TEMA Vakfı' nın Kuruluş Amaçları Nelerdir?

  •  Ülke topraklarımızı tehdit eden erozyon ve çölleşme tehlikesine dikkat çekmek ve bu mücadelenin bir devlet politikası hâline gelmesine katkı sağlamak,
  • Toprakla birlikte dünya üzerindeki ekosistemi oluşturan su, orman, biyolojik çeşitlilik gibi tüm doğal varlıkların korunması ve insan kaynaklı iklim değişikliğine dair politikaların ve toplumsal bilincin oluşturulması için çalışmak,
  • Doğal ormanları korumak, ağaçlandırma çalışmaları yaparak topluma ağaç sevgisi aşılamak,
  • Tarım alanları, çayır ve meraları korumak, geliştirmek ve buraların amacı dışında kullanılmasını önlemek,
  • Doğal varlıkların korunması ve bunların doğru şekilde yönetilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasına öncülük etmek ve destek vermektir.


2. Viyana Kuşatması Sebepleri ve Sonuçları

Viyana Kongresi sebepleri:

Napolyon savaşları yüzünden bozulan Avrupa’nın siyasal durumunu düzeltmek ve Avrupa’nın gelecekte alacağı durumu belirtmek ve saptamak amacıyla tüm Avrupa Devletleri Viyana’da büyük bir kongre topladılar. Kongreyi dört büyük devlet, yani ingiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya yönettiler. Kongreye Avusturya Başbakanı Prens Meternich başkanlık etti. Fransız Devrimi sonrasında Avrupa’da ortaya çıkan sorunlara ilişkin görüşmelerin yapıldığı kongre, Fransız Devrimi’ni izleyen çağ “ulusçuluk çağı” olarak nitelenmektedir. Çok uluslu Avusturya İmparatorluğu Başbakanı Franz von Metternich, tehlikeli gördüğü ulusçuluk akımının ortaya çıkabileceği sorunların çözümlenmesi için, Avrupa’nın tutucu güçlü devletlerini ortak hareket etmelerinin ortamını sağlamak amacındaydı. Komisyonlar biçiminde çalışmalarını yürüten bu uluslararası kongrenin ilk örneği olması açısından ilginç ve önemlidir.

Osmanlı İmparatorluğu Viyana Kongresi’ne katılmamıştır. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu böyle bir konferansta Balkan sorununun gündeme geleceğinden ve ödün vermek zorunda kalmasından korkuyordu. Ayrıca Avusturya’nın “toprak bütünlüğünü garanti etme” önerisini de iyi karşılamıyordu. Viyana kongresi kararlarının en önemli maddeleri şunlardır. Fransa’nın 1792 sonrasında ele geçirdiği tüm toprakları geri alınıyordu. ingiltere Malta’yı ve Yeni adaları, Hollanda’ya ait olan Cope Colony’yi, Seylan’ı, Honduras’ı, Guyan’ı ve Trinidat’ı, Danimarka’dan de Helgoland’ı alıyordu. Rusya, Finlandiya’yı İsveç, Norveç’i alıyordu. Prusya Posen bölgesini, Saksonya’nın önemli bir bölümünü, Ren’in batı kıyılarını alıyordu. Avusturya’da topraklarını genişletiyordu. Belçika Hollanda’yla birleşerek Niederland adlı bir devlet oluşturuyordu. Almanya otuz sekiz devletli Germen Konfederasyonundan oluşacaktı.

italya parçalanıyordu, esir ticaret yasaklanıyordu, bunun uygulanması taraf devletlere veriliyordu. Uluslararası nehirlerde ilke olarak ticaret ve ulaşım serbestisi tanınıyordu.

Viyana Kongresi, Avrupalı devletlerin aralarındaki sorunları toplantılar yoluyla çözme girişimlerinin başlangıcı oldu. Ayrıca, Avrupa Kökenli klasik uluslararası hukukun genişletilerek nispeten sistematize edildiği dönemin başlangıcı olarak da kabul edilir. Diğer yandan, Viyana Kongresi ile ortaya çıkan Avrupa Ahengi Sistemi çerçevesinde belirginleşmeye başlayan uluslararası hukuk sistemi ise, bu “ahengi” sağlayan temel aktörler olan büyük devletlerin kontrolünde bir nitelik taşımaktadır. Genel hatları ile I. Dünya Savaşına kadar süren dönemde, uluslararası hukuk kurallarının oluşması, başta Viyana Kongresi olmak üzere devletler arasında yapılan antlaşmalar çerçevesinde gelişmiştir.


Viyana Kongresi Sonuçları :

Viyana kongresi ile Avrupa’da yeni bir statü doğmuş oluyordu. Kongrede Fransız İhtilali’nin Avrupa’ya yaydığı insan ve vatandaşlık haklarından hiçbirisi, yani hürriyet, milliyet ve eşitlik prensipleri göz önünde tutulmamış, sırf siyasal emel ve istekler üzerine kararlar verilmiştir. Bundan dolayı Viyana Kongresi kararları yürütebilmek için silaha başvurmak zorunda kalmıştır. Viyana Kongresinden sonra (1815-1830) İngiltere, Rusya, Prusya ve Avusturya kendi çıkarlarına göre ve bu çıkarların uyuşması oranında Avrupa’da yeni bir statü kurmuşlardı. Bu devletler Avrupa düzenini korumak, krallık rejimine karşı yapılacak ihtilal hareketlerini bastırmak ve Avrupa’yı mutlak krallık rejimiyle yönetmek için aralarında bazı antlaşmalar yaptılar. Avrupa tarihinde bu devreye Restorasyon devri denilmiştir. Avrupa’nın büyük devletleri, Viyana Kongresi kararlarını yürütmek amacıyla, iki ayrı bağlaşma kurmuşlardır;

Kutsal İttifak (1815 ): Viyana Kongresi kararlarının nasıl uygulanacağı tam belli değildi. Sürgünde bulunan Napolyon’un Fransa’da tekrar iktidara gelmesi Avrupa’nın üç büyük devletini harekete geçirdi. Bu ittifak Rusya, Avusturya ve Prusya arasında yapılmıştır. Kutsal İttifakın amacı Fransız İhtilali’ne karşı bir tepki olmuş ve mutlakıyetçi güçlendirmeyi esas almıştır. Fransa’da sonradan katılmıştır.

Dörtlü İttifak (1815 : İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya arasında yapılmıştır. Bu ittifakın kurucusu Prens Meternich’tir. Bundan dolayı buna Meternich Sistemi de denir. Dörtlü İttifak Kutsal İttifakın yetersizliği üzerine ortaya çıkmıştır. Bu dört devlet başka düşüncelerin yayılmasını silah gücüyle durdurmayı kararlaştırmışlardır. Böylece her türlü özgürlük hareketi bastırılacaktır. Fakat gittikçe gelişen özgürlük akımları sonucunda meydana gelen ihtilallerin önü alınamadı.

Meternich Sisteminin Sona Ermesi :

Restorasyon devri 1827 yılına kadar ancak sürebilmiştir. Çözülme önce İngiltere’nin Dörtlü İttifaktan ayrılmasıyla başladı. Bunun arkasında Osmanlı Devleti’nde Rum İsyanı çıktı. Meternich, Osmanlı Devleti antlaşmaya dahil olmadığı halde, Rum isyanının beraber bastırılmasını teklif etti. Buna karşılık Rusya ve Fransa, Rumlara yardım ettiler. İngiltere de bunlara katıldı. Sonunda, Navarin’de Osmanlı donanmasını yakarak kendi prensiplerini kendileri yıktılar.

Miryokefalon Savaşı'nın Türk Tarihindeki Önemi Nedir​?

 Anadolu’nun Türk yurdu olmasında tarih içinde birçok önemli savaş meydana gelmiştir. Bunlardan ilki 1040 yılında gerçekleşen Dandanakan Savaşı'dır. Ardından 1071 yılında Bizans ile Türk orduları arasında Malazgirt Savaşı meydana gelerek Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır.

1176 yılında gerçekleşen Miryokefalon Savaşı sonucunda Anadolu coğrafyası Türk yurdu haline gelmiştir. bu savaşla Anadolu’nun Türklere ait olduğu kanıtlanmıştır. Anadolu coğrafyasından Türklerin çıkarılamayacağı anlaşılmıştır. Türkler, Anadolu’yu yurt edinmiş ve bedel ödeyerek vatanlarını savunmaya başlamışlardır. Bin yıllık vetire böylece kesin olarak başlamıştır. Tarih boyunca da bu şekilde de devam etmiştir. En son Milli Mücadele de Anadolu’nun terk edilemez olduğu gözler önüne sermiştir.

Vahyin Gelişi ile Toplumda Neler Değişmiştir?

  •  Vahiy, bâzen uykuda görülen ve görüldüğü gibi tahakkuk eden sâdık rüyâlar şeklinde gelirdi.
  • Vahyedilecek kelâm, melek görünmeksizin Peygamber -aleyhissalâtü vesselâm-’ın kalbine ilkâ olunurdu.
  • Vahiy meleği, “Cibrîl Hadîsi”nde[1] olduğu gibi insan sûretine girerek, vahyedilecek şeyi bildirirdi.
  • Vahiy bâzen de, dehşetli bir çıngırak sesi gibi gelirdi. Vahiy hâli geçince, Peygamber Efendimiz meleğin söylemiş olduğu şeyi iyice öğrenmiş olurdu.
  • Cebrâîl -aleyhisselâm- iki defâ vahyi aslî sûretiyle görünerek getirmiştir. Bunlardan birincisi vahyin fetret dönenimi müteâkip Peygamber Efendimiz Hirâ Mağarası’ndan inerken, ikincisi ise Mîrâc Gecesi’nde Sidretü’l-Müntehâ’da vâkî olmuştur.
  • Allâh Teâlâ’nın, Mîrâc’da olduğu gibi arada vahiy meleği bulunmaksızın, ilâhî kabul ve ikrâma nâil kılarak Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e doğrudan vahyetmesidir.
  • Cebrâîl -aleyhisselâm-’ın Allâh Rasûlü’ne uyku hâlinde iken vahiy getirmesidir. Bâzı müfessirler, Kevser Sûresi’nin bu şekilde nâzil olduğunu ifâde ederler.