Can Yücel - Sevgi Duvari

 
sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
                 kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
                  dilimizde akşamdan kalma bir küfür
                    salonlar piyasalar sanat sevicileri
               derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni
                      yakanda bir amonyak çiçeği
                   yalnızlığım benim sidikli kontesim
                    ne kadar rezil olursak o kadar iyi

                   kumkapı meyhanelerine dadandık
              önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi
                aramızda görevliler ekipler hızır paşalar
                  sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
                     öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
                    çöpçülerin elleriyle okşardın beni
                    yalnızlığım benim süpürge saçlım
                   ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

                    baktım gökte bir kırmızı bir uçak
                      bol çelik bol yıldız bol insan
                      bir gece sevgi duvarını aştık
                     düştüğüm yer öyle açık seçik ki
                 başucumda bir sen varsın bir de evren
                  saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
                   yalnızlığım benim çoğul türkülerim
                 ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

Can Yücel - Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim


Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla � ha düştü, ha düşecek �
Nasıl koşarsa ardından bir devin,
O çapkın babamı ben öyle sevdim.

Bilmezdi ki oturduğumuz semti,
Geldi mi de gidici � hep, hepp acele işi! �
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi.
Atlastan bakardım nereye gitti,
Öyle öyle ezber ettim gurbeti.

Sevinçten uçardım hasta oldum mu,
40�ı geçerse ateş, çağ�rırlar İstanbul�a,
Bi helallaşmak ister elbet, diğ�mi, oğluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oy�nunu,
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu.

En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin,
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim.
Hayatta ben en çok babamı sevdim.

Yeni Teknolojiler... Yeni Buluşlar... Yeni Mutfak Aletleri..

Food Loop
food loop     serdarkalkan.com
Fırına sürülen balık dolması veya tavuk dolmasını bağlamak için kullandığımız fırın iplerini ve kürdanları artık bir kenara bırakacağız. Fırın içinde kullanmak için ideal olan FoodLoop 357 derece sıcaklığa kadar dayanıklı
 
Taşınabilir - Portatif Mutfak
Taşınabilir kolay mutfak      serdarkalkan.com
Bu mutfakla her yerde dilediğinizce yemeklerinizi hazırlayabilirsiniz..

Yumurta soymak artık çok kolay..
Mutfak Tüpleri Şekil Değiştirdi
serdarkalkan.com
Galp Energia, "Pluma" adını verdiği yeni tüplerinde gerçekten hoş bir tasarım yakalamayı başarmış. Bununla da kalmayıp tüpün gövdesinde polietilen plastik kullanıyor.
Yumurta Kaynatma Zamanlayıcısı
serdarkalkan.com

Akıllı Kaşık
akıllı kaşık        serdarkalkan.com

Çatallı Yemek Çubuğu
serdarkalkan.com

Yeşilliklerin Ömrünü Uzatın
serdarkalkan.com
Bu ürün sayesinde hem yeşilliklerinizin ömrü uzayacak ve vicdan azabı çekmeyeceğiz (çünkü süre aşımı yaşayıp çürüyen yeşillikleri atarken canımız sıkılır) hem de ekonomi sağlamış olacağız.

Desenli Fırınlar


Soğanı Ağlamadan Doğramak İçin
soğan gözlüğü              serdarkalkan.com

Yeni Nesil Yemek Masası
yeni nesil yemek masası             serdarkalkan.com

yumurta soyacağı

bilmeceler

Çocuklar için sözcüklerle üretilmiş bir oyun aracı olan bilmece onlara, düş ve düşünce gücüne seslenen kurmaca bir dünya sunar. Şiirsel bir anlatımla çocukları dille kurgulanmış bir zeka oyununa davet eder. Onları, tüm bildiklerini sınamaya, olaylar ve olgular ile kavramlar arasında anlamsal ilgiler kurmaya yöneltir. İkilemeleri, deyimleşmeleri kullanarak, ana dilinin söz varlığını yansıtmadaki işlevini somutlar (Sever, 2003 :140).
 
Sıcak evin direği
Tıp tıp eder yüreği
(BABA)
Dokuz ay zindanda yatar
Altı ayda zil çalar oynar
(BEBEK)
Özü tatlı,
Sözü tatlı,
Candan daha değerli
(ANNE)
Yattım yumuşak
Uyudum sıcak sıcak
(YATAK
Ham iken tatlı
Olmuşu acı
(BEBEK)
Ben giderim,
O gider
Güneşte beni izler
(GÖLGE)
Askerden küçük
Paşadan büyük
(ÇOCUK)
Gece içindeyiz
Gündüz dışında
Pencereli, kapılı
Şirin bir yuva
(EV)
Pazardan aldım
Bir tane
Eve geldim
Bin tane
(NAR)
Eve bitişik odada
Yemek pişer orada
(MUTFAK)
Uzun yoldan kuş gelir
Ne söylese hoş gelir
(MEKTUP)
Bir ağacı oymuşlar
İçine dünyayı koymuşlar
(TELEVİZYON)

Buradan attım kılıcı
Halep’te oynar ucu
(TELEFON)
Çın çın eder
Haber sorar
(TELEFON)

Sesi var canı yok,
Konuşur ağzı yok
(RADYO)
İstanbul da pişer
Kokusu buraya düşer
(MEKTUP)

O her gün yeniden doğar
Dünyaya haber yayar
(GAZETE)
  Kuyruğu var
Canlı değil
Konuşur
Ama insan değil
Camı var
Ama pencere değil
(TELEVİZYON)
 
Alt yanı sivri tepe içindedir (Çene) Üst yanı çakıldak (Diş)
Daha üstü muşulak (Burun) Daha üstü ışıldak (Göz)
Üstü kara kolan (Kaş) Daha üstü bir alan (Alın)
İner reyhan gibi
Oturur sultan gibi
Dürülür hasır gibi
Satılır esir gibi (Kar)
Uzadıkça kısalan şey nedir
Hayat veya Ömür.

Allah yapar yapısını,
Bıçak açar kapısını.
karpuz

Mavi tarla üstünde,
Beyaz güvercin yürür.
(yelkenli)

Ocak başında kuyu,
Kuyunun içinde suyu;
Suyun içinde yılan,
Yılanın ağzında mercan.
(lamba)
 
Çın-çınlı hamam,
Kubbesi tamam,
Bir gelin aldım,
Babası imam.
saat
Bir çuval cevizim var,
Sayarım tükenmez.
yıldız
El eker dil biçer.
(yazı)
 
Arşın ayaklı,
Burma bıyıklı.
(tavşan)
Bir küçücük kutudur,
Bütün dünya yurdudur.
(radyo)

Fini fini fincan,
İçi dolu mercan.
(nar)
 
Küçücük fıçıcık,
içi dolu turşucuk.
(limon)

Daldan dala,
Kırmızı pala.
(sincap)
 
Yarım kaşık,
Duvara yapışık.
(kulak)

On ay yatar,
İki ay kalkar;
Feneri yakar,
Etrafa bakar.
(Ateş Böceği)
Dağda tak tak,
Suda cıp cıp.
Arşın ayaklı,
Burma bıyıklı.
(balta,balık,leylek)

Dağdan gelir, taştan gelir,
Bir kükremiş arslan gelir.
(sel)

Sıra sıra odalar,
Birbirini kovalar.
(tren)
 

Sarı sarı içinde,
Sarı zarfın içinde,
On iki birlik kardeş,
Birbirinin içinde.
(portakal)

Az gitti, uz gitti,
Dere tepe düz gitti,
Altı ay bir güz gitti;
Uyanınca hep bitti.
(rüya)
Kutuplara giden zenci ne olur? (Donar)
Yer altında civcivli tavuk
(patetes)
Mavi atlas,
Arşın yetmez,
Makas kesmez,
Terzi biçmez.
(gökyüzü
Mavi atlas,
Arşın yetmez,
Makas kesmez,
Terzi biçmez.
 
Üstü çayır, biçilir,
Altı çeşme, içilir.
koyu
Ufacık mermer tası,
İçinde beyler aşı,
Pişirirsen aş olur,
Pişirmezsen kuş olur.
(yumurta)

ŞİİR TÜRLERİ VE KAFİYE

ŞİİR



Duygu, hayal ve düşüncelerin bir düzene bağlı olarak, çekici bir dil ve ahenkli mısralar içinde aktarılmasıdır.



Şiiri düz yazıdan ayıran ölçü, mısra, ahenk gibi unsurlar vardır.



Nazım (şiir) biçimindeki yazılara "manzum"; Nazım parçalarına da "manzume" denir.















ŞİİR TÜRLERİ







LİRİK ŞİİR



Aşk, ayrılık, hasret ve özlem gibi konuları işleyen duygusal şiirlerdir.



*Duygu, coşku ve akıcılık söz konusudur.



*Gazel, şarkı koşma, semai lirik şiire örnektir.















PASTORAL ŞİİR



Doğa güzelliklerini, kır ve doğa sevgisini, orman, yayla, dağ, köy ve çoban yaşamını, bunlara karşı duyulan özlemleri anlatan şiir türüdür. Şair doğa karşısındaki duygularını anlatıyorsa "idil", bir çobanla karşılıklı konuşuyormuş gibi anlatıyorsa "eglog" adını alır.















EPİK ŞİİR



Destansı özellikler gösteren şiirlerdir.



*Kahramanlık, yiğitlik gibi konular işlenir.



Okuyanda coşku yiğitlik duygusu, savaşma arzusu uyandırır.















DİDAKTİK ŞİİR



Bilgi vermek, öğretmek, öğüt vermek gibi öğretici amaç taşıyan şiirlerdir.



*Ahlakilik hakimdir.



*Kuru bir üslubu vardır.



*Manzum hikayeler ve fabllar hep didaktiktir.















SATİRİK ŞİİR



Toplumdaki çeşitli düzensizlik ve bozuklukları yeren, taşlayan şiirlerdir.



Halk edebiyatında "taşlama",



Divan edebiyatında "hiciv" denir.















DRAMATİK ŞİİR



Tiyatronun manzum şekline denir. Dramatik manzume, karşılıklı konuşma şeklinde yazılan manzumelerdir.











ŞİİR BİLGİSİ







MISRA (DİZE)



Ölçülü ve anlamlı, bir satırlık nazım birimidir.











BEYİT (İKİLİK)



Aynı ölçüde olan ve anlamca bir bütünlük oluşturan ve iki dizeden oluşan nazım birimidir.











ÖLÇÜ (VEZİN)



Şiirde dizelerin hece sayısına veya hecelerin ses değerine göre bir uyum içinde olmasıdır.











HECE ÖLÇÜSÜ:



Şiirde dizeleri oluşturan sözcüklerin hece sayılarının eşitliğine dayanan ölçüdür. Hece ölçüsüyle yazılmış dizeler okunurken belli yerlerde durulur.Durulan bu yerlere "durak" denir. Durak sözcüğün sonunda yer alır.







ARUZ ÖLÇÜSÜ:



Dizelerdeki hecelerin uzunluk ve kısalığına göre, açık ya da kapalı oluşuna göre düzenlenmesidir.Kısa heceler nokta(.) uzun heceler çizgi (-) ile gösterilir.



İmale: Aruz kalıbına uydurmak için kısa hecenin uzun sayılmasıdır.



Zihaf: Uzun heceleri kısa okumaktır.











SERBEST ÖLÇÜ:



Bu ölçüde hecelerin sayısı ya da uzunluğu kısalığı dikkate alınmaz.











REDİF



Mısra sonlarında yazılışları, okunuşları, anlamları ve görevleri aynı olan eklerin, kelime ve kelime gruplarının tekrar edilmesine "redif" denir.



*........uzakta



*........plakta











KAFİYE



Şiirde mısra sonlarındaki ses benzerliklerine denir. Kafiyeyi oluşturan eklerin ya da kelimelerin; yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları ve görevleri farklı olmalıdır.



*...........derinden.



*...........kederinden.











KAFİYE ÇEŞİTLERİ







YARIM KAFİYE:



Tek ses benzerliğine dayanan kafiyedir.



*............dizildi



*............yazıldı.











TAM KAFİYE:



İki ses benzerliğine dayanan kafiye türüdür.



*.........karanlık



*.........artık











ZENGİN KAFİYE:



Üç ya da daha çok ses benzerliğine dayanan kafiye türüdür.



*........... yolculuk



*........... soluk











CİNASLI KAFİYE:



Anlamları ayrı, fakat yazılış ve okunuşları aynı olan kelime ve kelime gruplarının mısra sonunda tekrarı ile oluşan kafiyedir.



*...........vakit çok geç



*...........nasıl geçersen geç.











KAFİYE ÖRGÜSÜ







DÜZ KAFİYE: "a a a b" ya da



"a a b b" olmalı.







ÇAPRAZ KAFİYE: "a b a b" olmalı.







SARMA KAFİYE: "a b b a" olmalı.