Genleşmenin olumsuz etkileri nelerdir?

Genleşme ve Büzülmenin Olumsuz Etkileri
Katı cisimler ısıtılır ve aniden soğutulursa çatlayıp kırılabilir.
Metal ve metalden yapılmış cisimler, ısı aldıklarında genleşir. Böyle cisimler, genleşmek için uygun yer bulamazsa eğilip bükülür, kırılır.
Genleşme oranı dikkate alınmadan çekilmiş elektrik ve telefon tellerinden kışın kopmalar,yazın sarkmalar görülür.
Demir yolu rayları, ısının etkisi düşünülmeden döşenirse eğilip bükülür ve kazalara neden olur.

Genleşme ve Büzülmenin Olumlu Etkileri
Sıcaklığı ölçmek için kullandığımız termometreler, sıvıların genleşmesinden yararlanılarak yapılmıştır.
Genleşme oranı farklı iki metalin kullanıldığı metal çiftlerinden yararlanarak termostat yapılır. Termostat, buzdolabının istenilen sıcaklıkta kalmasını sağlar.
Elektrikli fırınlarda, ütülerde sıcaklığı; kalorifer kazanlarında suyun sıcaklığını istenilen düzeyde tutmak için de termostat kullanılır.
Kapağı sıkışmış şişe ve kavanozlar, maddelerin genleşmesinden yararlanılarak kolayca açılabilir.
Sıvılar, ısıtıldığında ya da bulundukları ortamdan ısı aldığında buharlaşarak gaz hâline geçer. Sıvı, buharlaşırken ortamdan ısı alır. Bulunduğu ortamı soğutur. Bu olaya buharlaşma denir.
Gaz hâlindeki su buharı soğutulduğunda, sıvı hâle gelmesine yoğunlaşma denir. Gaz yoğunlaşırken ısı verir. Ortamı ısıtır.
Buharlaşma ile yoğunlaşma birbirinin tersidir.
Yıkanıp dışarıya asılan çamaşırlar, yaz mevsiminde daha çabuk kurur. Kış mevsiminde ise daha yavaş kurur.
Yaz mevsiminde yağmurların oluşturduğu su birikintileri kısa sürede buharlaşarak kurur, diğer mevsimlerde ise bu süreç daha uzundur.
Bu durumlar bize, sıcaklıkla buharlaşma arasında ilişki olduğunu gösterir.

Siyasi alanda yapılan inkılaplar nelerdir?

Siyasi Alanda Yapılan İnkilaplar Nedir

Siyasi Alanda Yapılan İnkılaplar

1)saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922)
2)Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923)
3)Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924)
4)Yeni türk Devleti’nde anayasa hareketleri
4.a)İlk anayasanın kabulünden önce çıkarılan anayasa niteliğindeki kanunlar
4.b)20 Ocak 1921 anayasası (Teşkilat-ı Esasiye)
4.c)20 Nisan 1924 anayasası (İkinci anayasa)
5)Çok partili rejim denemeleri ve sonuçları
5.a)TBMM’de çeşitli grupların ortaya çıkışı
5.b)Müdafa-I hukuk Grubu’nun kuruluşu ve bunun Halk fırkasına dönüşmesi
5.c)Terakkiperver Cumhuriyet Fıkrası
i.Fırkanın kuruluşu
ii.Şeyh Sait İsyanı ve fırkanın kapatılması
5.d)Atatürk’e süikast girişimi
5.e)Serbest Cumhuriyet Fırkası
5.f)Menemen Olayı

Maddelerin erime ve donma noktaları aynı mıdır?,Maddelerin erime ve donma noktaları

Isı etkisi ile maddenin fiziksel yapısında değişiklikler oluşur. Bir maddenin katı , sıvı veya gaz fazında yada durumunda oluşuna o maddenin hali denir. Bir halden diğer bir hale geçmesine de hal değiştirme denir.
Erime : Katı bir maddenin ısı alarak sıvı hale geçmesine erime denir.
Donma : Sıvı bir maddenin ısı vererek katı hale geçmesine donma veya katılaşma denir.
Erime Sıcaklığı : Katı bir maddenin sıvı hale geçtiği sıcaklık derecesine erime noktası veya erime sıcaklığı denir. Ör : buz 0ºC erir.
Saf bir maddenin sabit basınç altında belli bir erime sıcaklığı vardır. Aynı maddenin erime ve donma sıcaklıkları aynıdır.Erime ve donma süresince sıcaklık sabit kalır. Erime ve donma sıcaklığı madde miktarına bağlı değildir. Erime veya donma noktası maddeler için ayırt edici özelliktir.

değildir. çünkü yukarıdada belirtildiği gibi bu maddelerin ayırdedici bir özelliğidir

Regl döneminde ya da bitiminde hamile kalınır mı?

Regl döneminde ya da bitiminde hamile kalınır mı?
Gün hesaplayarak korunma!

Bir korunma yöntemi olmayan 'korunma yöntemi': Gün hesaplama ('Takvim yöntemi') hakkında merak edilenler...

Takvim yöntemi ile korunmak, yani "en tehlikeli" günleri hesaplayarak gebelikten korunmaya çalışmak, bilinen en eski korunma yöntemlerinden biridir ve çoğu çift tarafından da uygulanmakta olan bir yöntemdir. Kadın fizyolojisinin daha tam olarak açıklığa kavuşturulmadığı dönemlerde bile kadınlar vajinal salgılarının niteliklerindeki değişikliklere bakarak gebe kalmaya elverişli günlerini doğru bir şekilde anlamışlar ve bu şekilde gebe kalmaktan korunmaya çalışmışlardır.

Takvim yöntemi en basit ve en ucuz korunma yöntemi olmakla birlikte gebelikten koruyuculuğu elbette doğum kontrol hapları, doğum kontrol iğneleri, spiral gibi yöntemlere göre çok daha düşüktür. Örnek olarak vermek gerekirse doğum kontrol hapı kullanan 1000 (bin) kadından bir sene içinde yanlızca birinde gebelik oluşurken, takvim yöntemiyle korunan 100 (yüz) kadından bir sene içinde ortalama 25'inde gebelik oluşmaktadır!

İstenmeyen gebelik oluşması evli olmayan çiftler için ciddi bir ruhsal gerginlik oluşturur ve bu çiftlerin bu yöntemle korunmak yerine doktorlarına danışarak daha etkili bir yöntem kullanmaları önerilir. Takvim yöntemini günümüzde bir korunma yöntemi olarak önermiyoruz...

Yazıda bu yöntemi neden önermediğimizi anlatmaya çalıştım.


Yöntemin çalışma prensibi

Kadının en fertil (gebeliğe en elverişli) günleri yumurtlamanın olduğu gün ve bundan önceki üç gündür. Spermler üç gün boyunca (hatta 5 güne kadar) genital kanalda bekleyebilir ve yumurtlama sonrası ilk 12-24 saatte döllenmesi gereken yumurta hücresine ulaşıp onu dölleyerek gebeliği başlatabilirler.


Kadında yumurtlamanın olacağı günü hesaplamak için aşağıdaki yöntem kullanılır:

Bir adetin ilk günü ile sonraki adetin ilk günü arasındaki süre kadının adet döngüsüdür (çoğu kadında bu süre 28 gündür). Bu süre hesaplandıktan sonra bulunan rakamdan 14 gün çıkarılır ve bu şekilde ortaya çıkan rakam bize adetin birinci gününden itibaren hesaplanmak koşuluyla yumurtlamanın olacağı tarihi verir. Örnek olarak adet döngüsü 31 gün olan bir kadında 31-14=17 bulunduğunda, kadının yumurtlama günü adetin ilk gününden başlanarak saymak üzere 17. gündür. Bu tarihten 5 gün öncesi ve 2 gün sonrası kadının gebe kalmaya en elverişli olduğu günler olarak kabul edilir. Bu günler içinde ya ilişkiden kaçınmak ya da tam koruyucu olmasa da prerzervatif gibi gebeliği önleyecek bir yöntem kullanmak gerekir.

Takvim yöntemi neden etkili değildir?

1- Takvim yöntemi, kadının adetlerinin her zaman düzenli olduğunu ve belirlenen riskli dönemler dışında yumurta hücresi ile spermlerin karşılaşma olasılıklarının oldukça düşük olduğunu varsayar. Halbuki kadın fizyolojisi oldukça karmaşıktır ve normalde adet döngüsünün 17. günü yumurtlama olan bir kadında herhangi bir zamanda bu tarih birkaç gün geriye ve birkaç gün ileriye kayabilir. İşte takvim yönteminin tam olarak başarılı olamamasının en önemli nedenlerinden biri budur. Adetleri tümüyle düzenli olsa da bir kadında yumurtlamanın her ay aynı güne denk geleceğinin garantisi yoktur.

2- Takvim yöntemi teorisi spermlerin genital kanalda 3-5 gün yaşadığını varsayar. Ancak spermlerin 7 güne kadar yaşayabileceği bilinmektedir. Bu durumda örnek olarak adet dönemindeyken bile girilen bir ilişkide genital kanala giren spermler, siklusları kısa olan (yani yumurtlaması siklusun 14. gününden önce olan ve böylece siklusları 28 günden kısa süren) bir kadında veya siklusları düzenli olan ama yanlızca o aya özgü olarak tesadüfen yumurtlaması daha erken gerçekleşmiş bir kadında yumurta hücresini bulup gebeliği başlatabilirler. Takvim yönteminin nispeten başarısız bir yöntem olmasının ikinci nedeni de budur.

Özet:

Kadın teorik olarak adet döngüsünün her gününde gebe kalabilir. Adet görülen günlerde ve adetten hemen birkaç gün öncesindeki günlerde gebe kalma olasılığı oldukça düşük olmakla beraber bu olasılık hiçbir zaman sıfır değildir. Takvim yöntemi kullanılacaksa bu gerçek gözönünde bulundurulmalı ve adet gecikmesi olduğunda gebelik olasılığı araştırılmalıdır.

Gebelikten korunmada çok etkili bir yöntem arayan çiftlerin takvim yöntemi yerine doktora başvurup öneri almaları daha uygun bir yoldur.

Dr. Kağan Kocatepe
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

Cumhuriyetten önce ve sonra kadınların okur yazarlık oranı nedir?

günümüz Türkiyesinde
Türkiye deki oranın ayrıntısına inersek:
toplam nüfus: 87.4%
erkek: 95.3%
kadın: 79.6%

Bu rakamlara bakarak kadın okur yazar oranını olması gereken seviyeye(erkekler ile eşit) çıkarmanın zorunluluğunu açıkça görebiliriz. Ne diyelim "Haydi kızlar okula!!!"

ayrıca Cumhuriyet öncesi kadınlarda okuma yazma oranı

OSMANLIDA OKUMA-YAZMA ORANI

47 bini aşkın okuyucunun ilgisine mazhar olan bahsi geçen yazının bir yerinde; “Osmanlı’nın son döneminde okuma yazma oranının yüzde 20’lere kadar düştüğü söylenmektedir
Gerçek rakamı buldum. 1897 yılı istatistiklerine göre Osmanlı Devleti’nde okuma yazma bilenlerin oranı maalesef % 10’un da altındaymış. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgiyi aşağıda göreceksiniz. Biz şimdi gelelim asıl konumuza.
.
Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı öncesinde toplam nüfusunun 30 milyon olduğu tahmin edilmekle birlikte Anadolu Türkiye’sinin nüfusu 12 milyonun altındadır. Nitekim Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan nüfus sayımında Türkiye nüfusu 12,4 milyon olarak tespit edilmiştir. Bu iki veriden hareketle nüfus artış hızının oldukça düşük olduğu ifade edilebilir. Özellikle genç yaştaki erkeklerin uzun süre askerlik hizmeti altında olmaları, olumsuz sağlık koşulları ve savaş kayıpları nedeniyle nüfus artışı çok düşük seviyede gerçekleşmiştir. Aynı zamanda bu olumsuz koşullar, nüfusun yaş ve cinsiyet dağılımını kadınlar ve gençler aleyhine etkilemiştir.
Osmanlı’da okuma yazma oranı…
Osmanlı Devleti’nin son yıllarında nüfusun eğitim düzeyinin oldukça düşük olduğu görülmektedir. 1897 yılı istatistiklerine göre Okuma yazma bilenlerin oranı % 10’un altındadır. Okuyan öğrencilerin cinsiyet dağılımına bakıldığında ilkokul’da cinsiyet oranı (Kız/Erkek) 0,40 iken bu oranın ortaokulda 0,15’e düştüğü görülmektedir.
Osmanlı Devleti’nde Okul ve Öğrenci Sayıları (1897)
Okul Türü Okul Adedi Öğrenci Sayısı
Toplam Erkek Kız
İlkokul 28.614 854.921 606.104 248.737
Ortaokul 412 31.469 27.207 4.262
Lise 55 5.419 4.892 -
Kaynak: DİE, Osmanlı Devletinin İlk İstatistik Yıllığı 1897, (Ankara 1997)

1927 de yapılan nüfus sayımında Türkiye’deki yetişkin nüfusun (7 yaş ve üzeri) ancak % 10,5’i okuma yazma bildiği tespit edilmiştir. Erkeklerin % 17,4’ü ve kadınlarda % 4,6’sı okuma yazma bilmektedir.

1.Not:Yazı Prof.Dr.Osman Özsoy'dan alıntıdır.