Yine ATATÜRK; "Okumak, araştırmak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, uyanık davranmak, düşünmek, zekayı terbiye etmektir" derken; yine insan enerjisiyle ve fakat doğanın ona sunulan iltifatıyla, Yaradan'ın tükenmez yardımıyla, yükselen, genişleyen insan zekası, hudutsuz kavrayış anlamında "insanım" diyen bir vasf-ı mahsustur"(yani özel niteliklerle bezenmiş insan) "İnsan, Hareket ve faaliyetin, yani dinamizmanın ifadesidir.Bu böyle olunca, Kültür İnsanlık vasfında, insan olabilmek için bir temel unsurdur. Kültür: doğanın yüksek verimi ile mutlu olmaktır. Bu ifadenin içinde çok şey saklıdır. Temizlik, saflık, yükseklik, insanlık ve buna paralel unsurlar...Bunların hepsi insanlık vasfıdır. İşte kültür kelimesini mastar şekline(yani eylemi yapan kelime) ********uzda, doğanın insana verdiği yüksek vasıfları kendi çocuklarına, torunlarına, geleceğine ve insanlığa vermesi demektir."
Kültürün insan ve toplum üzerindeki derin etkisini bilen ve ifade eden Büyük Önder Atatürk, "Türkiye Cumhuriyetinin Temeli Kültürdür" sözünü sıkça kullanmıştır. Ancak, o'na göre kültür tam anlamıyla ulusal olmak zorundadır. Çünkü ulusal davamızın gelişmesi ve devamı böyle bir kültür ile temin olunabilir" Zira, gelişi güzel, yabancı bir kültürün, körü körüne taklidi, bu yabancı kültürün yıkıcı tesirlerini gündeme getirebilir. Kültür zeminle orantılıdır. O zemin ulusun seciyesidir. Kültüre bu denli önem veren Atatürk, "Eğer Cumhurbaşkanı olmasaydım, Maarif Vekili olmayı tercih ederdim" demiştir. Atatürk, uygarlık kavramını da şöyle açıklamaktadır: "Bence uygarlığı harstan(kültürden) ayırmak güçtür ve gereksizdir. Nokta-yı nazarımı (görüşümü) izah için kültür nedir tarif edeyim. a) Bir insan cemiyetinin devlet hayatında, b) Fikir hayatında, yani ilimde, sosyolojide ve güzel sanatlarda, c)Ekonomik hayatta, yani ziraatta, zenaatta, ticarette, kara, deniz, hava taşımacılığında yapabileceği şeylerin toplamıdır. Ayrıca yüksek bir kültür sadece onun sahibi olan ulusa has kalmaz, diğer uluslara da tesirini gösterir.
Yine Atatürk'e göre; "Türkiye bir maymun değil ve hiçbir ulusu taklit etmeyecektir" O sadece özleşerek gelişecektir" (Atatürk'ün bu cümlesi; 29 Ekim 1930 da Türk Ocağında Amerikalı gazeteci Miss Ring'in "Türkiye'nin her bakımdan Amerikanlaşmasının düşünüldüğünü sorması üzerine verdiği cevaptır.)
Sonuç olarak Atatürk'ün kültür ve uygarlık konusundaki görüşleri doğrultusunda şunları söylemek mümkündür.
Her ulusun bir öz kültürü vardır. Bizim ulusumuz da asırlar süren bir tarihe, engin ve olumlu birikimlere sahip olduğundan, kültürü zengin ve yüksektir. Devletimizin temeli de ulusaldır. Ve kültürümüz, Dünya uygarlığının önemli bir ünitesidir. Dolayısıyla Türk kültür ve uygarlığını ayrı ayrı düşünmek mümkün değildir. Ancak; her ulusun özel ve kendine has kültür öğeleri vardır. Bu nedenle de uluslar var oldukça bu kendine has farklılıklar var olacaktır. Ancak bazı unsurlar vardır ki, uluslar arasında etkileşimi mümkün kılmaktadır. Bilim ve teknik bunun başında gelir. Çünkü pozitif bilimler ve teknoloji dünyanın her yerinde kullanılabilir. Örneğin; yer çekimi her yerde vardır, elektrik üretimi, tüketimi bir başka ulustan alındığında ulusal kültürü olumsuz etkilemez. TV ve uydu yayınları, internetler her ülkede aynı sistemle gerçekleştirilmektedir. ve ulusallık anlamında nötr'dür. Ancak güzel yanı ise; her kültür bu olumlu faydayı kendi temel prensipleri doğrultusunda alır ve kullanır. Örneğin; Modern inşaat ve mimarlık sistemleri evrensel bilgi kurumları olan her üniversitenin bilgi dağarcığındadır. Ancak, kültürlerin orijinalliği (kendine haslığı) nedeniyle o mimarlık bilgileri değişik ülke ve kültürlerde farklı teşhir salonları, kilise, havra, tapınak, külliye, cami, ev-köşk,saray vb. unsurlarda ayrı kültür eserlerini bina eder, yine her ulusun eğlencelerinde, kutlamalarında benzer müzik enstrümanları kullanılırsa da, yine ezgileri kendine özgüdür, yemek kültürleri farklıdır, şiirleri, nakışları, bezemeleri kendine özgüdür. Vb.
Bütün bunlara rağmen; Doğu-batı-kuzey-güney uygarlıklarından birinin, günlük hayatı kolaylaştıran teknik veya sosyal buluşu sınır tanımadan, hemen hemen anında sirküle edilir hale geldiğinden, pratik hayatta; dünya insanları birbirlerine benzen müşterekler edinmektedirler.
Bu anlamda da günümüzde global bir uygarlık süreci yaşamağa koşullandırıldığımızı söyleyebiliriz.
Kültürün insan ve toplum üzerindeki derin etkisini bilen ve ifade eden Büyük Önder Atatürk, "Türkiye Cumhuriyetinin Temeli Kültürdür" sözünü sıkça kullanmıştır. Ancak, o'na göre kültür tam anlamıyla ulusal olmak zorundadır. Çünkü ulusal davamızın gelişmesi ve devamı böyle bir kültür ile temin olunabilir" Zira, gelişi güzel, yabancı bir kültürün, körü körüne taklidi, bu yabancı kültürün yıkıcı tesirlerini gündeme getirebilir. Kültür zeminle orantılıdır. O zemin ulusun seciyesidir. Kültüre bu denli önem veren Atatürk, "Eğer Cumhurbaşkanı olmasaydım, Maarif Vekili olmayı tercih ederdim" demiştir. Atatürk, uygarlık kavramını da şöyle açıklamaktadır: "Bence uygarlığı harstan(kültürden) ayırmak güçtür ve gereksizdir. Nokta-yı nazarımı (görüşümü) izah için kültür nedir tarif edeyim. a) Bir insan cemiyetinin devlet hayatında, b) Fikir hayatında, yani ilimde, sosyolojide ve güzel sanatlarda, c)Ekonomik hayatta, yani ziraatta, zenaatta, ticarette, kara, deniz, hava taşımacılığında yapabileceği şeylerin toplamıdır. Ayrıca yüksek bir kültür sadece onun sahibi olan ulusa has kalmaz, diğer uluslara da tesirini gösterir.
Yine Atatürk'e göre; "Türkiye bir maymun değil ve hiçbir ulusu taklit etmeyecektir" O sadece özleşerek gelişecektir" (Atatürk'ün bu cümlesi; 29 Ekim 1930 da Türk Ocağında Amerikalı gazeteci Miss Ring'in "Türkiye'nin her bakımdan Amerikanlaşmasının düşünüldüğünü sorması üzerine verdiği cevaptır.)
Sonuç olarak Atatürk'ün kültür ve uygarlık konusundaki görüşleri doğrultusunda şunları söylemek mümkündür.
Her ulusun bir öz kültürü vardır. Bizim ulusumuz da asırlar süren bir tarihe, engin ve olumlu birikimlere sahip olduğundan, kültürü zengin ve yüksektir. Devletimizin temeli de ulusaldır. Ve kültürümüz, Dünya uygarlığının önemli bir ünitesidir. Dolayısıyla Türk kültür ve uygarlığını ayrı ayrı düşünmek mümkün değildir. Ancak; her ulusun özel ve kendine has kültür öğeleri vardır. Bu nedenle de uluslar var oldukça bu kendine has farklılıklar var olacaktır. Ancak bazı unsurlar vardır ki, uluslar arasında etkileşimi mümkün kılmaktadır. Bilim ve teknik bunun başında gelir. Çünkü pozitif bilimler ve teknoloji dünyanın her yerinde kullanılabilir. Örneğin; yer çekimi her yerde vardır, elektrik üretimi, tüketimi bir başka ulustan alındığında ulusal kültürü olumsuz etkilemez. TV ve uydu yayınları, internetler her ülkede aynı sistemle gerçekleştirilmektedir. ve ulusallık anlamında nötr'dür. Ancak güzel yanı ise; her kültür bu olumlu faydayı kendi temel prensipleri doğrultusunda alır ve kullanır. Örneğin; Modern inşaat ve mimarlık sistemleri evrensel bilgi kurumları olan her üniversitenin bilgi dağarcığındadır. Ancak, kültürlerin orijinalliği (kendine haslığı) nedeniyle o mimarlık bilgileri değişik ülke ve kültürlerde farklı teşhir salonları, kilise, havra, tapınak, külliye, cami, ev-köşk,saray vb. unsurlarda ayrı kültür eserlerini bina eder, yine her ulusun eğlencelerinde, kutlamalarında benzer müzik enstrümanları kullanılırsa da, yine ezgileri kendine özgüdür, yemek kültürleri farklıdır, şiirleri, nakışları, bezemeleri kendine özgüdür. Vb.
Bütün bunlara rağmen; Doğu-batı-kuzey-güney uygarlıklarından birinin, günlük hayatı kolaylaştıran teknik veya sosyal buluşu sınır tanımadan, hemen hemen anında sirküle edilir hale geldiğinden, pratik hayatta; dünya insanları birbirlerine benzen müşterekler edinmektedirler.
Bu anlamda da günümüzde global bir uygarlık süreci yaşamağa koşullandırıldığımızı söyleyebiliriz.