Samiha İkbal - Peltek vaizin dilinden değil, yüreğinden dökülenler...

Hayallerimi boyuyordum
Yaşam merdivenlerinde
düştüm...

Bir cirkin ördek yavrusunun
Kuğu olmasıydı hikayem
çözdüm...

Tüm kuşkuları boğarak
En adaletsizi ile dostun
Zaman denizinde
yüzdüm....

Celladın üç silahı varmış
Bir.... iki..... üç......
bildim....
 
Samiha İkbal

Samiha İkbal - Mum Işığı



Keşişler kıllı parmaklarıyla açtılar kitabı:
Eylüldü
İason kar serpmekte şimdi olmuş ekinlere.
Ellerden bir gerdanlık verdi sana orman,
böylece
ölmüş, yürümektesin ipin üstünden.
Mavinin daha koyusu ihsan edilmiş saçlarına,
ben aşktan konuşuyorum.
Deniz kabuklarına, inçe bir buluta
sesleniyorum, bir sandal
tomurcuklanıyor yağmurda
Bir tay düşüyor yaprak gibi dökülen
parmakların üzerinden
Kapkara açılıyor büyük kapı, benim şarkımla:
Nasıl yaşamıştık burada biz?

RAHATÇA karlarla
ağırlayabilirsin beni
yürüdüğüm sürece
dut ağaçıyla omuz omuza
yazın içinden,
hep çığlık atmıştı
en genç
yaprağı.

GELEÇEĞİN kuzeyindeki
ırmaklara atıyorum
taşlarla nakışlanmış
gölgelerle
duraksayarak ağırlaştırdığın
ağları.

DURMAK, gölgesinde
havadaki yara izinin.

Kimse-ve-hiçbir-şey-için-Durmak.
Tanımaksızın,
yalnızca kendi
adına.

O gölgede konuşmadan da
barınabilen her şeyle
birlikte

ELLERİMİN derisinin altına
dikilmiş,ellerin avuttuğu adın.

Gıdamız olan
hava toprağını yoğurduğumda
bir acılık katıyor hamura
delice açık tenden yansıyan
harflerin parıltısı.

 
Samiha İkbal

Samiha İkbal - Kimsin sen

Kimsin sen
Şişelerdeki badeler gibi yıllanmış
Gönüllerde sevdan

Sahi kimdin sen?
Masal bahçelerinin
Hiç solmayan çiçeği mi?

Yorgun göçmen kuşlarının
Kanatlarını kaldıran sonbahar rüzgarı mı?

Sahi sen kimdin?
Anamın belediği benimle birlikte beşiğe
Sıcacık.

Alacakaranlıkta gözlerin
Birer ateş topu
Yıkıyor gönül tabularını
Sahi kimsin sen?
Çilekeş aşkların davetsiz konuğu.

Yürekteki fırtınanın devrilen ağaçları
Yuvasız kalan kuşları.

Göl ortasında susuzluğa susamış
Bir nilüfer mi?
Çöl ortasında yağmura aşık
Bir bedevi mi?

Sahi kimsin sen?
Bir yerlere yazmıştım adını
Bulabilirsem...
Samiha İkbal

Samiha İkbal - Kırda kelebek kovalarken adını unutan çocuk

Düşümde düşündüm
Düşünülmemiş düşleri
Çam ağaçlarının yapraklarını yoldum
Saçlarını ördüm.
Kırda kelebekleri kovalarken
Adımı unuttum.

Gereğinden fazla yaşamışım
Upuzun yalnızlığımda
Buluş ve kaybedişten hemen sonra
Düşümde düşündüm.

Düşümde bile yakıştıramadım
Ölümü çocuklara
Savaşı büyüklere yakıştıramadığım gibi
Silahı sevmediğim, kavgayı bilmediğim gibi

Düşümde düşündüm
Görkemini gözyaşının
Bu kaçıncı uyku
Bu kaçıncı uyanış
Bu kaçıncı unutuluşu İSMİN.
 
Samiha İkbal

Samiha İkbal - İzler

Hala hayal kırıklarını anlatır annem
Yaşama dair bildiklerini
Anne olmanın inceliklerini

Bakıp annemin buğulu gözlerine
-Konuş diye bağırdım

Hep doşruyu söyleyen yalanım ben
Tırnaklarımı söksen sesim çıkmaz
Ucunda evlat olunca
Kalbim bir atar bir atmaz
Evladın gözüne bakınca
Hep doğruyu söyleyen yalanım ben
 
Samiha İkbal