İlahi Kadın - Rıdvan Keskin,Selim Akman

TWİTTER SAYFAMIZ
  • Eğer gideceksen hiç gelme! -Rıdvan Keskin
  • Öyle bir terk edilirsiniz ki sanki dokuz köyden kovulmuş sanırsınız... -SelimAkman
  • Gece gece aklıma geliyorsun..Evin Barkın yok mu senin?! -Rıdvan KESKİN
  • Gel artık sevgilim,/ Akşam ezanı çoktan okundu. -SelimAkman
  • Çocuktur çok ağlar,/ Üzme onu emi?/ Yumruk kadar zaten,/ Ağlatma onu tamam mı?/ Çocukluk yapar aşık olur sonra../ -SelimAkman
  • Bu pazarlar boşuna yaratılmış olamaz (hâşa)..Bir pazar sabahı geri gelirsin belki? -Rıdvan Keskin
  • Sert artık mevsim./ Sigaralar çok acı./ İhanetine de sağlık sevgilim./ Buna da şükür... -SelimAkman 
  • Bir musluktan dakikada kaç damla dökülür bilemem ama döktüğüm gözyaşlarımla tahmin edebilirim. -SelimAkman
  • Eski eski olmasına da.. Herkesden yeni gibi. Adı üstünde nede olsa ; Eski Sevgili'm'. -Rıdvan Keskin
  • Kulağım çınlıyor,Yine kime ''Seni seviyorum'' dedin? -Rıdvan K.
  • Şimdi ' Elif ' gibi yalnızım./ Şayet gitmeseydin ' Şedde ' olabilirdik. -SelimAkman
  • Beklemek... / Kahrolası sekiz harf. -SelimAkman
  • Gidişin film gibiydi. / Gözleri dolduran cinsinden.. -SelimAkman
  • Öp artık dudaklarımdan ! / Uçuşsun tüm kelebekler. -SelimAkman
  • Seni sorduklarında hep S-övüyorum. -SelimAkman
  • 1 evren, 8 gezegen, 204 ülke, 804 ada, 7 deniz ve 7 milyar insan. Benim derdim ne sanıyorsun " Sen " ? -SelimAkman
  • "Ben"i unuturum,"Sen"i unuturum da..Peki ya biz? Onu kim unutacak? -Rıdvan Keskin
  • Beni soracak olursan..Hâlâ seviyorum! -Rıdvan Keskin
  • Üfleseler yıkılacaktın, bense hayrına içime çektim seni. Bundandır sana hasta oluşum. -SelimAkman
  • Tanrı oku derken canımı kastetmemişti Roz Maria -Selim Akman
  • Benim anlayamadığım / Neden herkes sana benziyor? -Rıdvan Keskin
  • Bak bu gecede yalnız değilim,her şarkıda bir sen var artık.. -Rıdvan Keskin
  • Buralar çok karanlık/ yine hasretim bu gece ay yüzüne.. -SelimAkman
  • Yalan söyleme artık./ Mumlar çoktan öldü yatsıda. -SelimAkman
  • Her yol sana çıkıyorsa,Ben ne yapayım yani? -RK
  • Buğulu bir cama kalp çiziyorum şimdi / Adını yazıyorum içine / Bir zaman sonra yok oluyor / Cam bile biliyor./ Kalpsizsin işte.. -SelimAkman
  • Erkeklerin ağlaması için gözlerine toz kaçması gerekmez. Sevdiği bir kadının terkedişi onun için tozdan ötedir.. -Rıdvan Keskin
  • Sahilim çok bu gece./ Her bankta bir ben. -SelimAkman
  • Sol yanımı sızlattın yine / Kalp öpenlerin çok olsun.. -Rk.
  • Elimde mendil, gözlerimde yaş var./ İnat etme gel ağlayalım beraber.../ -SelimAkman
  • Bu pazarlar boşuna yaratılmış olamaz (hâşa)..Bir pazar günü gelirsin belki? -Rıdvan Keskin
  • İmkanımız yoktu./ Bizde imkansızı sevdik. -SelimAkman
  • Sevebildiğin kadar sev beni,/ Elinden ne gelirse kafi.. -Rıdvan Keskin
  • İstanbul sevilir sevilmesinede havası sen kokar diye korkuyorum..Ya her nefeste ''SEN'' dolarsan içime? Bundandır sıkıntım. -Rıdvan Keskin
  • Hayat çok hırsız.Bazılarımızın hayallerini çaldı,bazılarımızın umudunu.. -SelimAkman
  • Her yalanın bir gerçeklik payı var. "Seni Seviyorum" Büyük yalan.. -Rıdvan Keskin
  • ''Sen hiç eksik olma'' Dedi kadın..Kendisinin de bir gün eksiklere karışacağından hiç söz etmemişti. -Rıdvan KESKİN
  • İlahi Kadın ; adlı kitap iki gencin tek hayali olup henüz yazım aşamasındadır..Destekleriniz için teşekkürler.
  • İlahi kadın,sen adamı öldürürsün..
  • Bazen çok yalnızlaşıyorum./ Saçmalamaya başlıyorum yine./ Mesela; ev telefonundan, cep telefonumu arıyorum.../ -SelimAkman
  • He birde ''Gitmek'' diye birşey çıkardın başımıza..Ne gerek var otur oturduğun yerde! -RK
  • Öyle bir iç çektin ki,/ Kül olup döküldüm sanki.. -SelimAkman
  • Aklımdan gider misin? Düşünmem gereken konular var.. -Rıdvan Keskin
  • Öyle bir geliyorsun ki aklıma,kıskanmamak elde değil. -Rıdvan KESKİN
  • Ne zaman el ele tutuşmuş çift görsem,/ Boynumu bükerdim. -SelimAkman
  • ..Mektup yaz bana,/Kokusuz olsun kağıt./Mümkünse bağrına bas,/Ben gibi çeker kokunu.../ -SelimAkman
  • ...Terk etmeyi bile beceremiyorsun / Gideceksen adam gibi git!
  • Öyle bir git ki,/ Bu şehir ayakta alkışlasın seni.../ -SelimAkman
  • Bize uğramadı hiç,aşk hep tesadüfleri sevdi.. -Rıdvan Keskin
  • Seni sorduklarında hep,/ S'övüyorum. -SelimAkman
YAZILAR VE SÖZLER RIDVAN KESKİN & SELİM AKMAN'A AİTTİR..KAYNAK VEYA YAZAR İSMİ BELİRTMEDEN PAYLAŞILMASI YASAKTIR..

https://twitter.com/ilahikadin www.twitter.com/ridkes www.twitter.com/ak_mansel

Türkiyenin kalkınmasında tarıma mı sanayiye mi ağırlık verilmelidir?,Bir ülkenin kalkınmasında tarıma mı sanayiye mi ağırlık verilmelidir

KALKINMA POLİTİKALARIMIZ VE TARIMIN ÖNEMİ
Türkiye olanaklar bulduğunda hızla kalkınmayı gerçekleştirebilecek insan kalitesine ve doğal kaynaklara sahiptir. Balkan ya da Ortadoğu ülkeleri dahil, gelişmekte olan ülkelerden farklı özelliklere sahiptir. Dünya nüfusunun yakın gelecekte sıkıntıya gireceği temel gıda ürünleri ihtiyacını karşılama potansiyeline sahip olan birkaç ülkeden biridir. Ancak, hem finansman sıkıntısı, hem siyasal istikrarsızlıklar ve hem de ileriyi teknolojiyi yakalayamaması gibi nedenlerden dolayı istenilen kalkınma düzeyine erişememiştir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye ekonomisinde kamunun ağırlığı ve kamu yatırımları söz konusu idi. Her türlü olanaksızlığa rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti ellili yıllara kadar gelişmesini, sanayi, tarım ve altyapı yatırımlarını hiç dış borcu olmadan gerçekleştirmiştir. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğundan kalan borcunu da batılı ülkelere tamamen ödemiştir. Ellili yıllardan, çok partili hayata geçildikten sonra özel sektörün gelişmesi yönünde adımlar atıldığını ve dış borcun yükseldiğini görmekteyiz. Altmışlı yıllarda ekonomide planlı kalkınma dönemi başladı. Buna paralel olarak özel sektörün gelişimi hızlandı. Bu dönemde ekonomik gelişim ithal ikamesine dayanıyordu. Yetmişli yıllarda dünya ekonomisinde petrol krizleri yaşanırken Türkiye’de bundan payını fazlası ile aldı. Yatırımlar dururken, işsizlik ve yoksulluk arttı, ihracat en düşük seviyesine indi, siyasal krizler birbirini izledi. Türkiye ekonomisinde en önemli kırılma noktaları; ikinci dünya savaşı yıllarında , dünya petrol krizinde ( 1973) ve doksanlı yıllarda yaşanmıştır. Seksenli yıllara kadar ekonomide istihdam, ihracat, hammadde ve milli gelire katkıları açısından en önemli sektör tarım olmuştur. 
Türkiye’de seksen ihtilalinden sonra, serbest piyasa ekonomisine geçişi amaçlayan 24 Ocak (1980) kararları uygulanmaya başladı. İthal ikamesi politikaları terkedilirken, rekabet (piyasa) ekonomisine geçildi. İthalat büyük ölçüde serbest bırakılıp, cari işlemler açığını önleyecek ihracat artışı için, ihracata büyük teşvikler getirildi. Böylece, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, ihracata dayalı kalkınma dönemi başladı. Ayrıca, özelleştirmelere (KİT’lerin ve İDT’lerinin) hız verilerek, kamunun ekonomideki payı düşmeye başladı. Siyasal ve ekonomik istikrara bağlı olarak yabacı sermaye de geldi. Sanayileşmede artış hızı yükseldi.
Eskiden kalkınma politikaları ağır sanayi hamleleri ile özdeşleşirdi. Özellikle seksenli yıllardan sonra hi-teknoloji denilen software, bilişim sektörleri günümüzde ülkelerin büyüme politikalarında ilk sıraya yükselmiştir. Türkiye’ninde hem devlet, hem de özel sektör yatırımlarında buna çok önem vermesi gerekmektedir. Özellikle rekabet ekonomisinde ilk buluş (new product) büyük avantajlar ve kazançlar sağlar. Sanayi olsun, tarım ve gıda sektörlerinde olsun, yeni ürünler üretmeliyiz. Ayrıca, Japonya, Güneykore, Hindistan gibi ülkeler ilk buluşu takip ederek, benzerini kendi ülkelerinde geliştirerek kalkınmalarını sağlayabilmişlerdir. İlk ürünü geliştirerek, yeni tasarımlarla, yeni ürünlerle büyük ekonomik kazançlar sağlamışlardır. Bu aşamada ar-ge çalışmaları ve yatırımları önem taşımaktadır.Bu ülkelerin cari işlemler dengesi bu dönemde ihracatlarının fazla olması nedeniyle fazlalık vermiştir. Bu fazlalığı da Pasifik bölgesinde yatırıma çevirmiş, ekonomide sürdürülebilirliği yakalamışlardır. Ülkemizde ise cari işlemler dengesi hep açık vermektedir.Bu sürekli olmamalıdır, yoksa ihracat ve yabancı sermaye ne kadar artarsa artsın, ekonomide sürdürülebilirlik sağlanamayacaktır. 
Ülkemizde ekonomik kalkınmanın gerçekleşmemesinin temel nedeni ise, siyasi iktidarların keyfine göre değişmeyecek, sağlam temellere dayalı, projesi, planı hazırlanmış bir kalkınma politikasının yıllardır oluşturulmamasıdır. Örneğin, günümüzde artık çimento, pamuk, makine satarak kalkınmayı sağlayamayız. Dünya pazarlarında ileri teknoloji ürünleri ile ya da markalı ve orijinal ürünlerle yer alabiliriz. Buna dayalı kalkınma politikalarına ağırlık vermeliyiz. 
Tarımsal kalkınma da ihmal edilmemelidir. Günümüzde yetmiş milyon nüfusumuzun tüm gıda ihtiyacını karşılamak için ithalat yapmak durumunda kalsak, milli gelirimizin en az üçte birini harcamamız gerekir. Gıdamızı kendimiz ürettiğimiz ve gelişmiş ülkelerdeki gıda fiyatlarına göre, çok düşük fiyatla sağladığımız için ekonomimizde, ekonomik yorum ve eleştirilerde, tarımın ve gıda sanayinin önemi ihmal edilmektedir. Avrupa’daki gıda fiyatları ülkemizde geçerli olsaydı, asgari ücretin bugünkü düzeyinin beş misli olması gerekirdi. Gerçi, asgari ücretin bugün ülkemizde en az iki misli olması gerçeği, başka bir ekonomik sorunumuzdur. Tarım sektöründe gen teknolojisinin ve ıslah çalışmalarının önemi çok büyüktür. Hollanda, ABD ve İsrail gibi ülkelerin teknolojilerini yakalamayı hedeflemeliyiz. Hollanda’nın sadece bitkisel tohum ihracatı, Türkiye’nin toplam tarımsal ihracatından fazladır. Ayrıca, gıda sanayinde ihracat özendirilmeli, yatırımlar artmalı, böylece tarımın ekonomiye katkısı arttırılmalıdır. Organik tarım geliştirilmelidir. 
Ülkemizde ar-ge çalışmalarına ve teknoparklara daha çok eğinilmelidir. Uludağ Üniversitesi’nde kurulu teknopark bu açıdan öncü kuruluşlar arasındadır. Burada üniversite ve sanayi işbirliği ile önemli projeler gerçekleştirilmekte, ülke kalkınmasına büyük destek sağlanmaktadır. Özellikle özel sektör ülkemizdeki bilim ve teknoloji gelişiminde artık sorumluluk almalıdır. Devletin desteği sürmeli, ancak çağın gerisinde kalmamak için özel sektör hızla teknoloji alanında yatırımlar yapmalıdır.
Dünya’daki kültür (tarımı yapılan) bitkilerinin %90’ının anavatanı Mezopotamya, Kafkasya ve Anadolu bölgeleridir. Türkiye günümüzde Dünya’nın en zengin bitkisel gen kaynaklarına sahiptir. Bu nedenle ülkemizde hızla yabancı, Dünya devi tohum ve gıda şirketlerinin yatırımı artmaktadır. Bu ilgiyi ne devlet, nede özel sektörümüzde görmekteyiz. Çünkü devletimiz bugüne kadar uzun vadeli, projeleri açıklanmış özel sektörü yönlendirici ne kalkınma, ne de tarım politikası ortaya koymuştur. 
Tamamen borç sermayesine dayanarak bir ülke kalkınmayı sağlayamaz. Ekonomi tarihinde böyle bir kalkınma modeli yoktur.En nihayetinde yabancı sermaye ülkenize sizin doğal kaynaklarınızı ve ucuz işgücünüzü kullanmak için gelir. Ancak, bu sermayeden de optimum faydalanmak için ülkedeki bilim ve teknoloji düzeyinin geliştirilmesi, ayrıca özel sektörün bu konuda daha fazla yatırım yapması, üniversitelerle işbirliğini artırması gerekmektedir. Kalkınma politikamızın temelinde başta tarımsal üretim olmak üzere, bütün sektörlerde tam kapasiteli üretimi sağlayacak bir ekonomik model bulunmalıdır.