9. Sınıf dil ve Anlatım Ders Kitabı Cevapları (EKOYAY Yayınları) Sayfa 30-31-32-33-34
30. sayfa
Dil ve Kültür İlişkisi
Dil, duygu ve düşüncenin adeta kabıdır. Bir milletin bütün duygu ve düşünce hazinesi, dil kabına veya kalıbına dökülür ve bu dil kabı ile yerden yere, nesilden nesile aktarılır. Yazı, dilin sesini kaybeden bir vasıta olarak dilin bir parçasıdır. Fakat kültür, söz ile de bir millet arasına yayılır.
Dil, kültürün temeli olduğuna göre, bir milletin dil ile ifade ettiği sözlü, yazılı her şey kültür kavramına girer. Sabahtan akşama kadar evde, sokakta, çarşıda, iş yerinde konuşan halk, farkında olmadan dil tarlasını eker biçer. Dilin duygu ve düşünce ile dolmasının sebebi, günlük hayata çok yakın olmasıdır.
Aslında dili yaratan hayat, daha doğrusu sosyal hayattır. Anne çocuğuna bir oyuncak verir. "Bak sana otomobil getirdim." der. Böylece çocuk, oyuncak otomobil ile beraber "otomobil" kelimesini öğrenir. Fakat dil her zaman böyle bir eşya gösterilerek öğrenilmez. Bebek etrafında manasını anlamadığı birtakım sesler duyar. Zamanla onların bir şeye tekabül ettiğini öğrenir.
Dil deyince, konuşulan ve yazılan bütün kelime ve cümleleri anlamak lazımdır. Halk günlük hayatında kelimeleri menşelerine göre ayırmaz. Onu ilgilendiren, kelimelerin manası, işe yaramasıdır. Bir bakkal dükkanında on dakika oturup halkı dinleyerek hangi kelimeleri kullandığını tespit edebilirsiniz.
Dilin kültürle güçlü bir ilişkisi vardır. Bir toplumun maddi ve manevi alanda ortaya koyduğu eserlerin tümüne kültür denir. Kültürel varlıklar dil sayesinde aktarılır. Bir ülke sınırları içerisinde dil farklı biçimlerde kullanılabilir. Bu farklılık konuşma dili ile yazı dilinde görülür. Konuşma dili de lehçe, şive ve ağız gibi bölümlere ayrılır.
2. ETKİNLİK:
Götürk yazıtlarının önemi ve özellikleri:
Göktürk Yazıtlarının önemi ve özellikleri :
Önemi:
Göktürk Yazıtları (Orhun Abideleri), Göktürklerin ünlü hükümdarı Bilge Kağan devrinden kalma, yazılı, dikilitaşlardır. Kültigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk adına dikilen bu anıtlar konu ve dil bakımından önemli eserlerdir. Abidelerin yazarı Yollug Tigin’dir. Doğu Göktürk tarihi ile ilgili bilgiler içerir. Söylev türündedir. Türk tarihi, Türk toplumunun yaşam biçimi, dünya görüşü ile ilgili bilgiler içerir. Kitabelerin bir yüzü Göktürk alfabesiyle, bir yüzü Çince yazılmıştır. Kitabeleri 1893′te Wilhelm Thomsen çözmüştür.
Özellikleri:
*Türk edebiyatının ilk yazılı örnekleridir.
* Yazıtlarda, dağılan Göktürklerin, Bilge Kağan ve kardeşi Kültigin tarafından bir araya getirilişi ve *Göktürk devletinin yeniden kuruluşu anlatılmaktadır.
* Anıtların yazarı Yuluğ(Yollug) Tigin’ dir.
* Dil, yabancı etkilerden uzak ve yalın bir Türkçedir.
* Yazıtlarda yer yer gerçekçi bir tarih dili, yer yer eleştiri cümleleri, yer yer de güçlü bir söylev dili kullanılmıştır.
* Yazıtlarda, Türk ulusunun benliğini unutmaması ve birlik olması gerektiği, düşmanların tatlı sözlerine ve hediyelerine aldanmayıp uyanık olması gerektiği vurgulanmıştır.
* Yazıtların varlığından ilk kez, 13.yy.da İlhanlı dönemi tarihçisi Cüveyni “Tarih-i Cihan-Güşa” adlı eserinde bahsetmiştir.
* Orhun yazıtlarını, bilim dünyasına ilk kez, İsveçli bir subay olan Strahlanberg tanıtmıştır.
* Anıtlar üzerindeki yazıları ise ilk kez Danimarkalı bilgin Thomsen 1893’te okumuştur.
* Yazıtların tamamının okunması 1922’de tamamlanabilmiştir.
4. etkinlik:
>>>>> kar, yağ-, başla-, yıllar,şair,sen sözcükleri ortaktır.
>>>>> Siyasi ve coğrafi ayrım dilin değişmesinde önemli etkenlerden biridir. Coğrafi lan genişleyiy farklı nesne ve kavramlarla karşıalşoıldıkça bnalar yeni adelar verilmiştir. fakat geniş bir coğrafyay yayılma neticesi verilen bu isimler birbiriyle aynı olmamıştır. bu farklılıklar zmanla daha da artmış ve lehçelr ortaya çıkmıştır.
5. ETKİNLİK:
>>>>> Lehçe ve ağız arasındaki farklar:
ŞİVE
Bir dilin kültür düzeylerine göre gösterdiği değişiklik. Genellikle lehçe, şive, ağız terimleri birbirine karıştırılmaktadır. Şiveler arasındaki değişiklikler temelde ses özellikleridir. Buna göre bilinen şiveler, belirli koşullarda ve dilin herhangi bir döneminde ana dilden ayrılarak, dilin geneldeki gelişimiyle birlikte bir de kendi içlerinde özel bir gelişim çizgisi izlemişlerdir. Bunların başlıca ayrımlarını oluşturan ses, ek ve sözcük özellikleri o dönemin dil malzemeleri ile açıklanabilir.
AĞIZ
Bir ülkede geçerli olan genel bir şive içinde, o ülkenin çeşitli bölge ve kentlerindeki konuşma dilinde görülen söyleyiş farkları. Günlük kullanımda şive ile ağız birbirine karıştırılmaktadır. Oysa ağız, tanımda da görüldüğü gibi, şive içinde ele alınmaktadır. Somut bir örnek vermek gerekirse, Türkiye Türkçesi bir şivenin, Konya ağzı ise, bu Türkçe içinde, bir bölgede görülen söyleyiş farklarının adıdır. Söyleyiş farkları da salt bölgeler ya da kentler arasında görülmez. Köyler arasında bile bu tür ayrılıklara rastlanabilir. Söz konusu olan, biçimsel bir başkalık değil, bir ses değişimidir. Söz gelimi, Karadeniz ağzında (g) sesinin (c) gibi çıkarıldığı görülür: "Celdum, cittum". Aynı ağızda, ekteki düz seslinin (ı), yuvarlak sesli (u) olması da bir ağız özelliğidir.
LEHÇE
Bir dilin, tarihî gelişim sürecinde, bilinen dönemlerden önce o dilden ayrılmış ve farklı biçimde gelişmiş kolları. Genellikle lehçe, şive, ağız terimleri birbirine karıştırılmaktadır. Lehçelerdeki değişik özellikler, ayrılış dönemleri bilinemediği için açıklanamamaktadır
Kısacası lehçede hem ses,hem şekil hem de sözcük farklılıkları vardır. Bu yazıya yansır. fakat ağızda ise sadecekonuşmada ses farklılıkları olur.
6. ETKİNLİK:
Konuşma dili ile yazı dili arasındaki farklar:
- Bir ülkede bir yazı dili varken birden fazla konuşma dili vardır.
- Konuşma dili doğaldır yazı dili yapma bir dildir.
- Yazı dilinde kurallar varken konuşma dilinde yoktur.
- Yazı dilinin kullanım sahası konuşma diline göre daha geniştir.
- Konuşma dili günlük hayatta farklılık gösterirken yazı dili göstermez.
ölçme değerlendirme
1. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun ifadelerle doldurunuz.
* ağız
* şive
2. Aşağıdaki cümlelerin başına yargıalr doğru ise D yanlış ise Y yazınız.
D
Y
D
Y
3. D. Yine ayaklarını ıslatmışsın
4.e . farklı kültürlerin dilimizi bozmasından
5. A. kişisel değerlendirmelerini yansıtmamak.
ÜNİTE SONU ÖLÇME DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun ifadelerle doldurunuz.
* ileti(mesaj)
* konuşma dili
* şive
* ağız
2. Aşağıdaki cümlelerin başına yargıalr doğru ise D yanlış ise Y yazınız.
* Y
* D
* D
* Y
3. C
4. D
5.B
6.E
7.E
8.B
9. D
10.B
2. Ünite Dillerin sınıflandırılması ve Türkçenin dünya dilleri Arasındaki Yeri
2. Ünite Dillerin sınıflandırılması ve Türkçenin dünya dilleri Arasındaki Yeri
HAZIRLIK
1. Atatürk'ün Türk dili hakkıındaki görüşleri:
* “Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir… Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız tehlikeli felaketler içinde ahlakının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının kısaca bugün kendi milletini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin kalbidir, zihnidir.”
* “Türk dili zengin, geniş bir dildir. Her kavramı ifade kabiliyeti vardır. Yalnız onun bütün varlıklarını aramak, bulmak, toplamak, onlar üzerinde çalışmak lazımdır.”
* “Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri de dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz.”
* “Milli duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil bilinçle işlensin. Ülkesini yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.”
2. Hangi Ülkelerde Hangi Diller Konuşuluyor?
Afrikanca
Güney Afrika
Namibia
Zambia
Almanca
Almanya
Avusturya
Belçika
Danimarka
İsviçre
Liechtenstein
Lüksemburg
Arnavutça
Arnavutluk
Arapça
Bahreyn
Batı Sahra
Birleşik Arap Emirlikleri
Cezayir
Çad
Fas
Filistin
Irak
İsrail
Katar
Komor Adaları
Kuveyt
Libya
Lübnan
Mısır
Moritanya
Somali
Sudan
Suriye
Suudi Arabistan
Tunus
Umman
Ürdün
Yemen
Eritre
Tanzanya
Azerice
Azerbaycan
Ermenistan
İran
Bengalce
Bangladeş
Bulgarca
Bulgaristan
Burmaca
Burma
Belarusça
Belarus
Çince
Çin
Tayvan
Çeçence
Çeçenistan
Gürcistan
Çekce
Çek Cumhuriyeti
Danimarkaca
Danimarka
Grönland
Dari
Afganistan
Endonezyaca
Endonezya
Ermenice
Ermenistan
İran
Lübnan
Suriye
Estonyaca
Estonya
Faroece
Faroe Adaları
Farsça
İran
Irak
Katar
Tacikistan
Felamenkçe
Aruba
Belçika
Hollanda
Hollanda Antilleri
Surinam
Filipince
Filipinler
Fince
Finlandiya
İsveç
Rusya
Fransızca
Andorra
Benin
Burkina
Çad
Dibuti
Fransa
Fransız Guyanası
Fransız Polinezyası
Gabon
Gine
Haiti
İsviçre
İtalya
Kanada
Kongo
Lüksemburg
Madagaskar
Mali
Martinik
Monako
Nijer
Orta Afrika Cumhuriyeti
Ruanda
Senegal
Togo
Wallis ve Futuna
Yeni Kaleydonya
Zaire
Belçika
Cezayir
Lübnan
Tunus
Gürcüce
Gürcistan
Hintçe
Hindistan
İbranice
İsrail
İngilizce
Amerika Birleşik Devletleri
Anguilla
Antigua ve Barbados
Avustralya
Bahamalar
Belize
Bermuda
Birleşik Krallık
Botswana
Dominikya
Eritre
Etyopya
Falkland Adaları
Fiji
Filipinler
Gambia
Gana
Gibraltar
Granada
Guam
Guernsey
Guyana
Güney Afrika
Hindistan
İngiliz Virgin Adaları
İrlanda
İsrail
Jamaika
Jersey
Kamerun
Kanada
Kenya
Kiribati
Kokolar
Kook Adaları
3. DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI
* Bugün yeryüzünde kaç dil konuşulduğu kesin olarak belli değildir. Bununla birlikte yeryüzünde konuşulan dil sayısının ortalama 3000-3500 arasında olduğu tahmin edilmektedir.
* Yeryüzündeki diller, ses sistemi, biçim yapısı ve söz dizimi bakımından bazı yakınlıklar ve benzerlikler gösterir. Diller arasındaki bu yakınlık ve benzerliğe dil aileleri (dil akrabalığı) adı verilir.
Yeryüzündeki diller yapı ve köken olmak üzere iki bakımdan incelenir:
A. Yapı Bakımından Dünya Dilleri
1. Tek heceli diller:
* Bu dillerdeki sözcüklerde çekim eki yoktur.
* Sözcükler ek almadan değişime uğramadan kalmaktadır. * Cümle içerisinde sözcükler, bulundukları yere ve başka sözcüklerle yan yana gelme durumuna göre anlam kazanır.
* Yeryüzünde Çince ile Vietnam dili ve bazı Himalaya ve Afrika dilleri ve Avrupa’da Bask dili bu gruba girer.
2. Eklemeli (Bitişken) Diller:
* Bu dillerde bir veya daha çok heceli köklere yapım ve çekim ekleri eklenir.
* Köke getirilen yapım ekleri ile yeni sözcükler, yeni kavramlar türetilir.
* Bu dile en güzel örnek Türkçedir. Ayrıca Altay dilleri, (Moğolca, Mançu-Tunguz) küçük ayrımlarla Japonca; Ural dilleri (Fince, Macarca, Samoyetçe) ile bazı Asya ve Afrika dilleri bu gruba girer.
3. Çekimli (Bükümlü) Diller:
* Büküm, sözcüğün çekimi sırasında kökün özellikle kökteki ünlünün değişmesidir.
* Çekim sırasında görülen değişikliklerle yeni sözcükler ve kavramlar ortaya çıkar.
* Hint- Avrupa dilleri (Almanca, Farsça, Fransızca, Hintçe) ile Arapça çekimli dil grubuna girer.
B. Köken Bakımından Dünya Dilleri
1. Hint - Avrupa Dilleri Ailesi
a. Asya Kolu: Hintçe, Farsça, Ermenice
b. Avrupa kolu:
* Germen (Cermen) Dilleri: Almanca, İngilizce, Felemekçe (Hollanda’da ve Belçika’nın bir kısmında kullanılan dil).
* Romen Dilleri: Latince, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca
* İslav Dilleri: Rusça, Sırpça, Lehçe (Lehistan bölgesinde kullanılan dil).
2. Hami-Sami Dilleri Ailesi: Akatça, Arapça, İbranice
3. Bantu Dilleri Ailesi: Orta ve Güney Afrika’da yaşayan Bantuların dilleri bu gruba girer.
4. Çin Dilleri Ailesi: Çince ve Tibetçe bu ailedendir.
5. Ural- Altay Dilleri Ailesi:
a. Ural Kolu: Fince, Macarca, Estonca
b. Altay Kolu: Türkçe, Moğolca, Mançuca
“ Türkçe dünya dilleri arasında yapı bakımından sondan eklemeli dil grubuna girer. Köken bakımından ise Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna bağlıdır. “
Türk Dilinin TarihiGelişimi ve Türkiye Türkçesi
Türk dilinin kökeni çok eski çağlara dayanmaktadır. Bu konuda bilim adamlarınca farklı görüşler ileri sürülmektedir. Bugüne dek Türk dili gelişme aşamalarına göre şöyle sınıflandırılır:
1. Altay Çağı: Altay çağında Türkçe henüz bir dil niteliği kazanmamıştır. Türkçe- Moğolca dil birliğinin görüldüğü dönemdir.
2. En Eski Türkçe Çağı: Bu çağla ilgili kesin bilgiler yoktur.
3. İlk Türkçe Çağı: MÖ 5. yy - MS 5-6. yy arasını kapsar. Hun İmparatorluğu’nun hakim olduğu dönemdir. Bu dönemde Hun İmparatoru Mete Han’ın anlatıldığı Oğuz Kağan Destanı oluşmuştur.
4. Eski Türkçe Çağı: Bu çağ 5. yy - 10. yy arası dönemi kapsar. Türkçenin bilinen en eski örnekleri bu dönemden (8. yy) kalmıştır. Eski Türkçe Çağı, Türk adının kullanıldığı ve ilk Türkçe belgelerin ortaya konulduğu çağdır. Türk adı ilk kez (550-745) yılları arası devlet kuran Göktürklerde kullanılmıştır.
Eski Türkçe Çağı, Göktürkçe ve Uygurca olmak üzere iki döneme ayrılır. Göktürkçe, Çin’in kuzeyinde bugünkü Moğolistan’da büyük bir göçebe devleti kuran Göktürklerin dilidir. Bu dönemde Tonyukuk Anıtı, Kültigin Anıtı ve Bilge Kağan Anıtı yazılmıştır.
Uygurca ise yerleşik hayata geçerek tarımla uğraşan Uygurların dilidir. Bu dönemde Altun Yaruk (Altın Işık) adlı metin ile Budizm ve Maniheizm’e ait bazı dinî metinler yazılmıştır.
Eski Türkçe Çağından örnekler:
Kültigin Yazıtı
Üze kök tengri, asra yağız yer kılundukda, ekin ara kişi oğlı kılınmış. Kişi oğlınta üze eçüm apam Bumin Kağan, İstemi Kağan olurmuş. Olurupan Türk bodunıng ilin törüsin tuta birmiş, iti birmiş.
5. Orta Türkçe Çağı: 10. ve 16. yüzyıllar arası kullanılan Türkçe dönemidir. Türkler İslâmiyet’i bu dönemde kabul etmişlerdir. Bu dönemde eski Türkçe özellikleri korunmakla birlikte din yoluyla Arapçadan, Farsçadan yeni yeni sözcükler dilimize girmeye başlamıştır.
Bu dönem üç ayrı sahada gelişme göstermiştir.
1. Doğu Türkçesi (Çağatayca)
2. Batı Türkçesi (Anadolu Türkçesi, Azeri Türkçesi, Türkmence)
3. Kuzey Doğu Türkçesi (Kırgızca ve Kazakça)
6. Yeni Türkçe: 16.- 20. yüzyıllar arası dönemi kapsar. Osmanlıca, Azeri Türkçesi, Çağatayca, Özbekçe vb. dillerden oluşur.
7. Modern Türkçe: 20. yüzyıl ve günümüz Türkçesini kapsar.
Anadolu’da Türkçenin gelişmesi ise şöyle olmuştur:
11-12 ve 13. yüzyıllarda Anadolu’da Anadolu Selçukluları devleti yönetime hâkimdi. Bu dönemde devletin resmî dili Farsça idi. Edebiyat ve sanat dili olarak Farsça, bilim dili olarak da medreselerde Arapça öğretiliyordu. Türkçe “avam dili” sayılmakta, bu nedenle de hor görülmekteydi. Aydınlar dahi eserlerini Arapça –Farsça ya da bu dillerin karışımıyla yazıyorlardı. Bu durumdan Kırşehirli Âşık Paşa şöyle yakınmaktaydı:
“Türk diline kimsene bakmaz idi
Türklere hergiz gönül akmaz idi
Türk dahi bilmez idi ol dilleri
İnce yolı ol ulu menzilleri”
Bu koşullar altındaki Türk dilini kurtarmak için Karamanoğlu Mehmet Bey 15 Mayıs 1277 yılında şu tarihi fermanı yayımladı:
“Bugünden sonra divanda, dergâhta, mecliste, meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır.”
Bu ferman Türkçenin gelişmesinde, ulusal bilincin yerleşmesinde önemli olmuştur. Türkçenin gelişimine 12 ve 13. yüzyıllarda Şeyyad Hamza, Ahmet Fakih, Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli, Hoca Dehhani, Dede Korkut vb. pek çok yazar ve düşünür katkı sağlamıştır.
* Türkçenin dünya dilleri arasındaki yeri:
Türkçe dünya dilleri arasında yapı bakımından sondan eklemeli dil grubuna girer. Köken bakımından ise Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna bağlıdır.
Ural - Altay dillerinin özellikleri şöyle sıralanabilir:
1. Ünlü uyumu vardır.
2 Sondan eklemeli bir yapısı vardır.
3. Sözcüklerde dilbilgisi bakımından erkek ve dişi tür ayrımı yoktur.
4. Bazı ekler çekim eki olmalarına rağmen yapım eki olarak da kullanılır.
5. Ses, yapı ve söz dizisi bakımından benzerlikler bulunur.
6. Türkçede ve Macarcada durum ekleri, çoğul ve iyelik eklerinden sonra gelir.
* Dünya dilleri hangi esaslara göre sınıflandırılmıştır?
* Yeryüzündeki diller, ses sistemi, biçim yapısı ve söz dizimi bakımından bazı yakınlıklar ve benzerlikler gösterir. Diller arasındaki bu yakınlık ve benzerliğe dil aileleri (dil akrabalığı) adı verilir
* Türkçeye akraba diller hangileridir?
a. Ural Kolu: Fince, Macarca, Estonca
b. Altay Kolu: Türkçe, Moğolca, Mançuca
* Dillerin sınıflandırılma ihtiyacı neden doğmuştur?
Dillerin sınıflandırılma ihtiyacı ses sistemi, söz dizimi, yapı, canlı veya ölü olma gibi çeşitli yönlerden inceleme araştırma açıssından daha sağlıklı bilgiler elde etmek amacıyla yapılmıştır.
0 Yorum var "9. Sınıf dil ve Anlatım Ders Kitabı Cevapları (EKOYAY Yayınları) Sayfa 30-31-32-33-34"
Yorum Gönder