SINAV SORULARINDAN HAREKETLE DİVAN EDEBİYATI ÖZELLİKLERİ

ÜNİVERSİTE SINAVLARINDA ÇIKMIŞ SORULARDAN HAREKETLE DİVAN EDEBİYATI ÖZELLİKLERİ
Divan Edebiyatı:
Özellikleri:

Türk edebiyatının gelişimi içinde divan edebiyatı varlığını 13–19. yüzyıllar arasında sürdürdü. Bu edebiyatın başlıca özellikleri şöyle sıralanabilir:

1. Sanatta kurallara bağlı olmak,
2. Yüksek tabakaya seslenmek,
3. Belirli türlerin ve kalıpların dışına çıkmamak,
4. Arapça ve Farsçanın dil kurallarını benimsemek.
5. Ama konuşma dilinden yararlanmak, (Divan edebiyatının özelliklerinden değildir.) (2010)
6. Divan şiiri, özellikle gazellerde, bir bakıma en az yarar güden şiirdir.
7. Divan şairi, gazellerde salt söz ustalığına önem verir, bu ustalığı ile duygulandırır okuyucusunu.
8. Mesnevilerde Divan şairi halk hikayecisi ile birleşir.
9. Kasidelerde ise şiire yararın karıştığı daha belirgindir. (1976)
10. Mecaz ve mazmunlarla yüklü olması
11. Şekil güzelliği sağlamak için eşanlamlı sözlere yer verilmesi
12. Kişisel sevinçlere ve acılara çok az yer verilmesi
13. Tasavvufla ilgili terimlere geniş ölçüde yer verilmesi Divan şiirinin belirleyici özelliklerindendir.
14. Dış dünyaya yönelik somut konuların İşlenmesi Divan şiirinin belirleyici özelliklerinden biri değildir. (1977)
15. Bütün şiirlerde aruz ölçüsü kullanılmıştır
16. Yapıt, değişmez kurallara göre, güçlü bir düzen içinde ve çoklukla beyit beyit işlenir.
17. Söz ve anlam sanatlarına sık sık başvurulur.
18. Biçim ve söyleyiş kaygısı oldukça ağır basar.
19. İnsandan kopuk, insanı anlatmayan soyut bir dünyası vardır. (1981)
20. Divan Edebiyatında, şairlerin büyük bir çoğunluğu, şiiri, toplumsal amaçlardan, bilimsel içeriklerden uzak, salt şiirsel değerleri ön plana alarak yazmışlar ve ortak biçimler içinde kalıplaşmış ortak kavramlar kullanmışlardır? (1987)
21. Arap ve Fars edebiyatlarından alınan, kaside, kıta, mesnevi gibi nazım biçimleri kullanılmıştır.
22. Beyit, başlı başına bir bütün sayılmış ve düşünceleri anlatan cümleler bir beyit içinde tamamlanmıştır. (1994)
23. Yabancı sözcüklerle ve kurallarla yüklü bir dil kullanılmıştır.
24. Ölçü olarak aruz kullanılmıştır.
25. Kavramlar, ortaklaşa kullanılan kalıplaşmış söz­lerle anlatılmıştır.
26. Şiirler "divan" adı verilen kitaplarda toplanmıştır.
27. Konular genellikle gerçek yaşamdan alın(ma)mıştır, (soyut konular işlenmiştir.) (1997)
28. Divan şiirinde parça güzelliğine değil, bütün gü­zelliğine önem verilir. (Doğrusu tam tersidir.) (1998)
29. Divan şiirinin İran edebiyatından aktarılmış, şaire özgürlük tanımayan ---- bir estetiği vardır. Sevgilinin boyundan posundan başlayarak saçları, kaşları, gözleri, kirpikleri, ağzı, dişleri, dudakları, yanakları ---- mazmun adı verilen, hazır benzetmelerle anlatılır, övülür. (2009)


İşlenen Ortak Konular:

1. Aşk acısından duyulan mutluluk
2. Sevgiliye duyulan özlem
3. Aşk ıstırabının insanı olgunlaştıracağı inancı
4. Sevgilinin cefasının sürüp gitmesi için Tanrı’ya yakarış
5. Aşk derdine derman bulunamayışı (1981)

Nazire: Bir şairin, başka bir şairin şiirini konu ve biçim yönünden örnek alarak aynı ölçü aynı uyak ve aynı redifle yazdığı benzer şiire Nazire denir. (1997)
Divan Edebiyatı Halk edebiyatı Karşılaştırmaları:

(Divan Edebiyatı Halk edebiyatıyla;)


1. yaşamdan kopukluk - yaşamsallık
2. somutluk - soyutluk
3. gerçeğe uygunluk - düşçülük
4. öznellik - nesnellik
5. yerlilik – yabancılık (bakımlarından karşılaştırılır.) (1982)

Sanatın, yalnızca bir süs varlığı olarak ele alındığı Divan yazınında aşırı bir yabancılaşma görülür. Sanatın, yaşamın bir parçası olarak kabul edildiği halk şiirinde ise bütün örnekler, kuşlar, sevgililer, güzeller yerlidir. Anadoludur. Çünkü Halk ozanı, duyduğu değil gördüğü, tanıdığı kuşu işler şiirinde, bu şiirlerde Divan şiirindeki doğadışı varlıkları göremeyiz. Sözgelimi, halk şiirinde, atmaca tavuğu yer, pilici kapıp uçar. Divan şiirinde güzelin gözleri olan doğan, sevenin gönlünü avlar.” (1982)

Divan edebiyatı ile Tanzimat edebiyatının karşılaştırılması:

1. Divan şiirindeki ‘parça güzelliği anlayışı yerine, Tanzimat şairleri konu birliğine ve ‘bütün güzelliğine önem vermişlerdir.
2. Divan edebiyatında sanatçılar, seçkin kişiler için eser vermiş, Tanzimatçılar ise halk için yazmayı amaçlamışlardır.
3. Divan edebiyatında aruz ölçüsü kullanılmış, Tanzimat edebiyatında ise aruzun yanında az da olsa hece ölçüsüne yer verilmiştir.
4. Divan nesrinde söz hünerleri gösterme, Tanzimat nesrinde ise birtakım düşünceleri halka yayma amaçlanmıştır.
5. Tanzimat nazmında, Divan edebiyatı nazım biçimleri tümüyle bırakıl(mamış) Fransız şiirinde görülen nazım biçimleri benimsen(me)miştir. (Bu özellik Servet-i Fünun şiiri özelliğidir.)(1989)

Divan edebiyatı ile Servet-i Fünun edebiyatının ortak bir özelliğini belirten yargı: “Dil, yabancı sözcükler ve yabancı dil kurallarıyla yüklüdür.”dir.

Divan Edebiyatı Nazım Şekilleri ve Türleri:

Divan edebiyatı ürünlerinin adları: müstezat-mersiye-gazel-naat-münacaat (1986)
Beyitlerle Kurulu Nazım Şekilleri:

Gazel: Divan şiiri, özellikle gazellerde, bir bakıma en az yarar güden şiirdir. Divan şairi, gazellerde salt söz ustalığına önem verir, bu ustalığı ile duygulandırır okuyucusunu. (1976) Divan edebiyatındaki “gazelin konu bakımından Halk edebiyatındaki benzeri Koşma dır. (1992)
Gazel ve koşmanın karşılaştırılması:

1. Gazel, Divan edebiyatına, koşma, Halk edebiyatına özgü nazım biçimidir.
2. Gazelde nazım birimi beyit, koşmada dört1üktür.
3. Gazel, aruzun istenilen her kalıbıyla yazıldığı halde koşma, genellikle hoca ölçüsünün 11 ‘li kalıbıyla yazılır.
4. Gazellerin konusu sevgilinin güzelliği, aşk ve şarap: koşmalarınki ise genellikle aşk, sevgi ve doğa güzellikleridir.
5. Gazel, 10–20 beyitten (doğrusu -1 beyit), koşma 7–12 dörtlükten (doğrusu 3–9 dörtlük) oluşur
Örnek–1:

Bende Mecnûn’dan füzun âşıklık isti’dadı var

Âşık-ı sâdık benim Mecnûn’un ancak adı var

Kıl tefâhur kim senin hem var benim tek âşıkın

Leyli’nin Mecnûn’u Şîrîn’in eger Ferhâd’ı var (Fuzuli) (2010)
Örnek–2:

Ne yanar kimse bana ateş-i dilden özge

Ne açar kimse kapım bad-ı sabadan gayrı (Fuzuli)(1974)
Örnek–3:

“Aşk derdiyle hoşem el Çek ilacımdan tabib

Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır.”(Fuzuli) (1981)
Örnek–4:

“Beni ağlan beni kim, üstüme gelmez ölicek

Bir avuç toprak atar bad-ı sabadan gayrı”(Fuzuli) (1981)
Örnek–5:

Leblerin mecruh olur dendân-ı sîn-i buseden

Lâlin öptürmek bu haletle muhal olmuş sana (Nedim)(2008)
Örnek–6:

Tahammül mülkünü yıktın Hülâgû Han mısın kâfir

Aman dünyayı yaktın âteş-i sûzan mısın kâfir (Nedim) (2008)
Örnek–7:

Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge

Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı (Fuzuli) (2010)
Örnek–8:

Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz

Biz neşâtın da gamın da rûzgârın görmüşüz (Nabi) (2010)

Kaside: Kasidelerde şiire yararın karıştığı daha belirgindir. (1976)
Kasidenin Bölümleri:

Tam bir kaside çeşitli bölümlerden oluşur.

Nesip: doğa güzelliklerinden söz eden nesib ya da teşbib bölümüdür

Girizgah: asıl konuya girişi sağlamak için yazılan girizgâh bölümüdür

Methiye: kasidenin sunulduğu kişinin özelliklerinin abartılı bir övgüyle anlatıldığı methiye bölümüdür

Fahriye: şairin kendisini övdüğü dizelerden oluşan fahriye bölümüdür

(Taç Beyit): şairin adının da geçtiği tegazzül bölümü (değildir. Taç Beyittir) (2007)
Mesnevi:

Özellikleri:


1. Uyak düzeni aa ba ca... biçimindedir.
2. Daha çok, aruz vezninin kısa kalıplarıyla yazılır.
3. Arap ve Türk edebiyatına İranlılardan geçmiştir.
4. Öyküleme gerektiren konular, bu türde işlenmiştir
5. Beyit sayısı, konunun işlenişine göre belirlen(mez. Beyit sayısı sınırsızdır.) (1996)
6. Mesnevilerde Divan şairi halk hikayecisi ile birleşir (1976)

Divan Edebiyatı’nda modern öykü ve romanın yerini tutan en önemli tür mesnevidir. (Şeyh Galip)’in

Hüsn ü Aşk, Süleyman Çelebi’nin Mevlid adlı yapıtları bu türün tanınmış örnekleridir. (2007)

“Roman, edebiyatımıza yeni bir tür olarak Tanzimat döneminde girmiştir. Tanzimat’tan önce (---) Divan ve Halk edebiyatında hikayelerin, hikaye ve roman tekniği ile bir ilgisi yoktur. Özellikle Divan edebiyatında düzyazı ile ya da manzum olarak yazılan hikayeler belli konuların dışına çıkmaz. (1985)

Fuzuli’nin Mesnevi’si ile Baki’nin Mersiyesi’nin ortak özelliği: Uzun zaman, eşdeğerde benzerlerinin yazılmamış olmasıdır. “Fuzuli, Leyla ve Mecnun’u ile bütün edebiyatımız boyunca tek başına kalmış bir eserin sahibidir. Baki’nin Mersiye’si gibi, onun Mesnevi’si de uzun zamanı kapatan eserlerdendir. Çağdaşı Yahya Bey gibi, Atai gibi bu yola heves edenler az çok bölgesel konuları ele almışlar ya da çeviriye özenmişlerdir.” (1985)

Kabus-name 15. yüzyılda “mesnevi’ biçiminde yazılmış bir yergidir. (1994)

Hüsn ü Aşk (Şeyh Galip’in ünlü mesnevisidir.) (1998)
Bentlerle Kurulan Nazım Şekilleri

Şarkı:

Örnek:

Kalbim yine üzgün seni andım da derinden,

Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden!

Üzgün ve kırılmış gibi en ince yerinden,

Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden! (2007)

Tek Bentten Oluşan nazım Şekilleri:

Rubai: Bize iran edebiyatından geçmiştir. Dört dizeden oluşur. Aruz ölçüsünün kendine özgü kalıplarıyla yazılır. Az sözle önemli bir şey söylenerek sağla­nan anlam yoğunluğu, başta gelen özelliğidir. Ge­nellikle felsefeyle ilgili düşünsel temalar işlenir. (1998)
Örnek–1:

Bir merhaleden güneşle derya görünür

Bir merhaleden her iki dünya görünür

Son merhale bir fasl-ı hazandır ki sürer

Geçmiş gelecek cümlesi rüya görünür (1974)

Örnek–2:


Çepçevre bahar içinde bir yer gördük
Ferhad ile Şirin’i beraber gördük.
Baktık geceden fecre kadar ellerde
Yıldızlara yükselen kadehler gördük (1992)

Divan Nesri:

Özellikleri:


1. Dilin, yabancı kelime ve tamlamalarla yüklü olması
2. Söz ve ses sanatlarına önem verilmesi
3. Kullanılan cümlelerin çok uzun olması
4. Noktalama işaretlerine yer verilmemesi
5. Söyleyiş güzelliğinden çok düşünceye önem verilmesi özelliği ise Divan nesrinde yoktur(1974)
Seci:

“İlahi, kabul senden ret senden şifa senden, derman senden... İlahi, iman verdin, daim eyle; ihsan verdin, kaim eyle,” Bu parçadaki altı çizili sözcükler Seciye örnektir. (1989)

Sanatkârane nesir: Seci (bulunur.) (2009)
Nesir Türleri:

17. yüz yılda Evliya Cebebi'nin Keşfü'z Zünun'u, düzyazı türümüzün öyküye kaynaklık eden ilk ürünleri ola­rak alınabilir. Klasik Osmanlı düzyazısının ürünle­rinden olan gazavatnameler ile menakıpnameler de yine bu türün kaynaktan arasında sayılabilir. (1998)
Tezkire: Biyografi türüyle benzerlik gösteren eserlere Divan Edebiyatında Tezkire denir. (1991)
Gezi Yazısı: Türk edebiyatında gezi türünde birçok yapıt vardır. XVI. yüzyılda Doğu Türkçesiyle yazılmış Bâbürnâme ve yine aynı yüzyılda büyük Türk denizcisi Seydi Ali Reis’in Miratü’l-Memâlik’i gezi türünde yazılmış ilk yapıtlardandır.
Nazım Türleri: Konularına göre adlandırılan şiirler (1978)
Mektup: Şikâyetname edebiyatımızda ünlü bir mektuptur. (1991)
Mersiye(1978): Bir kimsenin ölümü üzerine duyulan üzüntü ve acı­yı anlatmak, onun erdemlerini, iyi yönlerini dile getir­mek amacıyla yazılan şiirlere verilen addır. Ölen bir kişi için yazılan bu tür şiirlere divan edebiyatında mersiye —, halk edebiyatındaysa ağıt — denmiştir. (2006)

Fuzuli’nin Mesnevi’si ile Baki’nin Mersiyesi’nin ortak özelliği: Uzun zaman, eşdeğerde benzerlerinin yazılmamış olmasıdır. “Fuzuli, Leyla ve Mecnun’u ile bütün edebiyatımız boyunca tek başına kalmış bir eserin sahibidir. Baki’nin Mersiye’si gibi, onun Mesnevi’si de uzun zamanı kapatan eserlerdendir. Çağdaşı Yahya Bey gibi, Atai gibi bu yola heves edenler az çok bölgesel konuları ele almışlar ya da çeviriye özenmişlerdir.” (1985)
Tevhit (1978):
Hicviye: Divan edebiyatında "hicviye" denilen alaylı yergi şiirinin Halk edebiyatındaki karşılığı Taşlama dır. (1997)
Divan Edebiyatı Temsilcileri:
15. yy.
(Sinan Paşa): Süslü nesrin en güzel örneklerinden biri olan Tazarrunâme’nin yazarıdır. (Kâtip Çelebi) (2008)
Mercimek Ahmet: Kabus-name 15. yüzyılda “mesnevi’ biçiminde yazılmış bir yergidir. (1994)

15.yüzyılda Mercimek Ahmet'in Farsçadan çevirdiği Kabusname düzyazı türümüzün öyküye kaynaklık eden ilk ürünleri(nden) ola­rak alınabilir. (1998)
Kadı Burhaneddin: Yapıtlarında aşk ve kahramanlık temalarının yanında tasavvufa da yer vermiştir. (Kadı Burhaneddin) (2007)
16. yy.
Fuzuli:
Nedim’le Fuzuli karşılaştırması:

1. Nedim, şiirine günlük hayatı yansıtmış; Fuzuli ise bundan kaçınmıştır.
2. İkisi de kasideden çok gazelde başarılı olmuştur.
3. Fuzuli tasavvuftan esinlenmiş, Nedim tasavvufla hiç ilgilenmemiştir.
4. İkisinin de dili, çağdaşlarına göre daha sadedir.
5. İkisinin de “Divan”Iarından başka, “Mesnevi”leri de vardır. (Nedim’in mesnevisi yoktur.) (1984)
Eserleri:
Leyla İle Mecnun Mesnevisi:

Fuzuli’nin Mesnevi’si ile Baki’nin Mersiyesi’nin ortak özelliği: Uzun zaman, eşdeğerde benzerlerinin yazılmamış olmasıdır. “Fuzuli, Leyla ve Mecnun’u ile bütün edebiyatımız boyunca tek başına kalmış bir eserin sahibidir. Baki’nin Mersiye’si gibi, onun Mesnevi’si de uzun zamanı kapatan eserlerdendir. Çağdaşı Yahya Bey gibi, Atai gibi bu yola heves edenler az çok bölgesel konuları ele almışlar ya da çeviriye özenmişlerdir.” (1985)
Şikayetname:

Şikâyetname edebiyatımızda ünlü bir mektuptur. (1991)
Gazellerinden–1:

Bende Mecnûn’dan füzun âşıklık isti’dadı var

Âşık-ı sâdık benim Mecnûn’un ancak adı var

Kıl tefâhur kim senin hem var benim tek âşıkın

Leyli’nin Mecnûn’u Şîrîn’in eger Ferhâd’ı var (Fuzuli) (2010)
Gazellerinden–2:

Ne yanar kimse bana ateş-i dilden özge

Ne açar kimse kapım bad-ı sabadan gayrı (Fuzuli)(1974)
Gazellerinden–3:

“Aşk derdiyle hoşem el Çek ilacımdan tabib

Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır.”(Fuzuli) (1981)
Gazellerinden–4:

“Beni ağlan beni kim, üstüme gelmez ölicek

Bir avuç toprak atar bad-ı sabadan gayrı”(Fuzuli) (1981)
Gazellerinden–5:
Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge

Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı (Fuzuli) (2010)
Baki: Baki, gelmiş geçmiş Divan şairlerimizin çoğundan daha az eser vermiş, bir küçük divan bırakmıştır. Buna karşın Divan edebiyatımızın en büyük şairlerinden biri olarak bilinir. Bu başarının belli başlı nedenini, onun... kendine özgü üslubunda aramalıyız. Bakinin tek dizesi bile, yazarını hemen belirler. (1988)
Eserleri:
(Kanuni Sultan Süleyman) Mersiyesi:

Fuzuli’nin Mesnevi’si ile Baki’nin Mersiyesi’nin ortak özelliği: Uzun zaman, eşdeğerde benzerlerinin yazılmamış olmasıdır. “Fuzuli, Leyla ve Mecnun’u ile bütün edebiyatımız boyunca tek başına kalmış bir eserin sahibidir. Baki’nin Mersiye’si gibi, onun Mesnevi’si de uzun zamanı kapatan eserlerdendir. Çağdaşı Yahya Bey gibi, Atai gibi bu yola heves edenler az çok bölgesel konuları ele almışlar ya da çeviriye özenmişlerdir.” (1985)

Baki kalan bu kubbede bir hoş şada imiş (1997)
Yahya Bey:
Fuzuli’nin Mesnevi’si ile Baki’nin Mersiyesi’nin ortak özelliği: Uzun zaman, eşdeğerde benzerlerinin yazılmamış olmasıdır. “Fuzuli, Leyla ve Mecnun’u ile bütün edebiyatımız boyunca tek başına kalmış bir eserin sahibidir. Baki’nin Mersiye’si gibi, onun Mesnevi’si de uzun zamanı kapatan eserlerdendir. Çağdaşı Yahya Bey gibi, Atai gibi bu yola heves edenler az çok bölgesel konuları ele almışlar ya da çeviriye özenmişlerdir.” (1985)
Atai:
Fuzuli’nin Mesnevi’si ile Baki’nin Mersiyesi’nin ortak özelliği: Uzun zaman, eşdeğerde benzerlerinin yazılmamış olmasıdır. “Fuzuli, Leyla ve Mecnun’u ile bütün edebiyatımız boyunca tek başına kalmış bir eserin sahibidir. Baki’nin Mersiye’si gibi, onun Mesnevi’si de uzun zamanı kapatan eserlerdendir. Çağdaşı Yahya Bey gibi, Atai gibi bu yola heves edenler az çok bölgesel konuları ele almışlar ya da çeviriye özenmişlerdir.” (1985)
(Babürşah): Türk edebiyatında gezi türünde birçok yapıt vardır. XVI. yüzyılda Doğu Türkçesiyle yazılmış Bâbürnâme ve yine aynı yüzyılda büyük Türk denizcisi Seydi Ali Reis’in Miratü’l-Memâlik’i gezi türünde yazılmış ilk yapıtlardandır.
Seydi Ali Reis: Türk edebiyatında gezi türünde birçok yapıt vardır. XVI. yüzyılda Doğu Türkçesiyle yazılmış Bâbürnâme ve yine aynı yüzyılda büyük Türk denizcisi Seydi Ali Reis’in Miratü’l-Memâlik’i gezi türünde yazılmış ilk yapıtlardandır.
17. yy.
Nefî: Hicivleriyle ünlüdür. (Nefî) (2008)
Nabi: Hayriyye ve Hayrâbâd adlı ünlü mesnevilerin şairidir. (Nâbî) (2008) Ahlakla ilgili öğütler veren, türlü hayat görüşlerini yansıtan, özdeyiş niteliğindeki sözlerin ağır bastığı gazellere hikemî gazel denir. Bu tarzdaki gazelleriyle ---- Nâbî ün salmıştır. (2010)
Eserleri:

Hayriye: 17. yy şairlerinden Nabi’nin mesnevi biçiminde yazdığı öğüt veren, sosyal, didaktik bir yapıttır. (1995)
Gazellerinden–1:

Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz

Biz neşâtın da gamın da rûzgârın görmüşüz (Nabi) (2010)
Katip Çelebi: Keşfü’z-Zünûn adında bir ansiklopedi kaleme almış, bu yapıtta yaklaşık 10 bin yazar ve 15 bin eser tanıtmıştır. (Sinan Paşa) (2008)
Eserleri:
Cihannüma: Cihannüma adlı eserin sahibi Kâtip Çelebi, batılı anlamda bilime değer veren ilk düşünürlerimizdendir. (1995)
Keşfü'z Zünun: (Katip Çelebi’nin) Keşfü’z Zünun'u, düzyazı türümüzün öyküye kaynaklık eden ilk ürünleri(nden) ola­rak alınabilir. (1998)
18. yy.
(Şeyh Galip:) Hüsn ü Aşk (Şeyh Galip’in ünlü mesnevisidir.) (1998) Ünlenmesini Hüsn ü Aşk adlı mesnevisi sağlamıştır. (Şeyh Gâlip) (2008)
Nedim:

Kasidelerinde kullandığı ağır dil, gazellerinde, özellikle şarkılarında oldukça sadeleşir. Farsça ve Arapça şiirleri de olmakla birlikte şiirlerinin çoğu Türkçedir. Kasidelerinden çok, yeni buluşlarla süslediği şarkı ve gazelleriyle ünlüdür.. Gazellerine, “Malumdur benim sühanım mahlas istemez.” Diye haklı olarak övünecek derecede kişiliğinin damgasını vurmuştur. (1992)
Nedim’le Fuzuli karşılaştırması:

1. Nedim, şiirine günlük hayatı yansıtmış; Fuzuli ise bundan kaçınmıştır.
2. İkisi de kasideden çok gazelde başarılı olmuştur.
3. Fuzuli tasavvuftan esinlenmiş, Nedim tasavvufla hiç ilgilenmemiştir.
4. İkisinin de dili, çağdaşlarına göre daha sadedir.
5. İkisinin de “Divan”Iarından başka, “Mesnevi”leri de vardır. (Nedim’in mesnevisi yoktur.) (1984)
Gazellerinden–1:

Leblerin mecruh olur dendân-ı sîn-i buseden

Lâlin öptürmek bu haletle muhal olmuş sana (2008)

Gazellerinden–1:

Tahammül mülkünü yıktın Hülâgû Han mısın kâfir

Aman dünyayı yaktın âteş-i sûzan mısın kâfir (Nedim) (2008)


Sanma şâhım,herkesi sen sadıkâne yâr olur.
Herkesi sen,dost mu sandın,belki ol ağyâr olur.

Paylaş

0 Yorum var "SINAV SORULARINDAN HAREKETLE DİVAN EDEBİYATI ÖZELLİKLERİ"

Yorum Gönder