Seviyorsam seveceksin arkadaş

 ''Seviyorsam seveceksin arkadaş!'' lardan geldik buraya kadar, kendi başına gelince aynısı olmuyor işte.. Seni seven umrunda olmuyor, olmuyor ya da saçma sapan sebepler içinde boğuluyorsunuz.. Bir yandan da kıramama hevesi, kırmak kolay değil bizim için.. ‘’Arkadaş kalalım’’ yaraları var bedenlerimizde, fakat biz kullanamıyoruz aynı cümleyi. Kaybetmek istemiyoruz, imkansızdan da vazgeçemiyoruz. Kusura bakmayın lütfen! Hepimiz, aşk fakirleriyiz.

-RIDVAN KESKİN

Fazla bir şey istemiyorum

Fazla bir şey istemiyorum;

Aynaya bakma önceliği kavgası mesela,
Aynı evde..
Bizi tanıştıran bir ortak arkadaşın düğününe gideriz belki?
ya da bir nikaha, nikah şaidi olarak?
Diğerlerinden bir farkımız olmalı,
Düğün salonuna el ele girmeliyiz,
5 parmağım 5 parmağına sarılı.
Dışarısı soğuk, üşümüşler ama umurlarında değil.
Görenler en içten ''Allah ayırmasın''larını söylemeli bize.

Kavga ediyorsak eğer,
Konusu ''Sabah kahvaltıyı kim hazırlayacak?'' olmalı,
veya çoraplarımı koltuğun kenarına iliştiriyorum diye kızabilirsin bana..
Bir kavga olacaksa eğer aramızda, aynı evde olmalı.

Varsın konu, hazırladığın yemekleri beğenmemem olsun.
Kızabilirsin bana..
Eğer aynı evde olacaksak, hep sen haklısın.

Fazla bir şey istemiyorum;

Yağmurlu bir günde,
Gök gürültüsünden korkarak ortamıza girmeye çalışan birisi..

Sabah uyandığımda seni göremiyorsam eğer,
Bu sadece kahvaltı hazırlamak için mutfakta olduğunu anımsatsın bana.

Seni göremiyorsam eğer,
Gök gürültüsünden korkan ve aramıza girmeye çalışan birisi yüzünden olsun.

Bunların hepsi olacaksa eğer,
Bırak aynı evde olsun.


Rıdvan Keskin

Rıdvan Keskin


''Seviyorsam seveceksin arkadaş!'' lardan geldik buraya kadar, kendi başına gelince aynısı olmuyor işte.. Seni seven umrunda olmuyor, olmuyor ya da saçma sapan sebepler içinde boğuluyorsunuz.. Bir yandan da kıramama hevesi, kırmak kolay değil bizim için.. ‘’Arkadaş kalalım’’ yaraları var bedenlerimizde, fakat biz kullanamıyoruz aynı cümleyi. Kaybetmek istemiyoruz, imkansızdan da vazgeçemiyoruz. Kusura bakmayın lütfen! Hepimiz, aşk fakirleriyiz.

-Rıdvan Keskin

Sene 2005

Sene 2005 olması lazım hesaplarıma göre. Mevsim son bahar yahut kış.. Soğuktu hava, bir yaz serinliği değildi iliklerimize kadar işlemişti soğuk. Günlerden Cumartesiydi bunu çok iyi hatırlarım… Hatırlamama sebep; O soğuk içinde çalışan, mahallemizin muhallebicisi Mustafa Abi’dir.. Kendisi emekli memur, bir hasta kızı var Zeynep. Onun ilaçlarını getirebilmek için yurt dışından Cumartesi muhallebi satardı, haftaiçi bekçilik yapardı.. Bir Pazarı vardı dinleneceği, onu da kahvelerde geçirirdi.. Çünkü evde dırdır beklerdi onu.. Dır Dır Neclaaa… Mustafa Abi’nin karısı, bütün emekliyi o yerdi, gerisini de ilaçlar zaten.

Cumartesi… 25 Kuruşun mutlu edebildiği Cumartesi.. Daha ne isterdi ki bir çocuk? Okul yok ve Mustafa Abi geliyor!
Mustafa Abi geliyor,
Ve O geliyor…
Arabayı çeker Mustafa Abi bizim sokağın başına, alt mahalleden çocuklar gelir, aralarında o vardır… O! Meral… Mustafa Abi severdi beni, aynı zamanda sırdaşım olurdu.. Param olmadığını da bilir. Kendim için vardır elbet, ama muhallebiyi kendime almışlığım yoktur..

‘’Mustafa Abi! Meral’den para alma, ben ısmarlıyacağım’’ Meral alışkanlık haline getirmişti bunu ve ben şikayetçi değildim. Mustafa Abi teklik parayla 2 muhallebi verirdi bize. O yerdi, ben bakardım.. Teşekkür eder giderdi, ağzından bir teşekkür daha duymak için beklerdim Cumartesiyi. Düşünsene okul yok, Mustafa Abi geliyor… Belki de bu yüzden sevemedim okulu. Hafta içi geçmek bilmezken, önlükler içinde nasıl geçerdi ki 40 dakika?
Cuma geceleri uyuyamazdım hiç, çok yatmışlığım vardır Pazar günü gerçekleşen aile kahvaltılarında.. Cuma heyecandan uyuyamazdım, Cumartesi hayal kurardım yine uyuyamazdım.

Gelgelelim bir yere kadar.. Bir alt mahalle arkadaşı bile değildik artık. Necla’nın babası, polis.. Tayini çıktı Ege tarafına. Hem kaybettik Mustafa Abi’yi… O kızını kaybetti denkleştiremediği için ilaç parasını, biz Mustafa Abi’yi ve muhallebileri. Yaşımız küçüktü bu olmuştu ortak derdimiz;

‘’Muhallebileri kim getirecek şimdi? Üstelik, kime getirecek?’’…


-Rıdvan Keskin

Sen gittikten sonra

''Sen gittikten sonra'' ile başlayan tüm
cümleler yaradır kalan için. Her akla
geldiğinde giden kişi, kaşınır yaralar.
Her giden geride bir şey bırakır ve merak
eder tahminimce, merak etmişsindir
söyleyeyim dedim; 'Sen gittikten sonra' değişen fazla bir şey olmadı, telefon
rehberimden bir kişi eksildi sadece. 

-Rıdvan Keskin