ağır olduğu konusunda çıkmış gibi gösterilen bir Şii ayaklanmasıdır.
4) Kalenderoğlu (Kalender Çelebi ) İsyanı ( 1527) : Tımarların haksız yere ellerinden alındığını ileri sürerek ve Konya'da Hacı Bektaş-ı Veli soyundan geldiğini ileri süren Kalenderoğlu tarafından çıkarılmış bir şii ayaklanmasıdır.
NOT : Bu iki isyan hareketinin ortak noktası,Anadolu’da Şiiliği yaymak isteyen ayaklanma olmalarıdır.

B) AVRUPA İLE İLİŞKİLER (MACAR, AVUSTURYA, ALMANYA)

1) Belgrat'ın Alınması (1521) : Macarlardan Belgrat'ın alınmasıyla Orta Avrupa'nın kapıları Osmanlılara açıldı.
2) Rodos Adasının Fethi (1522): Rodos Sain Jean Şövalyelerinin elinde buluyordu. Şövalyeler Akdeniz'deki Türk ticaret gemilerine büyük zararlar veriyorlardı. Bu adanın alınmasıyla bu tehdit ortadan kalktı.

3) Mohaç Meydan Savaşı ve Macaristan’ın Fethi (29 Ağustos 1526)
Osmanlı Devleti’nin 1521’de Belgrad’ı fethinden sonra Osmanlı-Macar ilişkileri iyice bozulması,
Alman İmparatoru Şarlken’in Avrupa birliğini sağlamak amacıyla İspanya'yı ele geçirmiş, Fransa Kralı Fransuva'yı 1525 Pavia savaşında esir almıştı. Fransuva'nın annesinin isteği üzerine, Kanuni Fransa'ya destek olmak için II. Macaristan seferine çıktı ve Macarları Mohaç ovasında yendi(1526)
Bu zaferle Macaristan Osmanlı devletine bağlandı.
Mohaç Meydan Savaşı,dünya tarihinin en kısa süren meydan savaşıdır.(yaklaşık 2 saat)
Orta Avrupa’da Osmanlı egemenliği güçlenmiştir.
Osmanlı Devleti ile Avusturya komşu olmuş ve uzun yıllar devam edecek savaşlar başlamıştır.
NOT: Kanuni Macaristan'ı Osmanlı topraklarına katmamış, himaye altına almıştır. Bunun nedeni; Osmanlıların Kutsal Roma Germen İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti arasında bir tampon bölge oluşturmak istemesidir.

4) I. Viyana Kuşatması (1529):
Avusturya Arşidük’ü (Kralı) Ferdinand ölen Macar kralı II. Lui’nin kız kardeşiyle evliydi ve Macaristan tahtının kendisine ait olduğunu iddia etmekteydi. Macar tahtının Jan Zapola’ya (Yanoş) verilmesini kabul etmeyen Avusturya Arşidükü Ferdinand Budin’i kuşattı. Osmanlı devleti Macaristan’a yardım göndererek Budin’i geri alıp Jan Zapola’ya geri verdi. Avusturya’yı savaşa zorlamak amacıyla 1529’da Viyana kuşatıldı. Akıncılar şehrin içlerine kadar girdiler. Kuşatma kaldırıldı. Kuşatmanın kaldırılma sebepleri:
Ancak;
a) Kış mevsiminin yaklaşması,
b) Ağır topların getirilmeyişi,
c) Cephane ve erzağın yetersiz oluşu.
d) Kuşatma Avrupa’da büyük bir heyecan uyandırmıştır.

5) Almanya Seferi (1532)
Sebebi: Avusturya Kralı Ferdinand'ın Kanuni'nin İstanbul'a geri dönmesinden sonra tekrar Macaristan'a saldırması.
Sefer: Kanuni Ferdinand ve Şarlkenle bir meydan savaşı yapmak umuduyla Almanya içlerine kadar ilerledi. Ancak Şarlken ve Ferdinand karşısına çıkma cesareti gösteremeyince İstanbul'a döndü.
• İstanbul Antlaşması (1533)
Ferdinand'ın barış isteği üzerine İLK Osmanlı-Avusturya Antlaşması İstanbul'da imzalandı (1533).
Maddeleri:
Avusturya kralı protokol bakımından Osmanlı sadrazamına (başbakanına) denk olacak.
Avusturya elinde tuttuğu Macar toprakları için Osmanlılara vergi verecek.
• Önemi: Bu antlaşma,Osmanlı Devleti'nin Orta Avrupa'daki üstünlüğünün bir kanıtıdır.
• NOT: Bu üstünlük 1606 yılında yine Osmanlı Devleti ve Avusturya arasında imzalanan ZİTVATOROK antlaşmasıyla sona ermiştir.
6) Osmanlı-Fransız İlişkileri Ve Kapitülasyonlar (1535)
İlk Osmanlı-Fransız ilişkisi Fransa kralı I. Fransuva'nın Almanya İmparatoru (Kutsal Roma Germen) Şarlken ile yaptığı savaşta esir düşmesiyle başlamıştı. Bunun üzerine Fransuva'nın annesi dönemin en güçlü devleti Osmanlı Devletinden yardım istemişti (1525). Bunun üzerine Kanuni Macaristan seferine çıkarak Mohaç'da Macarları yenmiş, sonrada Avusturya ve Almanya seferlerine çıkmıştı. 
Kapitülasyonlar: Ticaret, hukuk, gümrük gibi alanlarda devletlerin birbirlerine tanıdıkları imtiyazlardır.
Kanuni Sultan Süleyman 1535'de Fransızlarla KAPİTÜLASYON antlaşması imzalamıştır.Kanuni’nin Fransızlara kapitülasyon vermesindeki amaçları şunlardır;
Fransa’yı kendi yanına çekerek Avrupa Hristiyan birliğini bozmak,
Osmanlıların Avrupa siyasetinde etkili olmasını sağlamak,
Akdeniz ticaretini canlandırmak
Osmanlı gümrük gelirlerini arttırmak,
Osmanlı ticaret mallarını Fransızlar aracılığıyla Avrupa’ya pazarlamaktır.

Kapitülasyonlarla İlgili Önemli Notlar:
1535’te imzalanan bu kapitülasyon antlaşması süresiz değildi. İki hükümdarın yaşadığı dönemde geçerli olacaktı. Ancak Kanuni'nin ölümünden sonra Fransızların isteğiyle 5 kez yenilenmiş ve kapitülasyonlar I. Mahmut döneminde 1740'da sürekli hale getirilmiştir.
Devletin gücünü koruduğu dönemlerde önemli bir sorun yaratmayan kapitülasyonlar, devletin gücünün azalmasına paralel olarak ve Avrupa'da sanayinin gelişmesiyle önemli bir sorun olmuştur.
Başlangıçta sadece Fransızlara verilen bu haklar genişletilerek, diğer Avrupa devletlerine de verilmiştir.
24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşmasıyla Kapitülasyonlar tamamen kaldırılmıştır.

C) DENİZLERDE GELİŞMELER

1) Rodos Adasının Fethi (1522): Rodos Sain Jean Şövalyelerinin elinde buluyordu. Şövalyeler Akdeniz'deki Türk ticaret gemilerine büyük zararlar veriyorlardı. Bu adanın alınmasıyla bu tehdit ortadan kalktı.
2) Barbaros Hayrettin Paşa'nın Osmanlı Hizmetine Girmesi ve Cezayir’in Osmanlı topraklarına katılması (1533)
Barbaros Akdeniz'de faaliyet gösteren bir Türk korsanı idi. Kuzey Afrika'da başarılar kazanmış ve Osmanlılardan aldığı destek kuvvetlerle CEZAYİR’e sahip olmuştu. Osmanlı Donanması, kara ordusu kadar güçlü değildi. Bu yüzden Kanuni Sultan Süleyman Barbaros'u Osmanlı Hizmetine girmeye çağırdı. Barbaros'un bu teklifi kabul etmesiyle Osmanlı donanması güçlenirken, Cezayir de Osmanlı topraklarına katılmış oldu.

3) Preveze Deniz Savaşı (28 Eylül 1538):Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı donanmasıyla, Andrea Dorya komutasındaki Haçlı donanması (Venedik,Ceneviz,Malta,İspanya ve Portekiz donanmaları) arasında yapılan bu deniz savaşını Osmanlı Devleti kazandı.
Önemi: Preveze deniz zaferiyle Akdeniz’deki Osmanlı Egemenliği kesinlik kazanmış, Akdeniz bir Türk gölü haline gelmiştir.

4) Nice (Nis) Kuşatması (1543): Fransa Kralı I.Fransuva ile Alman İmparatoru Şarlken arasında devam eden mücadeleler sırasında I.Fransuva Nis kentini kuşatmış ve bu sırada da Osmanlıdan yardım istemişti.Kanuni, Barbaros Hayrettin Paşa’yı Fransa'ya yardım amacıyla göndermiş ve Barbaros ,Fransız donanmasıyla birleşerek Nis'i kuşattı,kaleyi ele geçirdi ve bu kale Fransızlara verilmiştir.(1543).
5) Trablusgarp'ın Alınması (1551): Sinan Paşa ve Turgut Reis 1551 yılında Malta Şövalyelerinin elindeki Trablusgarp'ı aldı.
6) Cerbe Deniz Savaşı (1559): Andrea Dorya komutasındaki Haçlı Donanması ile Turgut Reis ve Piyale Paşa'nın komutalarındaki Osmanlı kuvvetleri arasındaki bu deniz savaşını Osmanlılar kazandı. 
Önemi: 1538 tarihli Preveze Deniz Zaferi’nden sonra Osmanlıların en büyük deniz savaşı Cerbe Deniz Savaşı’dır.Bu zaferle Batı Akdeniz ve Kuzey Afrika’da Türk egemenliği kesinleşmiştir. 

7) Hint Deniz Seferleri (1538–1553) ve Sonuçları
Hint deniz seferlerinin düzenlenmesinde etkili olan faktörler şunlardır;
Coğrafi Keşifler sonucunda Hint deniz ticaretinin Portekizlilerin denetimine girmesi,
Portekizlilerin,Hint denizinde Müslüman tüccarların ticaretini engellemesi,
Portekiz’in baskısı altındaki Hindistan İslâm devletlerinin (Gücerat İslâm Devleti) Osmanlı Devleti’nden yardım istemesi etkili olmuştur.
AÇIKLAMA : Osmanlı Devleti,Portekizlilerin Hint denizindeki bu egemenliklerini kırmak amacıyla 15 yıllık sürede toplam 4 kez Hind Deniz Seferleri düzenlenmiştir.
I.Hint Seferi 1538 Süleyman Paşa,
II. Hint Seferi 1551 Piri Reis,
III. Hint Seferi 1552 Murat Reis, 
IV. Hint Seferi 1553 Seydi Ali Reis katılmıştır.

Hint Deniz Seferlerinin Sonuçları şunlardır;
• Osmanlı Devleti'nin Hint deniz seferlerine gereken önemi vermemesi, donanmanın okyanuslara dayanıksız olması gibi sebeplerden dolayı istenilen sonuç elde edilememiş, birtakım başarılar kazanılmışsa da bu seferler başarısız olmuştur.
• Hint deniz seferleri sonucunda Arap Yarımadası, Habeşistan, Sudan, Eritre Osmanlı hâkimiyetine girdi.
• Kızıldeniz Türk gölü oldu.
D) OSMANLI - İRAN İLİŞKİLERİ
İran üzerine Irakeyn (1534), İran (1548) ve Nahcivan (1553 -1555) seferleri olmak üzere üç sefer düzenlenmiştir. Bu seferler sonucunda Osmanlı Devleti galip gelmiş ve İran'ın barış istemesi üzerine Amasya Antlaşması imzalanmıştır (1555)
• Not 1: Osmanlı Devleti ile İran arasında imzalanan ilk anlaşmadır. 

Yapım eki nedir, örneklerle açıklayabilir misiniz?

Çekim eki

Vikipedi, özgür ansiklopedi


Türkçe'de bir ismin sonuna gelip kelime kökü ile anlam bakımından ilişkili yeni bir kelime oluşturan ektir.Basit yapılı bir kelime başına gelirse yapısını değiştirmez.Sadece çekim eki alan isimler basittir.
Konu başlıkları

  • 1 Çokluk Eki
  • 2 Hal Ekleri
  • 3 İyelik Ekleri
  • 4 İlgi Ekleri (Tamlama Ekleri)
  • 5 Eşitlik Eki
  • 6 Ek eylem ekleri

Çokluk Eki 

İsimlerin sayı bakımından çokluğunu bildirirler*elmalar,çocuklar ,öğrenciler.

Hal Ekleri 

  • Kitabı ver (belirtme hali)
  • Yola bak (Yönelme hali)
  • Evden geliyorum (ayrılma hali)


  • Sende kaldı (Bulunma hali)
  • Sıradan insanlarla işim olmaz.
  • Bunlar gözde çocuklardır.
  • Sudan sebeplerle yanıma gelme

İyelik Ekleri 

Eklendiği isimlerin kime ait olduğunu ifade eder.


  • Kitabım,kitabı, kitabı, kitabımız, kitabınız, kitapları iyelik eklerini, ismin başına benimonunbizimsizinonların zamirlerini getirerek bulabiliriz.

İlgi Ekleri (Tamlama Ekleri) 

"ın, in, un, ün" biçimindedir.Belirtili isim tamlaması kurar.


  • kapı—n—ın kol—u , müdür—ün oda—sı
  • Bebek-in Beşiğ-i Saray-ın Bekçis-i

Eşitlik Eki 

"-ca,--ce" biçimindedir.
  • Sence bu doğru mu?
  • Çocukça davranma
  • Okul"ca" geziye gittik.
  • Sizcede sinir
  • Tatlıca gülümsedi

Ek eylem ekleri 
Ana madde: Ek fiil (Türkçe dil bilgisi)
İsim soylu sözcükler yüklem yapma göreviyle kullanılan eklerdir.
  • iyi—y-im, iyi—sin, iyi—dir, iyi—y-iz, iyi—siniz, iyi—dirler

Atatürk hangi savaştan sonra başkomutan olmuştur?

Atatürk'ün Başkomutan Olması

MUSTAFA KEMAL'İN BAŞKOMUTAN OLMASI(5 Ağustos 1921)
- 5 Ağustos 1921'de Mustafa Kemal Eskişehir ve Kütahya Savaşı'ndan sonra Yunan­lıların yenileceğini, bunun yapılabilmesi içinde kararların çabuk verilmesini istiyordu
Mustafa Kemal "Başkomutan" seçildi. (8 Temmuz 1919'da Osmanlı Ordusunda bıraktığı askerlik görevini TBMM ordusuyla 5 Ağustos 1921'de yeniden aldı.)
* Mustafa Kemal Başkomutan olunca "Tekalifi Milliye" (Milli yükümlülükler) adı altında kanun çıkarttı. (Tekalif-i Milliye kararları Sakarya Savaşı'nın hazırlıklarını tamamlamak amacıyla ortaya çıkarmıştır.)
Bu kanunun amacı ordunun ihtiyaçlarını karşılamaktı. (Teka­lif-i Milliye emirlerinin uygulama­sında çıkabilecek sorunları ortadan kaldırmak ve otoriteyi tam sağlamak amacıyla İstiklal Mahkemeleri kuruldu) 

Proteinlerin canlılar için önemi nedir?

Proteinlerin önemi

Hücrelerin yapı taşı olan proteinler, aminoasitlerin bir araya gelmesinden oluşmuşlardır. Bilinen 22 aminoasidin 8 tanesi vücutta yapılamadığından, elzem aminoasit olarak adlandırılır. Proteinler kemikten saça, kandan beyine tüm dokularda bulunurlar; dokuların yenilenmesinde ve onarımında kullanılırlar. Çeşitli enzimler, hormonlar ve salgılar protein yapısındadır.
Aminoasitlerden bir kısmı, organizma tarafından üretilirken, 8 tanesini vücut kendi kendine sentez yapamadığı için doğal besin kaynaklarından alınması gerekir.
Protein, hücre yapısının temel organik maddesidir. Yetişkinlerin vücut ağırlığının % 16-18 kadarı proteindir. Vücuttaki toplam proteinin % 45i kaslarda, kalanı diğer dokulardadır. Protein; büyüme, gelişme, sağlıklı yaşama ve zeka gelişimi gibi insan hayatıyla ilgili her türlü olayda rol oynar. Proteinler besinlerle alınır, fazla alınırsa bile vücutta depolanmaz. Ancak kısa süreli yetersizliklerde kullanılabilecek kadar yedek protein birikebilir. Karbonhidrat ve yağlardan protein yapılmaz. Vücudun çalışması için sürekli protein harcanır. Besinlerle yeteri kadar alınmazsa yedek protein tükendikten sonra, hücredeki yapısal proteinler yıkılmaya başlar ve sağlık bozulur. Bunun için günlük protein ihtiyacının düzenli karşılanması gerekir.
Dengeli beslenme için, her yetişkin bayan günde en az 60 gr.; erkek de 70 gr. olmak üzere, ağırlıklarına bağlı olarak kilo başına 0.8 gr. ile 1 gr. protein almalıdır. Kas geliştirmek isteyen sporcularda bu oran kilo başına 1.5 ile 2 gr.a kadar çıkar.
Yeterli ve dengeli beslenmede her öğünde en az iki porsiyon (60 gr.) et grubu besinler tüketilmelidir. İki porsiyon, günlük protein tüketimimizin 1/3ünü oluşturur.
Vücuda giren proteinler sindirim enzimleriyle, aminoasitlerle parçalanır ve emilirler. 
Nerelerde bulunur?
Bütün hayvansal ve bitkisel yiyeceklerde protein vardır. Ancak içerdikleri protein miktarı ve aminoasit oranları farklıdır. Yiyeceklerle alınan elzem aminoasitlerin uygun oranlarda bulunması protein sindirimini, yani vücut proteinine dönüşümünü kolaylaştırır ve hızlandırır. Genellikle hayvansal besinlerde bulunan proteinlerin aminoasit bileşimleri, vücut gereksinmesine uygundur. Bitkisel proteinlerde bulunan aminoasitlerden bir veya iki tanesi ise gerekenden azdır.
İnsan sütü ve yumurtada bulunan proteinler, vücut proteinlerine tam olarak dönüşebilmektedir. Bu nedenle anne sütü ile beslenen ve vücudu için yeterli proteini sağlayan bebeklerde hiçbir zaman ilk 8-6 ay protein yetersizliği görülmez.
Et, balık, süt ve benzeri yiyeceklerden alınan proteinin büyük bir çoğunluğu da vücutta proteine dönüşebilir. Ancak, bitkisel proteinlerin vücutta kullanılma oranı, hayvansal besinlerden elde edilenlerin kullanılma oranı kadar yüksek değildir. Bunun sebebi ise gerekli bazı aminoasitlerin bitkisel besinlerde daha az bulunması ve bunların sindirim oranlarının düşük olmasıdır.
Protein dengesi
Beyin gelişiminin % 90ı 3 yaşına kadar tamamlanır. Bu dönemdeki protein yetersizliği zeka gelişimini olumsuz yönde etkiler.
Fazla protein alınırsa; vücutta belirli protein deposu olmadığından yağa dönüşerek depo edilirler. İyi kaliteli proteinlerden hayvansal kaynaklı proteinler tercih edildiğinde kolesterol oranı artacağından, ileri yaşlarda kalp damar hastalıklarına yakalanma riski artabilir. 
Yetersiz protein alınırsa; vücut kendi hücrelerini kullanır. Büyüme yavaşlar, ağırlık kaybı görülür. Hastalıklara yakalanma oranı artar, iyileşme süreci uzar ve kansızlık oluşur.
Proteinler, yeterli ve dengeli alındığında; büyüme ve gelişmeyi sağlar. Doku onarımı ve yapımında, hemoglobin, enzim ve hormonların yapımında, vücudu dıştan gelen mikroplara karşı savunmada rol oynar.
Günlük protein tüketiminde hayvansal ve bitkisel kaynaklar eşdeğer olmalıdır. Hayvansal protein tüketmeyenlerde; protein, demir, kalsiyum, B12 ve D vitaminleri yetersizdir.

Ekvatorda ve kutupta ağırlık nasıl değişir?

Ağırlık, bir cisme uygulanan kütle çekim kuvvetidir. Dinamometre ile ölçülür. Dünya'da bir cismi ele alırsak yükseğe çıkıldıkça ağırlığı azalır, kutuplara gidildikçe ağırlığı artar, ekvatora gittikçe ağırlığı azalır, dünyanın merkezine inildikçe ağırlığı artar.