12.Sınıf Edebiyat Kitabı Cevapları (Mevsim Yayınları) Sayfa 54

12.Sınıf Edebiyat Kitabı Cevapları (Mevsim Yayınları) cevaplarını ridkes.blogspot.com aracılığıyla kolayca temin edebilirsiniz. 12.Sınıf Edebiyat Kitabı Cevapları (Mevsim Yayınları) aynı şekilde çözümünü bulamadığınız etkinliklerin çözüm yollarını bu sayfamızdan takip edebilirsiniz. 12.Sınıf Edebiyat Kitabı Cevapları (Mevsim Yayınları) Sayfa 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100 ve diğer Ders kitabı sayfalarına ve diğer birçok kitabın etkinlik çözümlerine sayfamızdan göz atabilirsiniz. 

12.Sınıf Edebiyat Kitabı Cevapları (Mevsim Yayınları) Sayfa 54

SAYFA 54
8. Örümcek Ağı şiirinin ifade ettiği duyuş biçimini yorumlayarak günümüz insanının da benzer hisler
taşıyıp taşımadığını tartışınız. Böylece şiirin yazıldığı dönem ve zamanımız arasındaki ilişkiyi belirleyiniz.Metinde bahsedilen duygu evrensel bir nitelik taşımaktadır. Şiir böylece güncel temaları aşarak ölümsüz bir duyguyu işlemiştir. Günümüz insanı ve gelecek insan nesli için de geçerli bir konu ve duyuş tarzıdır bu.
9. Örümcek Ağı şiirinin hangi şiir geleneği bağlamında yazılmış bir eser olabileceğini elde ettiğiniz neticeler etrafında tartışınız. Tespitlerinizi defterinize yazınız.
Örümcek Ağı şiiri Milli Edebiyat şiir geleneği ve bundan ayrılmayacak olan Cumhuriyet Dönemi Türk şiir geleneğine bağlıdır. Ayrıca şiirdeki ahenk unsurları bakımından Batı sembolist ve parnasyen şiir genelenklerinden yararlanılmıştır.10. Örümcek Ağı ve Benim Şiirlerim adlı eserlerde Batı edebiyatındaki hangi edebî akımların izleri
görülür? Gerekçeleriyle birlikte sözlü olarak ifade ediniz.
Bu iki şiirde Sembolizm, Empresyonizm ( İzlenimcilik ) ve Gizemcilik akımlarından yararlanılmıştır. İki şiirde de daha kapalı bir anlatımdan, hüzünlü bir havadan, gerçekliğin ruhta bıraktığı izlenimlerden yararlanılmıştır.

Etkinlik
Öz şiir dairesinde eser yazan şairlerin, şiire özgü düşsel bir âlem kurarken nasıl ortak bir anlayışa sahip olduklarını açıklayınız.
Bu şairler toplumsal olaylardan ziyade bireysel şiirler yazmışlardır. Öğreticilikten uzak durmuşlar, şiirleri anlaşılmak için değil hissedilmek için yazmışlardır. Ruhun bunalımları, yalnızlık, ölüm, akşam saatleri ve hüzün gibi genellikle karamsar temalar işlenmiştir.
11. Sessiz Gemi şiirindeki yerli ve mahallî olan unsurları tespit ederek bunların nasıl bir estetik anlayışla ifade edildiğini açıklayınız.
Şiirde öte dünya alemine gidişten söz edilmiştir ve bu gidiş bir gemi metaforu ile anlatılmıştır. Geminin ardından el sallamak gibi unsurlar şiirdeki mahalli unsurlardır. Bu mahalli unsurlar şiirde evrensel temalarla birleşmiş ve böylece gelenekten evrensele bir bağ yaratılmıştır.
12. a. Örümcek Ağı ve Ben isimli şiirler, Necip Fazıl’ın şiir anlayışındaki hangi özellikleri yansıtmaktadır?

Necip Fazıl'ın şiirimizdeki yeri


Her büyük şairin şiir anlayışı ve şiirden beklediği farklıdır. Mesela Mehmet Âkif şiirde aruz veznini asıl kabul eder; sanatı sanat için yapmayı lüzumsuz bulur; yararlı olmasını ister.
Sanatını milletimizin ayağa kalkmasında, kültür ve medeniyetimizin inşasında kullanır. Büyük bir tevazu ile "Şiirimde sanat arayan bulamaz." der ve ilave eder: "Benim mecazla, hayalle işim yoktur." Elbette ki şiirini kalıcı kılan sanatıdır; "Çanakkale Şehitleri", "İstiklal Marşı", "Bülbül" şiirlerindeki mecazları, hayalleri, şiirdeki diğer bütün unsurları kullandığını nasıl görmezden gelebiliriz. Fakat şiirinde en önemli gaye milletini, ümmetini dertlerinden kurtarmaktır: "Ey dipdiri meyyit, iki el bir baş içindir / Davransana! Bak el de senin baş da senindir." 
Yaşadığı yıllar gerçekten milletimizin en dramatik dönemidir; ama imanı ümitsizliğe engeldir. Bundan dolayı onun şiir anlayışını faydalı olmak ve ümit aşılamak tarzında özetlersek yanlış olmaz. Milletimizin ceddimize layık bir yere gelmesinde doğru olarak iki unsurun meczolmasını zaruri görüyor; ilim ve faziletli insan: "Çünkü milletlerin ikbali için evladım / Marifet bir de fazilet, iki kudret lazım."
Ahmet Haşim'e göre şair, Mehmed Akif'in tam zıddında duran insandır: "Şair ne bir hakikat habercisi, ne bir belagatlı insan, ne de bir kanun koyucudur. Şairin lisanı nesir gibi anlaşılmak için değil, fakat duyulmak üzere vücut bulmuş, musiki ile söz arasında sözden ziyade musikiye yakın, ortalama bir dildir." Kanaatince şiirde önemli olan ahenktir; mana değildir, hatta bir adım daha atarak anlamı şiirin katli sayar: "Mana araştırmak için şiiri deşmek, şakıması yaz gecelerinin yıldızlarını ürperme içinde bırakan kuşu (bülbül) eti için öldürmekten farklı olmasa gerek."
Yahya Kemal'in dünü, bugünü, yarını hakkında düşüncelere sahip olduğu bir medeniyet anlayışı vardır. Bu yönünü gerektiği gibi analiz etmeyen şiirini anlayamaz. Medeniyetin vatanda kurulduğunu belirttikten sonra fikrini şöyle açıklar: "Vatan hiçbir zaman bir nazariye değil, topraktır. Toprak ceddinin mezarlarıdır. Camilerin bulunduğu yerdir." Medeniyetteki devamlılık unsurunu ünlü Süleymaniye şiirinde şu benzetmeyle anlatır: "Ta Malazgirt ovasından yürüyen Türk oğlu bu nefer miydi?" Osmanlı'da doruk noktasına varan medeniyetimiz gücünü yitirdi. Şiirinde o medeniyete özlemini derin bir hüzünle ifade etmektedir. Âkif'teki ümit, onda hüzne dönüşür.
Nazım Hikmet'in hamurunda güçlü bir şiir özelliği bulunmaktadır. Çok genç yaşlarda ideolojinin dar kalıplarına girdiğinden maalesef lirizmini yeterince eserlerine yansıtamamıştır. Hayatını verdiği komünizm milliyeti, dini reddeder; her şeyi emekle, madde ile açıklar. Ne gariptir ki bu noktada ideolojisine ters düşmüştür: "Oğlumuzun gözleri böyle kuzey mavisi / Belki de bu yüzden bu ova bana / bizim ovaları hatırlatıyor / yahut da bu yüzden bu Leh türküsü / içimde, derinde, yarı aydınlık / uyuyan bir suyu kımıldatıyor / Lehistan'dan gelmiş dedelerimizden biri / gözlerinde karanlığı yenilginin / Saçları al kana boyalı." Milleti milletinden, dini dininden olmayan bir cemiyet ceddine kucak açmış. Ondan aldığı "Ran" soyadını bırakıp "Borzenski" soyadını almakla, ırkçılığı aşamadığını göstermiştir. Irkçılığı aşamayan, insanlığın türküsü olan şiiri gerektiği gibi söyleyemez.
Necip Fazıl ise şiir anlayışını şöyle açıklar: "Şiir derin bir çiledir... Üstün bir nizamın sırrına ermeyenler onu başaramazlar. Bizce şiir mutlak hakikati arama işidir. Mutlak hakikat Allah'tır." Bu aynı zamanda kâinatın sırrına erişme gayretidir; söz konusu husus ne akılla, ne ilimle başarılabilir; akıldan ve ilimden öte bir şey gerekli olduğunu şu dörtlüğünden anlıyoruz: "Yalvardım gösterin bilmeceme yol / Ey yedinci kat gök esrarını aç / Annemin duası düş de perde ol / Bir asa kes bana ihtiyar ağaç."
Bütün sanat dalları gibi şiirin de samimiyet istediğini üstadın şu çarpıcı ifadelerinde net bir şekilde görüyoruz: "Sırtına bal sürüp tavus tüylerinin üstünde yuvarlanan ve sonra tavuslar meclisine girmeye yeltenen meşhur karganın talihine güven yoktur. Böyle talihler, malik bulundukları hilkat ve tabiat ifadesinin dış planda taklitçisi sahte özenişlerle bilhassa şiir sahasında hemen enselenmeye mahkumdur."
Üstadın yolu çetindir. Ne çare ki elindeki asa, sırtındaki heybeyle bu yolu aşmak zorundadır. Bütün engelleri aşması, ancak bütün zıtları bir araya getirerek ifadesini güçlendirmesiyle mümkündü. Dünyada şu zıtlarla bir vakıayı izah edebilen bir başka şair var mıdır: "Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim, / Minicik gövdeme yüklü Kafdağı / Bir zerreciğim ki arşa gebeyim / Dev sancılarımın budur kaynağı." 

KAYNAK
m.niyazi@zaman.com.tr

Necip Fazıl şiirini kendi ruhsal yalnızlığı ve bunalımları üzerine kurmuştur. Şiiri müziğe yaklaştırmaya çalışan şair, biçimde kusursuzluğa ulaşmaya çalışmıştır. Biçimdeki bu kusursuzluk arayışı, şairin ruhsal çalkantıları arasında kendi benliğini arayışıyla birleşmiştir. Şairin dili sadedir fakat kullandığı kelimelerin çağrışım gücü yüksektir, bu özellik onun şiirine bir derinlik katmaktadır.
b. Necip Fazıl hakkında edindiğiniz bilgiler ve okuduğunuz metin ışığında onun fikrî ve edebî yönü hakkında çıkarımlarda bulununuz.

NECİP FAZIL KISAKÜREK (1905-1983)
Edebi Kişiliği - Sanat Anlayışı:
  • Modern Türk şiirinin mistik şairidir.
  •  Düz yazı türünde yapıtları da olmasına rağmen asıl güçlü yanı şiirlerindedir.
  •  Halk şiirimizin öz ve biçim yapısından yararlan­mış, bunlara Batılı, modern bir özellik kazandırmış, sonraları dinsel duyuşlarda karar kılmıştır.
  • Sağlam bir teknikle, esrarlı iç âlemini, felsefi görüşleri­ni, etkileyici bir anlatımla dile getirmiştir. 
  • Şiirin yanı sı­ra makale, tarih, eleştiri, biyografi, öykü türlerinde de yapıtlar yazmıştır. 
  • Divan, halk, Tanzimat ve Batı edebi­yatını en ince ayrıntılarına kadar bilen bir sanatçıdır. 
  • Serbest şiire karşı çıkmıştır. Kafiyeye sığınmayı sah­tekârlık sayar. Ona göre, duygu ve düşünce harman­lanıp şiir kalıbında, sanat kaygısıyla dillendirilmelidir.
  • Şiirin içyapısıyla dış yapısı arasında bir uyum bulun­ması gerektiği düşüncesinden hareket eden Necip Fa­zıl Kısakürek, 1930'lu yılların başlarına değin süren yo­ğun şairlik yaşamında, lirizmin ağır bastığı şiirler ya­yımlamıştır. 
  • Duygularını değişik biçimde yansıtışı, de­ğişik benzetmeler kullanarak şiirlerini renklendirişiyle bu yılların şairleri arasında ayrı bir yeri olmuştur.
  •  Her şiirinde, sanatından, ruhundan, hissiyatından ve dü­şüncelerinden ipuçları vardır.
  • 1934'de kadar ruh çalkantılarını, korkularını, iç hesap­laşmalarını, çocukluk yıllarına has hatıralarını, dış dün­yadaki varlığı ve kendisiyle didişmelerini, arayışlarını anlatmıştır.
  • Şiirlerinde anlaşılmayan ayak sesleri, periler, cinler, hayaletler, kâbuslar, siyah kediler, geceleri insanın et­rafında fıldır fıldır dönen kambur cüceler gibi ürpertici motiflerle, birtakım gerçeküstü varlıklara yer vermiştir.
  • Bütün şiirlerini içeren Çile'de, şiirlerini şu adlar altında toplanmıştır: Ölüm, Korku, Ukde, Tecrit. Bunlar aynı zamanda yeni, orijinal, sanatkârane ve insana tat ve­ren ifadelerdir.
  • 1934 sonrası şiirlerinde toplumu da sanatına yansıt­mıştır. Şiirlerinde toplumun kandırıldığını, gençliğin kokuşturulduğunu iddia etmiştir.
  • Ona göre, toplum uyarılmalıdır. Türk milleti aslına dön­melidir. "Şiir toplumun his ve fikir hayatını yansıtmalı­dır." derken saf şiirden de vazgeçmemiştir.
  • Tiyatro eserlerinde üstün bir ahlak felsefesini savun­muştur. Cinnet Mustatili adlı eserinde hapishane anıla­rına yer vermiştir.

Eserleri:
Şiir: Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi, Sonsuz­luk Kervanı, Çile
Öykü: Hikâyelerim
Roman: Aynadaki Yalan
Oyun: Tohum, Bir Adam Yaratmak, Künye, Para, Namı Diğer Parmaksız Salih, Reis Bey, Abdülhamit Han
KISACA NECİP FAZIL ESERLERİ:
ÖRÜMCEK AĞI: Necip Fazıl Kısakürek; şiir kitabı; sanatçının ilk şiir kitabıdır...
BEN VE ÖTESİ: Necip Fazıl Kısakürek; şiir kitabı...
SONSUZLUK KERVANI: Necip Fazıl Kısakürek; şiir kitabı...
ÇİLE: Necip Fazıl Kısakürek; şiir kitabı...
KALDIRIMLAR: Necip Fazıl Kısakürek; şiir kitabı; şairin en ünlü şiiridir...
BİRKAÇ HİKÂYE: Necip Fazıl Kısakürek; hikâye...
BİRKAÇ TAHLİL: Necip Fazıl Kısakürek; hikâye...
RUH BURKUNTULARINDAN HİKÂYELER: Necip Fazıl Kısakürek; hikâye...
TOHUM: Necip Fazıl Kısakürek; tiyatro; sanatçının ilk tiyatro eseridir; 1935 senesinde Muhsin Ertuğrul tarafından sahnelenmiştir; oyunda " tohum ", millî mücadeleyi, Anadolu halkının öz benliğinde mevcut ruhun bir fışkırışı olarak gösterilmiştir...
BİR ADAM YARATMAK: Necip Fazıl Kısakürek; tiyatro; " incir ağacı " üzerinde dolaşan oyun, yıkılan Osmanlı ile yeni kurulan Cumhuriyet arasında bir çatlaktan incir ağacının çıktığını, ağacın köklerinin geleneği, dallarının ise geleceği temsil ettiğini öne sürer...
REİS BEY: Necip Fazıl Kısakürek; tiyatro; sanatçı bu eserinde bir hâkimin verdiği idam kararı öncesi ve sonrasında yaşadığı gelişmeleri dile getirdiği bir oyundur...
KÜNYE: Necip Fazıl Kısakürek; tiyatro; sanatçı, bu eserinde Birinci Dünya Savaşı'nda cepheden cepheye koşmuş, Harbiye mektebinde hacalık yapmış, Balkan savaşına katılmış, divanı harpte yargılanmış, şahsi hayati olmayan bir dava adamının trajik hikâyesini anlatır...
PARA: Necip Fazıl Kısakürek; tiyatro...
AYNADAKİ YALAN: Necip Fazıl Kısakürek; roman; sanatçının roman kalıpları içinde kaleme aldığı tek eseridir; eserde felsefe fakültesinde asistan ve doçentlik tezini hazırlamakta olan Naci'nin hayat hikâyesini anlatır...

Paylaş

0 Yorum var "12.Sınıf Edebiyat Kitabı Cevapları (Mevsim Yayınları) Sayfa 54"

Yorum Gönder