Salazar portekizlileri yönetme şeklinin ''3F'' kuralı olduğunu söylerken ''fado'' ve ''Fiesta''dan sonra hangisini söylemiştir?

Salazar portekizlileri yönetme şeklinin ''3F'' kuralı olduğunu söylerken ''fado'' ve ''Fiesta''dan sonra hangisini söylemiştir?

FUTBOL

Michel de Montaigne Kimdir?, Michel de Montaigne Hakkında bilgi verir misiniz?

Michel De Montaigne 
( 1533-1592) Fransız yazar. Hukuk okudu. Bordeaux parlamentosunda danışman iken 1570'de görevinden ayrılarak şatosuna çekildi. 1572'de ünlü Denemeler adlı eserine başladı; bu eseri yazmayı ömrü boyunca sürdürdü. 1581-1585 arasında Bordeaux belediye başkanlığını görevini yürüttü.

Montaigne deneme türünün ustasıdır. Denemeleri uzunlukları birbirinden çok farklı 107 bölümden oluşur. En ilgi çekici bölümler tutarsızlık, hırs konularıdır. Eserlerinde Epikürcü bir ahlak anlayışını sergilemiştir. Denemeler Türkçe'de de çeşitli zamanlarda yayınlanmıştır. 



michel de montaigne nin hayati, montaigne eserleri, montaigne nin hayati, monteyn hayati, monteynin hayati

Ezop, Beydeba ve La Fontaine'den fabl örnekleri verir misiniz?

Fabl örneği/Keçi Can Pazarında

Keçiciğin aklı bir karış havada ya, sürüsünü bir yana bırakmış, bir başına otlaya otlaya çekip gitmiş. Hain koca kurt, kaçırır mı; hemen görmüş keçiciği:
"Heh, işte ağzıma lâyık bir lokma. Yaşasın!" demiş.
Keçicik, bakmış can pazarı. Hiç kurtuluş murtuluş yok:
"Eh, n'apalım, demek kaderimizde sana yem olmak varmış kurt ." demiş. "Madem ölüm kapıya geldi, bari bana biraz kaval çal ki, neşeleneyim, kendimi unutup öyle öleyim.."Kurt, "Son isteği zavallının... "demiş. Bulmuşbir kaval, füyt füüyt çalmaya başlamış. Kurt çalmış, keçicik, oynamış. Derken ötelerden kaval sesini alan köpekler koşturmuşlar; gelmişler, kurdu önlerine düşürüp bir güzel kovalamışlar. Kaçmadan önce, kurt, durumu anlayıp oyuna geldiğini sezinlemiş:
"Suç sende değil bende. Neme gerekti benim kaval çalmak, neme gerekti bana köçekli kurban!" demiş.
Zamansız bir işe kalkışmanın sonu budur. Ölçmeli, biçmeli adımını ona göre atmalı. Tersi oldu mu, işte böyle Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurundan olursun. (Aisopos, Ezop Masalları, Tarık Dursun K. Mayıs 1981.)

beydeba fabllari, ezop fabl ornekleri, fabl ornekleri la fontaine, la fontaine fabl ornekleri, la fontaine fabllari

Eski çağlarda insanlar elektrik olmadan nasıl yaşıyorlardı?

Eskiden daha insan gücüne dayalı bir hayat vardı.. elektrikli aletler yokken kömür ütüleri, elde yıkanan çamaşırlar ve odun fırınları vardı.. aydınlatmada ise gaz lambaları, çıralar ve mum kullanılıyordu.. 
ihtiyaçlar mübadele usulü giderildiği için herkes sadece ihtiyacı olan şeyi alıyordu..
doğadan aydınlatma,ısınma,ve yemek pişirme alanında daha çok faydalanılıyor, şimdiki elektrikli aletlerin yaptığı işler se insan ve hayvan gücüne dayalı olarak yapılıyordu



elektrik olmadan once, elektrik olmadan once hayat nasildi, elektrik olmadan onceki yasam, elektrik yokken yasam nasildi, eskiden hayat nasildi

Deniz, göl ve akarsuların ekonomiye katkısı nedir?

Sulak alanlar, yeryüzünün en zengin ve en üretken ekosistemlerini oluşturmaktadır. Bu alanlar
yöre insanlarına ve ülkenin geneline geniş yelpazede hizmet veren oldukça karmaşık doğal
sistemlerdir ve yeryüzündeki başka hiçbir ekosistemle karşılaştırılmayacak ölçüde işlev ve değerlere
sahiptir.6000 yıl boyunca insan topluluklarının uygarlıklarını nehir vadileri ve taşkın
düzlüklerinde kurmaları rastlantı değildir. Daha birçok sulak alan sistemi insan topluluklarını
hayatta kalmaları ve gelişmeleri için kritik öneme sahip olmuşlardır. Sürekli gelişen teknoloji
bize doğanın önemini unutturmuş gibi görünebilir. Ancak sürdürülebilir olmayan ve plansız bir
şekilde yapılan alan kullanımlarından dolayı yaşanan çevre felaketleri (seller, fırtınalar,
toprak kaymaları vb.) tersini göstermektedir. Asıl olan doğal ekosistemlerin desteğine hala
ihtiyacımız olduğudur. Geçtiğimiz yıllarda sulak alan ekosistemlerinin değeri giderek anlaşılmaya
başlanılmıştır. Dünya nüfusunun dörtte biri bugün suya çok güç koşullarda ulaşmaktadır. 2025 yılında
dünyada her üç kişiden ikisi kuraklıkla karşı karşıya kalabilecektir. İklim değişikliğinin insanlar
ve yaban hayatı üzerinde etkileri artıkça sulak alanların hızla değişen koşullara uyum yeteneği
vazgeçilmez bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla da dünya çapında sulak alanlara ve
onların işlevlerine verilen değer üzerine araştırmaların artması doğaldır. Sulak Alanlar, tropik
ormanlardan sonra biyolojik çeşitliliğin en yüksek olduğu ekosistemlerdir. Pek çok tür ve
çeşitteki canlılar için uygun beslenme, üreme ve barınma ortamı olan sulak alanlar, yalnız
bulundukları ülkenin değil, tüm dünyanın doğal zenginlik müzeleri olarak kabul edilmektedir.
Yakın çevresinde yaşayan halkın yaşamında önemli yer tutan, bölge ve ülke ekonomisine katkılar
sağlayan sulak alanlar; doğal dengenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması yönünden de diğer
ekosistemler içinde önemli ve farklı bir yere sahiptirler. Sulak alanların önemini aşağıdaki
şekilde özetlemek mümkündür. 1. Yeraltı suyu reşarjı ve deşarjı, taşkın kontrolü, taban suyunun
dengelenmesi gibi işlemleri ile bulundukları bölgenin su rejiminin dengelenmesine katkı
sağlarlar.2. Bulundukları çevrenin nem oranını yükselterek başta yağış ve sıcaklık olmak üzere iklim
elemanları üzerine olumlu etki yaparlar.3. Tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak ve besin
maddelerini kullanarak suyu temizlerler. Özellikle suların yoğun olduğu sulak alanlar, atık
sulardaki organik ve inorganik maddelerin arıtılmasında önemli rol oynarlar. 4. Tropikal
ormanlarla birlikte yeryüzünün en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemleridir.5. Sulak
alanlar yüz binlerce yıllık doğal süreçler sonucu meydana gelmiş ve ortama karakterize olmuş
zengin bitki ve hayvan türleri ile yoğun organizma koleksiyonuna sahip yeryüzünün en önemli
genetik rezervuarlardır. 6. Sulak alanlar başta balıkçılık olmak üzere, hayvancılık, saz kesimi
ve rekreasyonel faaliyetlere sağladığı imkânlar nedeniyle yüksek bir ekonomik değere sahip
olup, bölge ve ülke ekonomisine katkı sağlarlar

Bütün bu özellikler; sulak alanların mutlak surette gelecek için korunması gerekli alanlar
olduğunu ortaya koymuştur.
Sulak alanlar, farklı insan kullanımları nedeniyle tehdit altındadır. Tür kaybına ve habitat
tahribatına yol açan faktörler şöyle sıralanabilir.· Sulak alanları besleyen kaynaklar üzerine
baraj inşa edilmesi, yönlerinin değiştirilmesi ve sistemden aşırı miktarda su alınması;· Tarımsal,
evsel ve endüstriyel atıklardan kaynaklanan kirlenme sonucu su kalitesinin
bozulması;· Tarımsal alanlar ve yerleşim bölgeleri açmak amacıyla sulak alanların kurutulması ve
doldurulması; Günümüzde artık bu tür uygulamalardan kaçınılmaktadır.· Yasadışı ve aşırı balık
avlanması;· Kuşların, sürüngenlerin ve bunların yavrularının yasadışı olarak avlanması veya
yumurtalarının toplanması;· Aşırı otlatma;· Su bitkilerinin sökülmesi sazların yakılması ve kontrolsüz
saz kesimi;· Lagünlerin yavru balık yetiştirme alanları olarak kullanılması;· Yabancı türlerin
ortama katılması;· İkincil konut ve turizm;· Sedimantasyon.
Toplam 457 kuş türünün bulunduğu ülkemizdeki sulak alanlar özellikle göçmen türler için yaşamsal
öneme sahiptir. Ülkemizdeki sulak alanların uluslararası düzeyde önem taşımasının asıl nedeni; Batı
Palearktik Bölgedeki kuş göç yollarından en önemli ikisinin Türkiye üzerinden geçmesidir.
Doğu Karadeniz Bölgesinden Türkiye’ye giren Çoruh Vadisi göç rotası ile
200.000’den fazla yırtıcı kuş Çoruh nehri üzerinden uçarak Doğu Anadolu Bölgesindeki sulak
alanlarda barınırlar. Türkiye üzerindeki bu göç, Batı Palearktik Bölgedeki en büyük yırtıcı göçüdür.
Karadeniz'in batısında Trakya üzerinden ülkemize girerek İstanbul boğazı üzerinden Anadolu'ya
geçen Boğaziçi göç rotası, 200-700 lük gruplar halinde 250.000 in üzerinde leyleğin
gösterişli geçişlerine sahne olmaktadır. 
Kuşların göçleri sırasındaki bu uzun yolculuklarını güven içerisinde yapabilmeleri için,
Türkiye'deki sulak alanların varlığı herhangi bir ülkedekinden daha fazla önem taşımaktadır


akarsularin ekonomimize katkilari, akarsularin ekonomimize katkisi, akarsularin ekonomiye katkisi, gollerin ekonomiye katkilari, gollerin ekonomiye katkisi,