Türkiye'den Önce Ayranımız AB'ye Giriyor



Kodeks Avrupa Bölgesi Koordinasyon Komitesi'nin (CCEURO) 5-8 Ekim günlerinde Polonya'nın başkenti Varşova'da yapılan toplantısında, ayranın Türkçe adıyla standartta yer alması konusunda toplantıya katılan üyelerin desteği alındı ve bu konuda çalışmalar başlatıldı.

Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği'nden (ASÜD) yapılan açıklamaya göre, Kodeks Avrupa Bölgesi Koordinasyon Komitesi'nin (CCEURO) toplantısı, 5-8 Ekim günlerinde Varşova'da gerçekleştirildi. Toplantıda Türkiye'yi temsilen Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü delegasyonu başkanlığında, ilgili kurumlardan 6 temsilci katıldı. Temsilciler arasında IDF Türkiye Ulusal Komite Sekreteri ve ASÜD Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nevzat Artık da yer aldı.

Toplantının gündemini, Türkiye'ye özgü bir fermente süt ürünü olan ''ayran''a ilişkin standardın hazırlanması oluşturdu. Ayran standardının daha önce de 1-5 Şubat 2010 tarihlerinde Yeni Zelanda'da yapılan toplantıda gündeme getirildiği ve bu toplantıda ''ayranın Avrupa bölgesinde uygulanacak bir bölgesel standartta yer almasının daha uygun olacağı ve bu konunun CCEURO toplantısında değerlendirilmesinin teklif edildiği'' hatırlatılan açıklamada, şu bilgiye ver verildi:

''Söz konusu süt ürününün Türkçe adı olan 'ayran' ile standartlarda yer alması için Türk delegasyonu yoğun bir tanıtım ve lobi çalışması gerçekleştirdi. Tüm ülkelerin delegasyonuna ayran ikram edildi ve tanıtımı yapıldı. Çalışmalar sonrası CCEURO delegasyonu olumlu görüş belirtti. Ayrıca ülkemizin önde gelen ayran üretici firmalarının ayran ambalajları ve etiketleri gösterilerek, açıklamalar yapıldı.

CCEURO;nun 6 Ekim'de yapılan toplantısında Türkiye tarafından sunulan ayran projesinin, ülkelerin tümünün desteği ile 2011 yılında İsviçre'nin Cenevre kentinde yapılacak Kodeks toplantısında yeni çalışma konusu olarak sunulması kararlaştırıldı. Bu toplantıda konunun onaylanmasından sonra olası bir CCEURO çalışma toplantısı İstanbul'da gerçekleştirilecek. Standart konusunda görüş birliği oluşturulması durumunda, tüm çalışmaların 2013 yılı sonuna kadar tamamlanması ve standardın uygulanması hedefleniyor.''

Açıklamada, 'ayran' adı ile bir standardın oluşturulmasının, Türkiye'nin uluslararası arenada söz sahibi olması bakımından sevindirici bir gelişme olduğu, bu aktif çalışmanın tüm ürünlerde ve tüm Kodeks çalışmalarında sergilenmesi ve devamlılığının sağlanması gerektiği belirtildi. Türk gıda ve süt sektörünün AB'ye entegrasyonu ve rekabeti açısından bu gelişmelerin önemli olduğu da vurgulandı.

Bahçeli'den Teşkilatlara 'Çatışma' Uyarısı



Bahçeli, parti teşkilatına gönderdiği genelgede, geride kalan 10 yılın 8'inde AK Parti'nin siyasi sorumluluk üstlendiğini ifade ederek, ''AKP, kötü, aciz ve aynı zamanda art niyetli bir yönetimin tüm özelliklerini sergilemiştir. Küresel güç merkezlerinin himmetine sığınan, desteğinden medet uman ve bunların istedikleri tavizleri sırf ayakta durmak adına vermekten kaçınmayan ikiyüzlü bir iktidar anlayışıyla bugünlere gelinmiştir'' iddiasında bulundu.

Türk milletiyle asırlık hesabı olan bütün çevrelerin ''AK Parti'nin yaktığı teslimiyetçi ışığın etrafında toplandığını ve kökü geçmişe uzanan kapanmamış hesaplarını adım adım görmeye başladıklarını'' savunan Bahçeli, genelgesinde şunları kaydetti:

''Bu zamana kadar, Başbakan Erdoğan'ın söz ve uygulamalarından Ermeniler memnun kalmış, peşmerge umutlanmış, bölücüler heyecanlanmış, İmralı'daki hain cesaretlenmiştir. Açılım denen yıkım projesi, Türk milletinin kardeşlik duygularını köreltmeye, ortak hayat alanlarını ayırmaya ve dağılmayla son bulacak çok tehlikeli bir sürecin hızla mesafe almasına neden olmuştur. Anadilde eğitim talepleri, etnik kimlik inşasındaki ısrarlar, demokratik özerklik gibi kabul edilemez ve üniter yapıyı parçalayıcı niyetler, iktidarın sessiz ve onaylayıcı tutumundan dolayı azmış ve kontrolü zor bir aşamaya gelmiştir.

Demokrasi, özgürlük ve barış gibi hayati önemdeki kavramlar, AKP'nin elinde eğilmiş, bükülmüş ve içi boşaltılarak her melanetin gerekçesi haline getirilmiştir. Şiddetin hak arama, vahşetin barışı sağlama, sokaklardaki meydan okumanın demokratik mücadele olarak algılandığı ve kavramsallaştırıldığı marazi bir ortam, bu iktidarın aciz, pısırık ve tükenmiş siyasetiyle zirve yapmıştır. Bölücü talepler ve girişimler, yıkım projesinden aldıkları olumlu mesajlarla şımarmışlar, zihinlerindeki kirli hedeflere ve son aşamadaki bağımsız bir devlet yapısına ulaşacaklarına hiç olmadığı kadar inanmışlardır.''

AK Parti iktidarında milli konuların sıradan ve önemsiz konuma geriletildiğini, özenle sahiplenilmesi ve savunulması gerekenlerin tahrip edilmekten çekinilmediğini iddia eden Bahçeli, ''Uluslararası ilişkilerde içine düşülen batak ve verilen tek taraflı ödünler milletimizin geleceğini, haysiyetini ve onurunu zedelemiştir. Ekonomide yaşanılan kriz ve çalkantılar, milletimizi yoksullaştırmış ve işsizliğin dar alanına hapsetmiştir. Hayat pahalılığı artmış, toplumun her kesiminden feryat ve şikayetler yükselmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi ile geçen 8 yılın özü ve özeti bunlardan ibarettir'' görüşünü savundu.

Artık AK Parti ile gidilecek yolun, ulaşılacak hedefin kalmadığını iddia eden Bahçeli, bu çerçevede partilerinin sorumluluğunun daha da arttığını, partisinin iktidar hazırlığı için çalışmalarını başlattığını belirtti.

-''YAPILACAK SEÇİMLER TÜRKİYE'NİN SON ŞANSIDIR''-

Devlet Bahçeli, partilerinin tek başına iktidar hedefine ulaştırması için tüm teşkilat yöneticileri ile mensuplarının uyacağı konuları şöyle sıraladı:

''MHP, Türkiye'ye hizmet edecek nitelikli, inanmış siyasi ve teknik kadrolarıyla iktidar sorumluluğunu tek başına üstlenmeye hazırdır. Milliyetçi-ülkücü camianın mensupları, gönül verdikleri ve kalpten bağlandıkları Üç Hilal'i tek başına iktidara taşımak için ellerinden geleni yapmak durumundadır. Bu hedef, hepimize kutlu geçmişimizin, acılarımızın, sevinçlerimizin ve Türk tarihinin yüklediği bir görevdir. Bu itibarla gelecek yılki tarihi randevuya tam bir inanmışlıkla hazırlanılacak, hiçbir partiyle koalisyon, pazarlık ve dayanışma gibi konular dillendirilmeyecek ve konusu dahi gündeme getirilmeyecektir. Hedef mutlaka tek başına iktidar olmaktır ve yapılacak olan genel seçimler Türkiye'nin son şansıdır.

Tıpkı referandum öncesinde olduğu gibi, bundan sonra da AKP iktidarının milliyetçi-ülkücüler üzerinden siyaset yapması, oyunlar tezgahlaması kuvvetli ihtimaldir. Önümüzdeki süreçte, yine acılarımızın hatırlatılması, geçmişimizin ve inançlarımızın istismar edilerek partimize gönül veren milyonlar arasına nifak tohumları saçılmasının gündemde olduğu ortadadır. Ancak bunlara karşı şimdiden hazırlıklı olunacaktır. Mahalli düzeyde ve her platformda, dava arkadaşlarımızın AKP'nin yalanlarına ve aldatma taktiklerine itibar etmemesi için tüm önlemler alınacaktır.

İktidar hedefimize ancak milletimizin vereceği izin, sağlayacağı destekle ulaşılacağı açıktır. Vatandaşlarımızın daha huzurlu, daha güvenli ve mutlaka ekonomik olarak daha iyi şartlara sahip olması bizim için vazgeçilmez hedeftir. Her insanımızın başının dik, karnının tok ve geleceğinin onurlu olması tartışmasız amacımızdır. Bunların hayata geçirilmesinden tüm teşkilat yöneticileri ve mensuplarımız sorumludurlar.''

Tüm teşkilat yöneticileri ve mensuplarının, milletvekilliği adaylığı konusunda yaşanabilecek huzursuzluk ve anlaşmazlıklara müsaade etmeyeceğini belirten Bahçeli, seçim stratejisi, seçim beyannamesi ve propaganda yöntemleri üzerinde yürütülen çalışmalar tamamlandıktan sonra, tüm teşkilatın bunları tatbik edeceğini ve bütünlüğü sağlamak açısından uygulamalarında dikkat edeceklerini bildirdi.

-''TUZAK VE TAHRİKLERE KARŞI MUTLAKA UYANIK OLUNACAK''-

Türkiye'nin her alanda tahribatın yoğunlaştığı, bunalımın yaygınlaştığı ve çatışma riskinin arttığı bir ortamda seçim sürecine girdiğini öne süren Bahçeli, şunları kaydetti:

''Özellikle, hükümetle süren pazarlıklardan sonuç almaması halinde, terör örgütünün eylemlerini artıracağı bir dönem önümüzde durmaktadır. Seçim kampanyası esnasında, bölücülüğün, taraftarlarını ayrıştırmak ve saflarını sıkılaştırmak amacıyla şiddet eylemlerine başvurması güçlü bir ihtimaldir. Her ne sebeple olursa olsun, hiçbir tartışmanın, çatışmanın, kavganın tarafı olunmayacak, herhangi bir kanunsuz eylem karşısında da güvenlik birimlerinin harekete geçmesi için azami özen ve sabır gösterilecektir. Tuzaklara ve tahriklere karşı mutlaka uyanık olunacaktır.''

Bahçeli, 31 Ekimde Ankara Atatürk Spor Salonu'nda gerçekleştirecekleri ''Millet ve Devlet Bekası İçin Güç Birliği'' toplantısına milletvekilleri, MYK üyeleri, tüm teşkilatları ve ülküdaşlarının en üst düzeyde katılımı sağlayacağını ve tam bir kucaklaşma içinde bir araya gelmek için bugünden çalışmalara başlayacaklarını ifade etti.

Üniversite Konseyleri'nin Sert Başörtü Çıkışı



Üniversite Konseyleri Derneği tarafından yapılan açıklamada, referandumdan sonra türban tartışmasının CHP'nin de katkılarıyla gündeme geldiği belirtilerek, üniversitelerin açılmasıyla da türbanlı öğrencilerin kampüslere alınmaya başlandığı ifade edildi.

''Türbanlı öğrencileri derse almayan ya da dersten çıkartan öğretim üyeleri hakkında disiplin işlemi yapılacağına yönelik bir tehdit ortamı yaratılması için, bir şikayet dilekçesi üzerine YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan tarafından İstanbul Üniversitesi'ne yazılan 'şikayet dilekçeleri' konulu yazının medya dezenformasyonu ile genelleştirildiği'' görüşünün savunulduğu açıklamada, YÖK'ün yeni bir genelgeyle türbanlı öğrencilere dokunulmazlık sağladığı zannının yaratıldığı öne sürüldü.

Bu durumun özel uygulama teşkil ettiği için suç niteliği taşıdığı savunulan açıklamada, 2008 yılının ilk aylarında benzer bir sürecin yaşanarak, AK Parti'nin türbanı üniversiteye sokma operasyonunun 7 bin 532 akademisyenin dernek kanalıyla verdiği tepki ile boşa çıkartıldığı ifade edildi.

''AKADEMİNİN GÖRÜŞÜ DEĞİŞMEDİ''

Aradan geçen süre içerisinde ne türbanın niteliğinin ne de derneğin bu konudaki görüşünün değişmediğinin bildirildiği açıklamada, ''Değişen tek şey arkasına referandum sonuçlarını da alan AKP'nin gücü ve CHP'nin türban konusundaki pozisyonu olmuştur. Türban meselesi bir kılık kıyafet meselesi değildir. Bundan ibaret olması durumunda gerçekten bir özgürlük meselesi olurdu. Ancak türban gericiliğin Türkiye'nin siyasi, sosyal ve akademik yaşamını belirleme mücadelesinin önemli bir parçasıdır. Türbanın bu koşullarda üniversiteye girmesinin doğru olmayacağını söylememizin nedeni budur'' görüşüne yer verildi.

Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

''Kadınların, siyasi iktidar, cemaat, mahalle, aile ve koca baskısından kurtularak özgür karar verebildikleri bir ortamda türban sorunu da çözülecektir. Bunlar gerçekleşmeden türban, gerici siyasi hareketin ve iktidarın siyasi olarak kullandığı bir simge olmaya devam edecektir ve buna alet edilen insanlarımızın ise bireysel özgürlüklerini yaşamadıkları açık olacaktır. Bizim türbanlı türbansız tüm öğrencilerimize çağrımız bu baskıya teslim olmamaları ve mücadele etmeleridir, çünkü ancak böyle özgürleşeceklerdir.''

Gelinen noktada, kampüslere ve dersliklere başlarını açarak girmeleri gereken kız öğrencilerin fiili durum yaratılarak başları kapalı olarak alındığı ve tek tek bu öğrenciler hakkında tutanak tutulmasının beklendiğinin ifade edildiği açıklamada, ''Öğrencilerimiz ile karşı karşıya gelmeyeceğiz. Ancak aydınlanma mücadelemizi sürdüreceğiz'' denildi.

Bilgisayarların Geleceği: Tablet PC



Geçtiğimiz Nisan ayında piyasaya sürülen Apple iPad, tüm dünyada yeni bir akımın doğmasına neden oldu. iPad'in büyük ilgi görmesinden sonra hemen hemen tüm bilgsayar ve cep telefonu üreticileri kendi tablet modellerini geliştirmek için çalışmalara başladılar. (Tablet PC Devri Başladı)



En Öne Çıkan Modeller

Bu firmalardan bazıları yeni tablet modellerini piyasaya çoktan sürdü, bazı firmalar ise ürünlerini duyurdu. Bunlar dışında ise henüz ortalıkta sadece söylentileri dolaşan cihazlar da var.

Cep telefonu alanında önemli bir hamle yapan ve pazar payını artıran Samsung, tablet pazarına Galaxy Tab adını verdiği da çok iddialı bir ürünle girecek.

Ekran boyutu: 7 inç (1024 x 600)
Ağırlık: 380 gr
İşletim sistemi: Android 2.2
Bağlantı: 3G, Wi-Fi, Bluetooth
Giriş-çıkış: 30-pin
İşlemci: ARM Cortex A8 (1 GHz)
Bellek: 5123 MB
Kapasite: 16 GB, 32 GB
GPU: PowerVR SGX 540
Flash desteği: Var
GPS: Var
Kart okuyucu: Var (microSD)
Kamera: 1,3 MP (ön), 3 MP (arka)
Çıkış tarihi: Kasım 2010