11. Sınıf Dil ve Anlatım Kitabı sayfa 44 Cevabı (Evrensel İletişim Yayınları)

11. Sınıf Dil ve Anlatım Kitabı (Evrensel İletişim Yayınları)cevaplarını ridkes.blogspot.com aracılığıyla kolayca temin edebilirsiniz. 11. Sınıf Dil ve Anlatım Kitabı (Evrensel İletişim Yayınları) aynı şekilde çözümünü bulamadığınız etkinliklerin çözüm yollarını bu sayfamızdan takip edebilirsiniz. 11. Sınıf Dil ve Anlatım Kitabı(Evrensel İletişim Yayınları)  Sayfa 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 155, 156, 157, 158, 159, 160,161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100 ve diğer Ders kitabı sayfalarına ve diğer birçok kitabın etkinlik çözümlerine sayfamızdan göz atabilirsiniz.

11. Sınıf Dil ve Anlatım Kitabı sayfa 44 Cevabı (Evrensel İletişim Yayınları)


SAYFA 44

1. ETKİNLİK
"Paris" adlı metni ve sınıfa getirdiğiniz güncelerden birkaç tanesini okuyunuz. Getirdiğiniz metinlerin yazılış amaçları, dil-anlatım ve şekil özellikleri hakkında tartışarak güncelerin ortak özelliklerini belirleyiniz. Belirlediğiniz özellikleri sınıf tahtasına yazınız.

GÜNLÜK ÖRNEKLERİ

TURGUT UYAR’DAN


30.01.1956

Az konuşur olmayı, suskun olmayı erdem saymıyorum artık. Kendini kaçırmak, kendini gizlemek gibi geliyor bana.

27.02.1956

İzinliyim. Boşum, ilgisiz dolaşıyorum sokaklarda. Bu boşluk, bu kayıtsızlık ürküntü veriyor bana. Doğaya uygun, yapmacıksız bir yaşama özlüyorum. Kurtuluşumuz şiirden falan gelmeyecek, yaşamamızdan gelecek gelecekse.

3.1.1956

Nigâr Hanım’ın şiirlerini okudum. Elbette ilkel şiirler birçoğu. Ama birden düşünüyorum. “Gücenme, aslı harâbım senin fırâkında” dizesi, bir bakıma, bir şiir geleneğinin yenilenmesi döneminde, yeni bir duygu, yeni bir söyleyiş sayılamaz mı?

Geçmiş ozanları, duygularının, söyleyişlerinin cılızlığı yüzünden küçümsemek doğru mu? Duygular yeni, biçimler, duyarlanma yeni. Bugün bu şiirleri, dolayısıyla bu duyguları, ancak eski şiirler öyle yazıldığı için daha iyi anlıyoruz, öyleyse, iyi kötü bütün geçmiş ozanlara selam.

(Günlük)



OKTAY AKBAL'DAN
28 Aralık Çarşamba


Ocak’ın 29’unda tam on yıl olacak. Ziya Osman Saba’yı karlı bir havada Eyüp’te toprağa vermiştik. Yıllar çabuk mu geçiyor belirli bir yaştan sonra? Çocuklukta günler, haftalar bitmezdi bir türlü. Ama yolun yarısına gelmeye gör, her şey kopuk bir film gibi akıveriyor... Ziya Osman’ı son görüşümde ince bir dosya çıkarmıştı çekmeceden. “Nefes Almak” yazıyordu üzerinde. Yeni kitabıydı, “ölümümden sonra çıkacak,” demişti. “Haydi haydi,” demiştim, “Okurları o kadar bekletmeye hakkın var mı?” Gülümsemişti. Birkaç hafta sonrasını mı düşünerek. Ben düşünememiştim o günden ötesini. Canlı bir insanın, hele bir dostun, bir sevilenin yok olabileceğini düşleyemiyoruz.

On yıl geçip gitmiş bile. Şiirlerini karıştırıyorum. Bilmeyen, Ziya Osman’ı yaşamı süresince ölümü özleyerek bekleyen biri sanır. Hep ölüm, hep ölüm düşünceleri. O ölümü değil, dünyada bulunamayacak bir çeşit “yaşam’’ı özlüyordu.

(Anılarda Görmek)


HİLMİ YAVUZ’DAN

Sabah, 24 Mayıs

Bu kaldırımüstü açık hava kahvesini seviyorum. Sabahları güneş almıyor ve rüzgâr duyumsanabiliyor. İlkyaz sabahları bu kentte, bir ağaç hışırtısıyla, işte buradayım, bu kahvede çayımı içmeye hazırlanıyorken, birden, bir kokuyla, belirsiz, geliveriyor. Kağşamış gövdemi üşütmemeye çalışarak ve onunla, o yaşlı, atık gövdeyle, genç ilkyaz arasındaki karşıtlığı bilincimde kavrayarak; bilincimin, işte bir ince dilim limon koyup, gövdeyle ilkyazın bileşimi olduğunu düşünerek, içiyorum çayımı.

Eskiden, çok eskiden bir öykü yazmıştım. Malte gibi söyleyeyim: Ah, öyküler yazardım ben, genç kızların mavi kurdelelerinden söz açan, düz pabuçlu ve ince beyaz pardösüleri olan ve yağmurlardan; o öykülerden birinde, akşamları sokağa çıktığımda yüzüme menekşelerin atıldığını yazmıştım; ve ‘ah, cumartesiler başkadır, sokaklar başkadır’ diye yazmıştım. Şimdi burada, bu zarif kaldırımüstü kahvesinde, İstanbul’da, ondan asla kopamadığım için beni izlemeyen bu kentte, (şimdi neler çağrıştırıyor, bu kent, ‘polis seni izliyor’lardan, polis izliyor’a) bu cumartesi sabahı, limonlu çayımı bitirmek üzereyken ve nedense bir çay daha isteyerek gündelik yaşamımı inceltiyorum sanki.

(...)

(Geçmiş Yaz Defterleri)



CEMİL MERİÇ’TEN

26.2.1963


Ağaç her gün meyve vermez. Konuşmayan ağaçlar da vardır. Ne dallarında çiçekler gülümser baharları, ne çiçeklerinde arılar dolaşır. Konuşmayan ağaçlarda var...

Zindanda söylenen şarkıyı kim dinler? Zindanda söylenen şarkı ölüm kokar, zincir kokar, küf kokar. Ölüm açacak kapısını bir sabah o zindanın, ardına kadar.

Kuşlar gibi geçiyor günler önünden, cıvıldamıyorlar. Günler tren, günler mavi ufuklarda eriyen birer ümit. Kanatlarından yakalayamıyorsun kuşları. Tren sessiz gidiyor rüya ülkelerine.

(Jurnal - Cilt 1)

Günlüklerin Ortak Özellikleri

• Birinci tekil kişili anlatım vardır.
• Günlük konuşma diliyle yazılır.
• Her gün için yazılan kısımların sağ üst köşesine o günün tarihi yazılır.
• Yazar kendisiyle ya da günlükle konuşuyor gibi yazar.
• Gerçekler olduğu gibi aktarılır.
• Anlatıcının amacına, bilgi ve birikimlerine göre dil ve anlatım özellikleri görülür.



Paylaş

0 Yorum var "11. Sınıf Dil ve Anlatım Kitabı sayfa 44 Cevabı (Evrensel İletişim Yayınları)"

Yorum Gönder