Duraklama devrinden sonra bozulmaya başlayan Yeniçeri Ocağı, özellikle III. Selim'in ıslahat girişimlerinden Nizam-ı Cedid'e karşı direnişleriyle devletin varlığı yönünden tehlikeli olmaya başladılar.
Çıkan olaylar sonucunda III. Selim öldürüldü. Alemdar Mustafa Paşa'nın yardımıyla tahta geçen II. Mahmud, askeri alanda köklü bir değişiklik yapmak istiyordu.
Osmanlı Devleti 1768'den beri yaptığı savaşlarda yenilgilere uğramış ve toprak kaybetmişti. Ayrıca, yeniçerilerin devlet işlerine karışmaları, ayaklanmaları, askerlik alanında yeni bir düzenin gerekliliğini ortaya koyuyordu. Bu konuyla ilgili çalışmalara hemen başlandı. Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa, Sekban-ı Cedid Ocağı'nı kurdu. Levend ve Üsküdar kışlalarındaki yeni ocağın askerleri, Batı'ya uygun eğitilmeye başlandı. Yeniçeri Ocağı'na da bir düzen verilmek istendi. Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa'nın çabaları, yeniçerilerin ayaklanması ve Alemdar'ın ölümüyle sonuçsuz kaldı. Bu olaydan sonra yeniçeriler, olmadık zorbalığa başladılar. Halk yeniçerilerden yılgın duruma geldi. Yunan ayaklanmasındaki başarısızlık, devletin de artık Yeniçeri Ocağı'na güvenemeyeceğini gösterdi. Bunun üzerine devletin ileri gelenleriyle yapılan görüşmeler sonunda, Eşkinci adıyla yeni bir askeri birliğin meydana getirilmesi kararlaştırıldı.
Ağa Kapısı'nda, alınan bu kararlara göre:
1.İstanbul'daki her yeniçeri ortasından belli miktarda (150 kişilik) asker çıkacak;
2.Eşkinci odalarına yeni subaylar tayin edilecek;
3.Subayların tayininde Yeniçeri Ağası caize denilen parayı almayacak; 4.Eşkincilerin eğitimlerine özen gösterilecekti.
Yeniçeriler, kurulan bu askeri düzene karşı tepki gösterdiler. Nizam-ı Cedid'in tekrar kurulmakta olduğu ve Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılacağı ortalığa yayıldı.
15 Haziran 1826 günü, yeniçeriler kazanlarını Atmeydanı'na çıkararak yeni düzene karşı olduklarını açıkladılar. Yeni düzen için fetva veren din adamlarına karşı düşmanca hareketlerde bulundular. Yeniçerilerin ayaklanması karşısında, başta sadrazam olmak üzere devlet ileri gelenleri sarayda toplandılar. Sadrazam Mehmed Selim Sırrı Paşa, padişahtan Sancak-ı Şerifin çıkarılmasını istedi. Aynı zamanda devletin emrindeki tersane eminine, topçubaşıya, humbaracıbaşıya, askerleriyle hazır olmaları emredildi. Gerekli karşı tedbirler alındıktan sonra asilere dileklerinin ne olduğu soruldu. Yeniçeriler, kendilerine uygulanmak istenen eğitimi istemediklerini bildirdiler. Ayrıca yeni askeri düzeni savunanların kendilerine verilmesini söylediler. Yeniçerilerin bu istekleri kabul edilmedi ve asilere karşı harekete geçildi. İstanbul halkı, Sancak-ı Şerifin altında toplanmaya başladı. Topluluk Sultanahmed Camii'ne gelince burada ayaklanan yeniçerilere karşı bir bastırma hareketi düzenlendi. Hüseyin Paşa topçu askerleriyle, Divan Yolu'ndan, İzzet Mehmed Paşa da humbaracı, lağımcı, kalyoncu erleriyle Saraçhane yönünden Atmeydanı'nda savunmaya geçen yeniçerilerin üzerine yürüdüler. Askerlerin arkasından da silahlı halk geliyordu. Özellikle Ağa Hüseyin Paşa komutasındaki kuvvetler, asileri zor duruma düşürdü. Topçu yüzbaşısı Kara Cehennem İbrahim Ağa'nın gayretiyle yeniçeri kışlaları kuşatıldı; Yeniçerilere teslim olmaları teklif edildi; bunun kabul edilmemesi üzerine kışlanın büyük kapısı top atışıyla yıkıldı. Yeniçeriler canlarını kurtarmak için kaçışmaya başladılar. Böylece Yeniçeri Ocağı kısa bir süre içinde ortadan kaldırıldı.
II. Mahmud, bir hattı-ı hümayunla Yeniçeri Ocağı'nın kaldırıldığını ilan etti (1826). Olay, hayırlı olduğu gerekçesiyle "Vaka-i Hayriye" olarak anılmıştır,
0 Yorum var "Vaka-i Hayriye nedir ?"
Yorum Gönder