kıbrıs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kıbrıs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1. Dünya Savaşı'ndan bu yana Kıbrıs'taki gelişmeler nelerdir?

Kıbrıs'ın TarihçesiVikipedi, özgür ansiklopediDoğu Akdeniz'de çok önemli bir yer işgal eden Kıbrıs, tarih boyunca birçok büyük imparatorluğun ilgisini çekmiş ve işgaline uğramıştır. Bunlar arasında Fenikeliler'i, Asurlular'ı, Mısır'ı, Persler'i, Büyük İskender'i, Roma İmparatorluğu'nu ve Bizans İmparatorluğu'nu sayabiliriz.Kıbrıs'ta Osmanlı İdaresiKıbrıs, Lala Mustafa Paşa komutasındaki ordu ve Piyale Paşa komutasındaki donanma tarafından, 1 Temmuz 1570'de başlayıp 7 Ağustos 1571'de Mağusa'nın Venediklilerden alınması ile sonuçlanan bir seferle Osmanlı idaresine girdi. Bu tarihte adada çok az sayıda Ortodoks Rum vardı. Çünkü Venedikliler Katolik idi ve Ortodoks Kilisesi'ne yaşama hakkı tanımıyordu. Osmanlı İmparatorluğu Ortadokslara serbestçe kilise kurma ve gelişme imkanı sağladı. Böylece adada Ortodoks Kilisesi gelişti ve Katolik Kilisesi etkinliğini kaybetti.Osmanlılar Kıbrıs'ı fethettiği zaman ada nüfusu 150. 000 idi. Sefere katılan askerlerden 30. 000'i adaya yerleşti. Ayrıca çıkarılan bir ferman ile Karaman, İçel, Darende, Niğde, Kayseri, Zülkadriye, Bozok, Alaiye, Teke ve Manavgat'tan toplam 5720 hane Kıbrıs'a göç ettirildi ve Kıbrıs Beylerbeyilik yapılarak bu eyalete Baf, Mağusa ve Girne Sancakları ile birlikte Alaiye, Tarsus, İçel, Zülkadriye, Sis ve Trablus, Şam Sancakları bağlandı.1878-1923 Dönemi1878 yılında Ruslar Kars, Ardahan, Posof ve Artvin'i işgal etti. Bunun üzerine İngiltere Osmanlı İmparatorluğu'nu Ruslar'a karşı korumak için Kıbrıs'ın kendisine kiralanmasını istedi. Bu isteği kabul etmek zorunda kalan Osmanlı İmparatorluğu, Kıbrıs'ı; Ruslar Kars, Ardahan ve Artvin'den çıkarılınca boşaltmak üzere İngiltere'ye kiraladı. Osmanlı İmparatorluğu 1914 yılında Almanya'nın yanında savaşa girince İngiltere adayı tek taraflı olarak ilhak etliğini açıkladı. Daha sonra Ruslar işgal ettikleri yerlerden çekilmelerine rağmen İngiltere adayı boşaltmadı.Türkiye 1923 yılında Lozan Antlaşması ile (Madde-23) adanın İngiltere'ye bırakılmasını kabul etti. Anlaşmada yer alan bir madde ile adanın statüsünde meydana gelecek değişikliklerde söz sahibi oldu. Ayrıca 2 yıl süre ile adadaki Türkler'e Türkiye'ye göç etme ve Türk Vatandaşı olma hakkı tanındı. Bu sürede çok sayıda Türk Türkiye'ye göç etti. Kalanlar ise İngiliz idaresine girdi.1923-1960 DönemiBu dönem Kıbrıslı Türkler için en zor dönemlerden biridir. Bir yandan İngilizler'in baskısına bir yandan da Rumlar'ın tedhiş eylemlerine hedef oldular. 1923 yılında oluşturulan yasama meclisi 9 Rum, 3 Türk ve 6 da İngiliz Hükümeti tarafından atanan 18 üyeden meydana geliyordu. Bu, Türkler'e yapılan bir haksızlıktı. Bu yetmiyormuş gibi 1925 yılında meclis 12 Rum, 9 İngiliz ve 3 Türk üyeden oluşturularak haksızlık büyütüldü. Buna rağmen Rumlar ENOSİS'i gerçekleştirmek için ilk isyanlarını 1931 yılında gerçekleştirdiler. Bunun üzerine meclis fes edildi ve 1933 yılında 4 Rum, l Türk üyeden oluşan Danışma Meclisi kuruldu. Bundan sonra da Rumlar'ın ENOSİS için çalışmaları hızlanarak sürdü. 1950'li yıllarda Yunanistan'ın öncülüğünde Self-Determinasyon hakkını kullanmak için BM'e başvurdular. Bu istekleri adada iki ayrı toplumun yaşadığı hatırlatılarak reddedildi. Rumlar ENOSİS'i gerçekleştirmeye hukuken imkan olmadığını anlayınca 1 Nisan 1955'te EOKA terör örgütünü kurdular ve İngilizlerle birlikte Türkler'e karşı kanlı cinayetlerine başladılar. Makarios ve Grivas'ın önderliğindeki bu örgütün amacı; İngiltere'yi adadan atmayı müteakip Türkler'i katlederek ENOSİS'i gerçekleştirmekti. Buna karşı Türkler de kendilerini koruma ve ENOSİS'e engel olmak maksadıyla önce VOLKAN Teşkilatını, daha sonra da 1 Ağustos 1958 tarihinde TMT (Türk Mukavemet Teşkilatı)'nı kurdular.EOKA'nın terör faaliyetleri neticesinde binlerce Türk göç etmek zorunda kaldı. Bu dönemde NATO ve BM'in girişimleri ile İngiltere-Türkiye ve Yunanistan arasında çeşitli diplomatik temaslar yapıldı ve 11 Şubat 1959 tarihinde 27 maddelik Zürih Anlaşması imzalandı. 19 Şubat 1959'da ise Londra'da iki toplum liderinin de katılmasıyla Londra Anlaşması imzalandı. Bu Anlaşmaları esas olan Kıbrıs Anayası ile ittifak ve garanti anlaşması da 15/16 Ağustos 1960 tarihinde imzalanarak KIBRIS CUMHURİYETİ kuruldu. 16 Ağustos 1960 tarihinde 650 kişilik Türk Alayı ve 950 kişilik Yunan Alayı Mağusa Limanı'ndan adaya çıktı. Bu anlaşmaların ve anayasanın esasları özetle şöyledir:
Kıbrıs bağımsız bir cumhuriyet olacak, Cumhurbaşkanı Rum, cumharbaşkan yardımcısı Türk olacak;
Resmi dil Türkçe ve Rumca olacak;
Yasama yetkisi % 70 Rum, % 30 Türk'ten oluşan temsilciler meclisinde olacak;
Cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkan yardımcısının ayrı ayrı veto hakları bulunacak;
Yürütme organında 7 Rum, 3 Türk bakan görev alacak;
Anayasanın temel maddeleri hariç Türk ve Rum üyelerin ayrı ayrı 2/3 çoğunluğu ile tadil edilebilecek;
İdare % 70 Rum, % 30 Türk nisbetinde olacak;
Kıbrıs'ın % 60'ı Rum, % 40'ı Türk olmak üzere 2000 kişilik bir ordusu bulunacak;
Cumhurbaşkanı ve yardımcısı tarafından müştereken tayin edilecek 2 Rum, 1 Türk ve 1 tarafsız üyeden oluşan bir yüksek mahkeme kurulacak;
Kıbrıs'ın 5 büyük şehrinde Türkler'in ve Rumlar'ın ayrı belediyeleri bulunacak;
Türkiye, Yunanistan, İngiltere ve Kıbrıs Cumhuriyeti arasında bir garanti ve ittifak anlaşması imzalanacak ve bu anlaşma anayasa hükmünde olacak;
Kıbrıs'ın herhangi bir devlet ile tamamen veya kısmen birleşmesi veya taksime dönüşmesi, bağımsızlığın kalkması olarak kabul edilecek;
Her toplum kendi kültür ve dilinde eğitim görecek, bu hususta anavatanlarınca desteklenebilecek;
Dışişleri, savunma ve maliye bakanlıklarından biri Türklere verilecektir. Garanti anlaşmasında ise Türkiye, İngiltere ve Yunanistan anayasa ile kurulan düzeni garanti ediyor, müştereken veya ayn ayrı müdahale hakkına sahip oluyordu.1960-1963 DönemiBu dönem Kıbrıs Cumhuriyeti'nin hukuken var olduğu dönem olup, esasen sorunsuz bir dönem olarak anılamaz. Rumlar daha başlangıçtan itibaren Cumhuriyet'e inanmamışlar, kurulan düzeni ENOSİS için bir atlama tahtası olarak görmüşlerdir. Sonuç şudur ki, Rum Toplumu Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyetine haksız bir sahibiyet ile yaklaşması ve akabinde ise Türk Toplumunun azınlık durumuna düşmesi ve haklarının Rumlar tarafından belirlenen; tek taraflı haksızlığı söz konusudur.

1. Dünya Savaşı'ndan bu yana Kıbrıs'taki gelişmeler nelerdir?,1. Dünya Savaşı'ndan bu yana Kıbrıs'taki gelişmeler,1. dünya savaşı,kıbrıs,kktc,dünya savaşı